Osmanlı Tarihinde Çığır Açan 15 Bilim İnsanı       

Bir çağı kapatıp bir çağı açan Osmanlı Devleti’nin ulaşmış olduğu topraklardan birçok bilim insanı çıkmış ve bu bilim insanları Osmanlı tarihinde adeta çığır açmıştır. İşte bu çığır açan bilim insanlarından bazıları;

  1. Sabuncuoğlu Şerafettin (1385-1468)
  2. Ali Kuşçu (1400-1474)
  3. Mirim Çelebi (1450-1525)
  4. Piri Reis (1465-1554)
  5. Takiyüddin (1521-1585)
  6. Bergamalı Kadri (16 yy)
  7. Hazarfen Ahmed Çelebi (1609-1640)
  8. Kâtip Çelebi (1609-1657)
  9. Müneccimbaşı Ahmed Dede (1631-1702)
  10. İbrahim Müteferrika (1674-1745)
  11. Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895)
  12. Hormuzd Rassam (1826-1910)
  13. Osman Hamdi Bey (1842-1910)
  14. Rupen Sevag (1885-1915)
  15. Marko Paşa (19 yy)

Sabuncuoğlu Şerafettin (1385-1468)

Sabuncuoğlu Şerafettin Osmanlı Devleti’nde adını duyurmuş olan bir Türk hekimi ve cerrahıdır. Tıp alanında çok önemli eserler kaleme almış olup Mücerrebname adlı eserinde hayvanlar ile kendi üzerinde denemiş olduğu ilaçları derlemiş olduğu özgün bir eseridir. Sabuncuoğlu Şerafettin’in bir diğer önemli eseri de Cerrahnamedir.

Ali Kuşçu (1400-1474)

Ayasofya Medresesi’nde müderrislik yapmış olan Ali Kuşçu, İstanbul’un fatihi Fatih Sultan Mehmet Han’ın daveti ile başkente gelmiştir. Ali Kuşçu, Osmanlı İmparatorluğu’nda bir dil bilimci, astronom ve matematikçi olarak ün salmıştır. Başlıca eserleri;

  • Risale-i Fi’l Hey
  • Şerh-i Tici Uluğ Bey
  • Risale-i Fi’l Fethiye
  • Risale-i Fi’l Muhammediye
  • Eşkal-i Kamer

yer alır.

Mirim Çelebi (1450-1525)

Ali Kuşçu, anne tarafından dedesi olan Mirim Çelebi’de aynı dedesi gibi matematikçi ve gökbilimcidir. Müderrisliğe İstanbul’da medrese eğitimi aldıktan sonra başlamıştır. Yavuz Sultan Selim Han zamanında Anadolu kazaskeri olarak atanmıştır. Gökbiliminde gözlem yöntemini geliştirip yaygın bir hale getirmek için büyük bir çaba harcamıştır. Aynı zamanda Ali Kuşçu’nun Fethiye adlı eserini yorumlamıştır. Başlıca eserleri şunlardır;

  • Risale fi mes’elet el-tedaris
  • Dustur el-‘amel fi Tashih el-Cedvel
  • Şerh el-Fethiyye fi ‘İlm el-Hey’e
  • Risale fi el-Hale ve Kavs Kuzah

Piri Reis (1465-1554)

Asıl adı Muhyiddin Piri Bey olan Piri Reis Osmanlı kartografi ve denizcisidir. Türk denizcilik tarihinin parlayan bir yıldızıdır. Piri Reis Rodos’un fethini gerçekleştiren büyük donanmada yer almıştır. Osmanlı tarihinde birçok başarıya imza atmış olan Piri Reis, Basra Beylerbeyi ile Mısır Beylerbeyinin Kanuni Sultan Süleyman’ı kışkırtması ile 1554 yılında idam edilmiştir.

Piri Reis, denizcilik alanında Osmanlı tarihinin en önemli adamları arasında yer alır. Ana dili dışında, İspanyolca, Rumca, Portekizce ve İtalyanca bilir. Dünya haritası çizen Piri Reis haritasında Amerika kıtasını da göstermiştir. En meşhur eseri Kitab-ı Bahriye’dir.

Takiyüddin (1521-1585)

Mustafa Çelebi’nin ölümünden sonra 1571’de Sarı Selim (II. Selim) tarafından saray müneccimbaşılığına atandı. Tarih 1574’ü gösterdiğinde ise Galata Kulesi’nde ilk gözlem çalışmalarını yapmaya başlamıştır. Sokullu Mehmet Paşa ile Hoca Sadettin’in desteğini alarak ve III. Murad’ın fermanıyla 1577 yılında gözlemevi olarak bir Rasathane kurulmuştur. Ancak 1580 yılında top atılarak yıkılmıştır.

Bergamalı Kadri (16 yy)

Bergamalı Kadri, Osmanlı Devleti döneminde yaşamış olan bir Türk bilimcidir. Dil bilgisi üzerine 1530 yılında Müyessiretü’l-Ulum adlı eseri kaleme almış ve dönemin sadrazamı olan Pargalı İbrahim Paşa adına sunmuştur.

Akademisyenlerden kanser hastalıklarına karşı heyecanlandıran çalışma Akademisyenlerden kanser hastalıklarına karşı heyecanlandıran çalışma

Hezarfen Ahmed Çelebi (1609-1640)

Hezarfen Ahmed Çelebi, Galata Kulesi’nden uçması ile meşhur olmuştur. Kendi yapmış olduğu takma kanatlar ile uçmayı başaran ilk Türk olarak tarihe ismini kazımıştır. Sultan IV. Murad zamanında yaşamış olan Hezarfen Ahmed Çelebi’yi, geniş ve derin bilgilerinden dolayı halk, Hezarfen olarak anmaya başlamış böylelikle günümüze kadar gelmiştir. Hezar fars dilince 1000 manası taşır. Yani Hazarfen bin fenli yani bilimli demektir.

Kâtip Çelebi (1609-1657)

Osmanlı aydını ve bilim adamı olan Kâtip Çelebi, bibliyografya, tarih ve coğrafya alanında ismini duyurmuş ve birçok çalışmaya imza atmıştır. Eserleri, İslam dünyası içerisinde en değerli eserleri arasında yer alır.

Bilinen en önemli eseri; Keşf ez-zunün ve Cihannüma’dır.

Müneccimbaşı Ahmed Dede (1631-1702)

Müneccimbaşı Ahmed Dede 17. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde yaşamış olan bir tarihçidir. Çeşitli konularda birçok eseri bulunur. En tanınmış eseri; Sahaifü’l-Ahbaradlı günümüzde de Osmanlı tarihinin önemli kaynakları arasındadır. Bir bakıma bir dünya tarihi niteliği taşıyan bu eser sonradan ‘Camiü’d-Düvel ve Müneccimbaşı Tarihi olarak da anılmaya başlamıştır.

İbrahim Müteferrika (1674-1745)

İbrahim Müteferrika Macar asıllı olup Osmanlı Devleti’ne ilk matbaayı getiren kişidir.

Ahmet Cevdet Paşa (1822-1895)

1855 yılında devletin resmi tarihçisi olan Ahmet Cevdet Paşa bu görevi on yıl yapmıştır. En bilinen eseri; Tarih-i Cevdet ile ismini duyurmayı başarmıştır. Bunun dışında Tezakir-i Cevdet ve Kısas-ı Enbiya adlı eseri yazmıştır. Aynı zamanda Mecelle, Ahmet Cevdet Paşa başkanlığında bir komisyon tarafından hazırlanmıştır.

Hormuzd Rassam (1826-1910)

Çivi yazısı tabletlerini gün yüzüne çıkararak tarihe ismini yazdıran Hormuzd Rassam aslen Süryani’dir. Belli bir zaman sonra İngiliz vatandaşı olarak hayatını devam ettirmiştir.

Osman Hamdi Bey (1842-1910)

Osman Hamdi Bey ilk Türk arkeoloğu olarak bilinir. En önemli arkeolojik kazısını ise 1887-1888 yılında Lübnan’da bulunan Sayda Kral Mezarlığı kazıları ile gerçekleştirmiştir. Bu kazılar sırasında da dünyaya ün salmış olan İskender Lahidi’ni bulmuştur.

Rupen Sevag (1885-1915)

Asıl adı Rupen Çilingiryan. Ermeni asıllı olan Sevag ünlü bir hekim ve aynı zamanda da şairdir. İlk eserini 1905 yıkında yayınlamıştır. Eserlerinin bazılarını Ermenice kaleme alan Sevag 1915 yılında işkence edilerek öldürülmüştür.

Marko Paşa (19 yy)                                      

Marko Paşa, ünlü bir Osmanlı hekimidir. İlk ve ortaöğretimini Yunanistan’da tamamlamış ve daha sonra ailesi ile birlikte İstanbul’a yerleşerek eğitimine Askeri Tıbbiye ’de devam etmiştir. Çok kısa bir sürede iyi bir hekim olmayı başaran Marko Paşa mirlivalığa yükselen ilk hekim olmuştur.

1861 yılında Sultan Abdülaziz’in hekimbaşı olmuştur. 1878’de ise Meclis-i Ayan üyeliğine getirilen Marko Paşa, Kırımlı Aziz Bey ile birlikte Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük etmiştir.

Editör: TE Bilişim