Ruslar ,Birinci Dünya Savaşı başlaması ile Zonguldak'a ilk saldırasını 6 kasım 1914'de yapmıştır.
6 Kasım Cuma günü sabahleyin sekiz buçuk sularında Zonguldak'ı bombalamaya başlayan Ruslar, on iki adet, irili ufaklı gemilerle bu saldırıyı gerçekleştirmiştir.
Zonguldak'ta o sırada, iki komiser ,dört polis , bir müfreze birliği bulunmaktadır. Şehir iki batarya ile de korunmaya çalışılmaktadır.
Jandarma yüzbaşısı Ahmet Bey derhal karşılık emrini vermiştir. Rusların attığı bombalar şehirde bazı binalara isabet etmiştir. İki saat süren bombardıman esnasında yüz otuz yedi gülle atılmıştır. Bunlardan ancak birkaçı isabet kaydetmiş, diğerleri boş arazilere düşmüştür. Hasara uğrayan binalar Fransız Konsolosluğu, Fransız Kilisesi ve tüccardan Koçi Efendi’nin evidir. Gaz tüccarından Evramidis Efendi’nin 640 gros tonluk Nikita (Nikna) vapuru batırılmış, Osmanlı bandırası taşıyan Beykoz isimli vapurun davlumbazı da hafif hasara uğramıştır. Ayrıca Tevfik'i vapurunun da vinç demirinde biraz hasar oluşmuştur. Ardından da iki saatlik bombardıman gerçekleştiren bu gemiler Zonguldak açıklarından ayrılmıştır.
Saldırı esnasında şehirdeki bazı askerler kaçmış, o sırada Zonguldak kaymakamı olarak görev yapan Besim Bey ise ortalıktan kaybolmuştur. Buna ramen Zonguldak‘ta Jandarma Yüzbaşı Emin Bey‘in komutasında 55 jandarmadan oluşan birlik ocaklarda güvenliği sağlamış, şehirde paniği önlemiştir.
Bombardımanın ardından akşam ortaya çıkan kaymakamın Çaycuma‘ya kaçtığı ortaya çıkmıştır.
Besim Bey kendisinden istenen savunmasında :
Rus gemisinden üçüncü atışın yapıldığı esnada hükümet meydanında olduğunu ve telgrafhanenin ağır hasar aldığına dair bilginin, polis İsmail ve Hamdi efendilerin de yanında bulunduğu esnada, kaçışan ahali tarafından kendisine iletildiğini belirtmiştir. Jandarma kumandanlarının o esnada hükümet meydanında bulunmadığını belirterek, bu kritik anda haberleşmenin önemli olduğunu düşündüğü için, durum hakkında bilgi vermek ve haberleşmeyi sürdürmek için “mecburen” bahsi geçen iki polisi yanına alarak lokomotif ile Üzülmez bölgesine gittiğini belirtmiştir. Besim Efendi, Üzülmez ’de şirket ahırından beş binek atını aldığını ve Kemerbaca maden ocağını kendisine merkez yaptığını, Çaycuma binbaşılığına durum hakkında bilgi vermesinin ardından, saat 5’te Dahiliye (İçişleri Bakanlığı), Bahriye (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı) ve Harbiye Nezaretleri (Millî Savunma Bakanlığı) ile Bolu Mutasarrıflığına( Bolu Valiliği ) telgraf yazarak süvarilerle Çaycuma telgrafhanesine gönderdiğini ifade etmiştir.
Besim Efendi bölgedeki en önemli ocaklar olan Gelik, Kemerbaca, Araklı ocaklarının muhtemel bir saldırı da makinelerinin korunması için önlemler aldığını belirterek, 23:00’da merkeze döndüğünü aktarmıştır.
Kendisine iftira atıldığını ve asıl görev yerinde olmayanların Jandarma Kumandanı Ahmet Efendi’nin ve Yüzbaşı Emin Efendi olduğunu iddia etmiştir.
Besim Bey hakkında iddiaları Bolu Mutasarrıflığına rapor edenlerin, Zonguldak’ta bulunan Müftü İbrahim Hoca, Kadı Mehmet Saib, Meclis-i İdare Azası Ohannes, Rum Metropolit vekili, Madenci Cafer, dört belediye azası, Hacı Ahmet Ağazade Mustafa, Ermeni Ruhani Papazı gibi idareci ve eşrafın imzasıyla yollandığı ortaya çıkıyor.
Bu olaydan sonra Divan-ı Harpte yargılanan Besim Bey Kaymakamlık görevinden alınmıştır. Yerine, Devrek Encümen Başkatibi Mithat Bey atanmıştır.
Kaymakam Besin Bey; 1914 yılında Zonguldak Kaymakamı Nikolaki Efendi'nin görevden alınması ile Zonguldak Kaymakamı olarak atanmıştır. Daha önce 1893 yılında Terme Kaymakamlığı yapmış olduğu kayıtlarda gözüküyor.
Besim Bey'in 7 Kasım 1914‘de görevden alındıktan sonra tekrar kayıtlara geçtiği yıl, 1922 yılıdır. Bu sefer Emet kaymakamıdır.1929 yılında Ünye kaymakamı olarak gözükmektedir. İlginç olan, Besim Bey’in son kayıdının,1934 yılında, bir zamanlar yargılandığı Divan-ı Harp Başkanlığı yapmasıdır.

Hayati Yılmaz ile
Zonguldak Tarih

Editör: TE Bilişim