Ereğli yolunda pat pat kazası! Ereğli yolunda pat pat kazası!

CHP heyeti, Erzincan İliç’te Çöpler Altın Madeni sahasında meydana gelen siyanürlü liç yığını kaymasının ardından incelemelerde bulunma amacıyla bölgeye gitti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, “CHP heyeti olarak Vali Bey'e sorduk. ‘Bu felaket gerçekleşmeden önce bir anormallik tespit edildi mi? Bu yığının olduğu yerde çatlaklar görüldü mü?’ Vali Bey de ‘Burada çatlakların işçiler tarafından görüldüğü, bu nedenle oradaki sekiz işçinin bu nedenle orada bulunduğu, yani olayı gözlemek, daha fazla bilgi edinmek, anlamak’ şeklinde ifade ettiler. Burada önemli olan bu gibi kimyasal içerikte malzeme kullanan tesislerin acil durum eylem planlarının olup olmadığı, varsa ve bu acil durum eylem planının en hızlı şekilde ve doğru sırayla hayata geçirilip geçirilmediği konusudur. Eğer geçirilmiş olsaydı şu anda dokuz madencimiz bu çamur deryasının altında şu anda olmuyor olmalıydı. Belli ki burada ihmal var. Ama bunların da temeli aslında altın madenciliğinin bu kadar vahşi bir madencilik olarak bölgede bu şekilde yapılmıyor olmasının gerekliliğidir. Maalesef buna da müsaade eden ve izin veren bir anlayış, bir hükümeti şu anda görüyoruz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcıları Gamze Taşcıer ve Deniz Yavuzyılmaz, Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, PM üyesi Baran Bozoğlu’ndan oluşan CHP Heyeti, maden faciasının yaşandığı Erzincan İliç’e gitti. CHP Heyeti maden sahası bölgesinde bugün basın açıklaması yaptı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, şöyle konuştu:

“Bölgede gördüğümüz görüntü maalesef arama kurtarma çalışmalarının bu yoğun yağış altında gerçekleştirilemediğidir. Gerçekleştirilmesinin çeşitli riskler barındırdığı ve milyonlarca ton ‘pasa’ adı verilen içinde kimyasal atık da bulunan bu kayan kütlenin ve bir çamur nehri oluşturarak çevreye yayılan kimyasal atıkları barındıran yığının bölgede büyük bir tehlikeye yol açtığıdır. Bu yığının istif edilmesi, depolanması belirli prosedürlere tabii. Ancak bu prosedürlerin doğru bir şekilde uygulanmadığı, facianın gerçekleşmesinden zaten anlaşılıyor. Şev açısı yani bu yığının nasıl, hangi eğimle istifleneceği bilimsel olarak belli. Ancak bu açıyla istiflenmediği ortada. Su drenajının yapılması gerekiyor ki sıvılaşma olmasın, bu kütle kaymasın. Ancak su drenajında da belli ki sorunlar varmış. Diğer taraftan şev yüksekliği dediğimiz yığınların hangi yüksekliğe kadar bir arada istifleneceği konusu var ki neredeyse bölgedeki dağların yükseklik seviyesine kadar bir istifleme yapıldığı maalesef görülüyor.

“NİHAİ ÇED RAPORLARINI İMZALAYAN, ÇED OLUMLU KARARI VEREN VE ÇED OLUMLU BELGESİNİ İMZALAYAN KİŞİ DÖNEMİN ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANI MURAT KURUM’DUR”

Neticede siyanür borularının da boşa çıktığı, siyanür ve sülfürik asitin de bu kayan milyonlarca ton pasa dediğimiz yığın kütlenin içinde bölgeye yayıldığı görülüyor. 9 madencimiz bu yığının altında kalmış durumda. Diğer taraftan da Fırat Nehri’ne doğru yoğun bir tehlike var. Maden sahası bölgesi kısıtlanmış durumda. Bu bölgeye vatandaş ve sivil aracın girmesine müsaade edilmiyor. Burada bir siyanür atık havuzu var. Siyanür atık havuzuyla birlikte kütlenin kaydığı bölüm arasında 50 metrelik bir mesafe var. Buradaki altın maden sahası ‘Madencilik nerede yapılmamalı’ sorusunun yanıtıdır. Nihai ÇED raporlarını imzalayan, ÇED olumlu kararı veren ve ÇED olumlu belgesini imzalayan kişi dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’dur. Bu kapasite artışıyla birlikte de felaketlere kapı aralanmıştır."

Editör: Tuğçe Atalar