Hayati Yılmaz'ın yazısı şu şekilde;

Çaycuma Belediyesi'ne personel alınacak! Çaycuma Belediyesi'ne personel alınacak!

"Mühendislik işleri sadece teknik bilgilerle yapılacak bir meslek değil. Okulda aldığınız eğitimin yanında dikkat edilmesi gereken bir çok konu var. Hele hele köprü yapacaksanız.

Dikkate alınması gereken en önemli konu tarih bilgileridir. Ülkemizde maalesef yerel tarih o kadar gelişmediği için okullarda genel tarih okutulduğu için bu dezavantaj oluşturuyor. Oysa tarih doğal bir deneydir. Geçmişte yaşananlar hiçbir laboratuvar çalışmasında ortaya konulamaz.

Biz de genelde eskiden yapılan yapılar daha sağlam olduğu algısı var. Bakalım öyle mi ?

1920'li yıllarında Almanya'da eğitim almış , o zamanın Türkiye'sinin önemli mimarlarından Kemal Hayırlıoğlu' Zonguldak için Ankara Köprüsünü planladı..

Yıl 1929. Zonguldak'ı iki parçaya bölen Üzülmez deresinde henüz araç geçecek köprüsü yoktur. Zaten o yıllarda Zonguldak'ta pek araç trafiği de yoktur. Fakat buna rağmen, Zonguldak’tan Ankara'ya derme çatma yol, Gaca üzerinden, dağlık alandan gitmekte. Bu yolu biz Türkiye Cumhuriyetinin ilk harita çalışmasında görüyoruz. Bu neden ile Üzülmez deresi üzerine yapılacağı yer bu yolun şehir içine bağlanacağı alan olmalıydı. Ayrıca projesi henüz hazırlanmış olan ve 10 sene sonra açılacak İstasyona da bağlantı sağlayacak noktadaydı. Bu nokta iki derenin birleştiği kavşağın hemen yanı. İsmine de Ankara Köprüsü adı verildi.

Kemal Hayırlıoğlu aslında daha önce bir kaç sene Zonguldak'ta bulunmuş insan. Fakat buna ramen tarihten bi haber olduğu anlaşılıyor. Köprüyü hiç bir kavis vermeden, rampa yapmadan şehrin yollarına düz gelsin diye , böyle planlıyor. Oysa Kemal Hayırlıoğlu 1900 yılında Zonguldak'ta büyük sel felaketi olduğunu bilse köprüyü ona göre planlardı. Gerçi Osmanlı zamanında pek kayıt tutulmadığı için bunu bilmesi zor gibi görünüyor. 1900 yılında liman yapımı sırasında büyük bir fırtına ve buna bağlı sel oluşmuştu. Fakat şehrin nüfusu o yıllarda daha 5 bin kişi olduğundan ve henüz yerleşimin sadece belirli yerlerde olduğu için; halk bundan etkilenmemiş olabilirdi. Bu tarihten önce de olmuştur ama bununla ilgili kayıt tutulmamıştır..

1929 yılına geldiğimizde Zonguldak'ın nüfusu artmış, dere kenarlarında binalar yapılmıştı.

Kemal Hayırlıoğlu'nun köprüyü hatalı planladığı, 1931 yılında gerçekleşen sel felaketinde ortaya çıktı. Yaptığı köprü sular altında kaldı. Bu yüzden 1932 yılında köprünün her iki tarafına güçlendirme yapıldı. Ve ek olarak, iki su geçişi sağlayacak menfezler yapıldı.

1937 yılında tamamlanan Kapuz’dan açılıp, Zonguldak’tan çıkan tünel ağzına demiryolu inşaa edilirken buna dikkat edildi. Tünelin ağzı yüksekten açıldı. Zaten İstasyonun konumunda yüksek yapılmıştı. Normalde düz olan bu çayır, doldurma toprakla yükseltildi. Böylelikle köprüde yüksekte kalmış oldu. Bu, Zonguldak tünelinde çıkışa doğru rampa oluşmasını sağladı. Bi çoğumuz 80’li yıllarda lokomotif trenlerin bu rampada nasıl zorlandığını hatırlarız. Bu köprüde çelikten ve 75 senelik bir köprü. Üstünden günde kaç sefer tonlarca ağırlıkta vagonlar geçiyor. Ama bu köprünün zaman içinde bakımı, onarımı yapıldığı için tehlike arz etmiyor.

1940 yıllarında sık sık meydana gelen sel felaketlerinden sonra dere ishal çalışmalarını o kadar ciddiye aldılar ki ; adeta dere yatağını yardılar. Yine de şehir sel felaketlerinden kurtulamadı.

Fakat giderek yapılaşma ve yer işgalleri, belediyenin buna göz yumması sonucunda, Ankara Köprüsü kendi boyutuna bile sığamadı. Açılan menfezler kapandı. Dere birkaç metreye hapsedildi. 1932 yılında sel felaketinden sonra aklı başına gelen yöneticilerin yerine gelenler, bunları unuttu.

Bütün bu tecrübeler, 1950 yıllarında Mimar Kömürcü’nün önerisi ile Almanlara çizdirilen projenin neticesinde, Fevkani Köprü inşaa edili. Beş ayaklı ve oldukça yüksekten geçen köprü, ahtapota benzetildi.

1983-1986 yılları arasında peş peşe sel felaketleri yaşandı. Bu felaketin yaşanmasındaki sebebin TTK direklerinin Ankara Köprüsü’nü tıkadığı olarak görüldü ve herhangi tedbir alınmadı.

2012 yılında köprünün yaşı ve tahribi göz önünde bulunduruldu. Köprüyü yıkmak asla akıllarına gelmedi. Çünkü Cumhuriyet tarihinin ilk eserlerinden olması ve tarihi değer taşımasından dolayı büyük tepki alırdı. Bunun yerine 2013 yılında bakıma alındı. Şu anki görünümüne sahip oldu. Lakin yine yükseklik bakımından tehlike arz etmektedir.

Tarih bunları derken, Fevkani Köprü yıkıldığında alternatif yol çalışması kapsamında yapılan, Ankara Köprüsü’nün hemen yanında yer alan çelik köprü, yine aynı hata ile şehir yollarına paralel yapılıyor.

Dediğimiz gibi, yerel tarihi bilgileri dikkatte almayan mühendisler hata yapmaya açıktır. Ve bu hatalar yıllarca insanları maddi manevi uğraştıracak cinsten."

Editör: Melisa Sapaz