Zonguldak Nostalji sayfası editörü ve şehrin sevilen ismi Yüksel Yıldırım, 7 Aralık 2015’te hayatını kaybeden babası Ferit Yıldırım’ı anlattığı yazısıyla iyi insanların duygularına tercüman oldu. Yıldırım, iyi insanların cezalandırıldığına atıfta bulunarak sosyal medya hesabında şu ifadelere yer verdi:
“AH BE BABA!
Neden bizi böyle yetiştirdin
Aklıma düşünce çok kızıyorum sana
Kendime de kızıyorum
Neden sana benzedim diye
Yanlış büyüttün bizi baba
Hep insanlara saygılı olmayı, yardım etmeyi öğrettin
Güçsüzün, kimsesizin yanında ol dedin
Haktan yana ol, haksızlığın karşısında dur dedin
Omuzumuza büyük yük bırakıp gittin baba
Yağcı, avanta ve lavantaların arasında bizi yalnız bıraktın
Kaldırımın kenarından yürümeyi, büyüklere yer, yaşlılara kol vermeyi öğrettin
Sakın ha öğretmeninden şikâyet gelmesin
Mahallede oyna, uzaklaşma
Rüzgârda kalma, terli su içme
Arkadaşlarınla iyi geçin, yediğini içtiğini paylaş diye tembihledin gittin
Arkadaşlarınla can dostu, çocuklarla hep arkadaş oldun
Oyunlarına daldın, aralarında top çevirdin
Patlayan toplarını yeniledin
Sevindirdin, mutlu ettin
‘Hepten yakışıklı’ dediğin o çocuklar şimdi büyüdü birer yetişkin oldu
Onlar da seni unutmadılar
Hayatlarına dokundun, yer edindin
Onların hatıralarında da hep ‘Ferit Abi’ olarak kaldın baba
Ah baba
Kızgınım sana
Komşumuz kömür taşırken yardım için hep yolladın
Hatice Teyzenin pazar torbalarını taşıttırdın
Nermin teyzenin ekmeğini aldırttın
Hava kararmadan eve erken dön diye tembihledin
Geç döndüm diye aramaya çıktın, ceza verdin
Kimseden para isteme demekten usanmadın
Cebimizi de harçlıksız bırakmadın
Çok kızgınım sana baba
Boyayıp parlattığın, kadife çekip
Her hafta sonu ayakkabılığa dizdiğin
Köprü altında ayakkabıcı Lütfi amcadan deftere yazdırıp
Maaş günü ilk işin koşarak taksitini ödediğin
Ayağımız üşümesin diye seçtiğin kalın muflonlu botlar
Çabuk eskimesin diye tabanına pençe çakılan ayakkabılar için sana kızgınım baba
Borçlu yatıp uyuyamadığın geceleri
Sabaha karşı sedir üzerinde düşünceli yüzünü unutmuyorum baba
Günün ilk ışıklarıyla evden çıkarken ayakkabımın içine sıkıştırdığın patatesi
Masamın üstüne yazıp bıraktığın gülümseten mesajını
Şakacı tavırlarla aslında dertlerini gizlediğini biliyorum baba
Arkadaşların yoldaşın, ailen ise her şeyindi biliyorum
İşte onlar için yaptığın fedakârlıklara kızıyorum baba
Ah baba
Hafta sonları ısmarladığın kebabı
Askıdaki pantolonunu isteyip
Cebinden verdiğin harçlığı
Yatağın başında beklediğin
Başımızı okşadığın
Ateş düşürmek için koyduğun ıslak sirkeli bezi
Yolcu ederken arkamızdan savurduğun suyu
İçine akıttığın gözyaşınla birlikte
Endişeni de bize miras bıraktığın için sana çok kızıyorum baba
Sonunda evlatlarını da kendine benzettin
İyi insan olun diye tembih ede ede gittin
Dürüst olmayı
Tutumlu olmayı
Haksızlıklara karşı dik durmayı öğrettin
İşte bu yüzden sana kırgınım ve kızgınım baba
Çevrendekileri üzmemek için içinde biriktirdiğin dertlerle birlikte
Hoşgörü ve suskunluğu tercih edip kendini feda ettiğin için sana kızgınım baba
Ah baba
Ama seni çok özlüyorum
Yerinde rahat uyu
Güzel yetiştirdin bizi
Başarılı oldun mu?
Sana layık evlat olduk mu?
Bilemiyorum!
Sana layık olabilmek çok zor
Kendine ve topluma faydalı, sorumlu birey olmak hiç kolay değil
Sen o uğurda elinden geleni yaptın
Ancak kendini ihmal ettin
Etrafını kırmadın incitmedin
İşte bu yüzden sana çok kızgınım baba
Ah baba ah!”