Üniversite'nin yayınladığı anketten sonra, Zonguldak Nostalji sayfasının editörü Yüksel yıldırım, "Zbeü logo anketi duyurusu ve tarihteki süreçte logoların listesi ve anlatımı" yazısını paylaştı.

Zonguldak Nostalji sayfasının paylaşımı şu şekilde;

Gazipaşa'da olay! Tacizciye meydan dayağı! Gazipaşa'da olay! Tacizciye meydan dayağı!

"Kıymetli Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Ailesi,

Üniversiteler, toplumun değişen ihtiyaçlarına yanıt vermek amacıyla sürekli olarak gelişim ve değişim geçirmektedir. Bizler de logomuzu değerlerimize ve köklerimize bağlı kalarak yenileme çabası içerisindeyiz. Bölgemizdeki doğal gaz keşfi ile birlikte tarihten gelen enerji üssü olma potansiyelimizi perçinlemiş olduk. Ülkemizin enerji üssü haline gelen bölgemizi daha canlı yansıtacak ve dikkat çekecek, hem şanlı bayrağımızı hem de ateşi temsil edecek kırmızı renk ile logomuzu tasarladık.

Logo değişimi ile bölgemizdeki dönüşüm sürecini daha iyi yansıtma fırsatını yakalayabiliriz. Dolayısıyla geçmişten ilham alıp gelecek vizyonumuzu daha iyi yansıtacak bir logo seçerek yeni kurumsal kimliğimizi oluşturmak istiyoruz. Kurumsal kimliği oluşturma çalışmaları ile var olan logomuzun aslından çok sapmadan, daha sade, belirgin ve dikkat çekici bir hale getirmek için tasarlanan alternatif logoları beğeninize sunuyoruz.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi…
……………….

Beğendiğiniz logonun A-B-C-D-E seçeneklerinden tercihinizi yazınız…
……………….

UZUN MEHMET ANITI NASIL ÜNİVERSİTENİN SİMGESİ OLDU?

Üniversitenin simgesi haline getiren Prof. Dr. Ali İrfan Erol anlatıyor;

Ben bu üniversite henüz akademi iken, 1978 yılında Yapı İnşaat Dairesinde, mimar olarak göreve başladım. Daha sonra öğretim elemanı oldum. Üniversite olduğunda, yani 1992 yılında daha ben doçentliği yeni almıştım. Zonguldak Meslek Yüksekokuluna müdür olarak atandım. Prof. Dr. Üstün Dikeç, ilk kurucu rektörümüzdü. O kısa bir süre görev yaptı, ardından prof. Dr. Ramazan Özen rektör oldu, onunla da çalıştık. Sonra Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz ve ardından Prof. Dr. Mahmut Özer Hoca; tüm rektörlerle çalıştım. Üniversitenin gelişiminin içindeydik. Çok büyük aşamalar, büyük ilerlemeler kaydedildi. Üniversitenin gelişimine tanıklık ettim, diyebilirim. Benim mimar olarak görev yaptığım dönemde Üniversitenin çevre duvarı yoktu örneğin. Kontrol edilmesi çok güçtü. Duvarı inşa ettik ama yine de çevrede oturan vatandaşların kampus alanını istedikleri gibi kullanmalarını engellemekte zorlanıldı uzun yıllar. Bizim Üniversitemizin gelişimi çok hızlı oldu. Önce Akademi dönemi var biliyorsunuz. Sonra Mühendislik Fakültesi olarak Hacettepe Üniversitesine bağlandı. İki bölüm vardı o dönem; Maden ve Makine Mühendisliği bölümleri. Karaelmas Üniversitesi oldu. Yani o durumdan bugünkü Üniversite haline geldi. O zamanlar farklı üniversitelerden ders vermek için gelen hocalar vardı. İstanbul Teknik Üniversitesinden, ODTÜ'den gelirlerdi.
Üniversite olunca dendi ki; bir amblem düşünelim. Çok kişi düşünmeye başladı. Mimar olduğum için ben de düşündüm tabi. Böyle bir amblemde neyi ifade etmeye çalışmalıyım? Bir kere adını kömürden almış bir üniversite Karaelmas Üniversitesi. Demek ki; öncelikle kömür ifade edilecek. Bir bilim kurumu olduğunun vurgulanması lazım... Gelişmiş üniversitelerin arasında yeni bir üniversite.
O dönem biz lojmanda oturuyorduk. Lojmandaki dairemizden baktığımda, karşımızda Uzun Mehmet Anıtı'nı görüyorum. Balkondan görünüyordu net olarak. Ben de tabii Mimar Yılmaz ilham alarak, denize yeni açılacak bir gemi gibi düşündüm Üniversitemizi. Geminin gövdesini, bilgiyi ve bilimi yansıtsın diye kitap formunda tasarladım. Kitabın kenarındaki kısımları da üç basamaklı merdiven şekline getirdim. Üç adımda çıkılabilen bir platform formunda... Geminin yani kitabın sayfalarını da Karadeniz'in dalgaları gibi yaptım. Çünkü Karadeniz hırçın bir denizdir. Bilim deryasına açılan yelkenli gemi çıktı ortaya. Başı sonu olmayan uçsuz bucaksız bilim deryasına yelken açan bir gemidir bu amblemde anlatılmak istenen.
Üniversitenin yavaş yavaş gelişeceğini düşündük. Üç kademeli oluşu da bir yükselişi, bir gelişimi anlatır. Tabi bu arada Üniversitemizin içinden iki üniversite daha çıkması da farklı bir anlam yükledi ilerleyen yıllarda bu ambleme. Bunu elbette düşünemezdik o günden.
İlk fakülte ve iki bölüm ile çıkılan yol bizi bugün fakültelere, enstitülere, yüksekokullara, meslek yüksekokullarına, merkezlere varan bir büyüme ile bugüne ulaştırdı. 22 sene önce bu kadar büyük gelişmeyi de sadece hayal edebilirsiniz. Bilim deryasındaki yolculuk devam ediyor. Yani o yelkenli gemi rüzgârını iyi aldı demek ki.
Bu amblem bence Karaelmas Üniversitesinden kalan tek hatıra... Bir Üniversiteden üç üniversiteye bölündü, adı değişti. Her şeye rağmen amblemin değiştirilmemesi çok iyi oldu. Bugün ambleme dokunulmamış olması, böyle uygun görülmesi çok sevindirici.
Üniversite için böyle katkıda bulunmuşum. Bir anıtı farklı boyuta taşımış olduk. Yılmaz Soylu'nun yaptığı eser kömürü anıtlaştırmış; amblem ise o anıtı da farklı biçimde ölümsüzleştiriyor. Şimdi bütün evraklarda, tanıtıcı ürünlerde her yerde amblem var haliyle. Ben de bir anlamda o anıtın yaşamasına ve yayılmasına yardımcı olmuşum. Mimar Yılmaz Soylu'ya teşekkür ediyoruz. O anıt olmasaydı belki böyle bir amblem çıkmazdı ortaya Üniversiteyi her yönüyle anlatan, ilham kaynağı oldu benim için."

Editör: Melisa Sapaz