Mimarlar Odası Zonguldak İl Temsilcisi Ece Bakioğlu, Amelebirliği Hastanesi'nin taşınması ve depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle yıkım kararı alınması hakkında yazılı açıklama yaptı. Bakioğlu; “Kentimizdeki değerli her iki yapıya yapılacak her müdahale; koruma ilkeleri çerçevesinde, yerel halkın belleğini ve kentin tarihsel dokusunu gözeterek yeniden değerlendirilmelidir” dedi.
Bakioğlu’nun açıklaması şu şekilde:
“Zonguldak Amelebirliği Hastanesi, yalnızca bir sağlık kurumu olmanın ötesinde, Türkiye’nin sanayileşme süreciyle, özellikle de kömür madenciliği tarihiyle doğrudan ilişkili bir toplumsal hafıza mekânıdır. Cumhuriyet’in erken dönemlerinde işçi sağlığı ve refahı için kurulan bu hastane, Amelebirliği Kurumu’nun sosyal devlet anlayışının öncü örneklerinden biridir. Bu yönüyle yapı, endüstri mirasının bir parçası olarak hem tarihsel hem de mimari bakımdan korunması gereken önemli bir değere sahiptir.
Bugün Türkiye’nin birçok kentinde Cumhuriyet dönemine ait, özgün özelliklerini koruyan pek çok yapı ayaktadır ve kullanılmaktadır. Elbette deprem gerçeğiyle yüzleştiğimiz ülkemizde, riskli yapılar için gerekli önlemler alınmalı, insan yaşamını tehlikeye atmayacak adımlar atılmalıdır. Ancak bu durum, her eski binanın yıkılarak belleğinin, değerinin ve izinin silinmesi anlamına gelmemelidir. Günümüz teknolojileriyle güçlendirilip yeniden işlevlendirilebilecek bu tür yapılar, kent yaşamına kazandırılmalı; geçmişin emeğini ve kültürel birikimini geleceğe taşıyacak biçimde korunmalıdır. Bu anlamda kaderini bekleyen Yayla İlkokulu ve Sineması örneği de benzer bir hassasiyetin gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Amelebirliği Hastanesi’nin olası yıkımına yönelik verilecek bir karar, yalnızca bir yapının ortadan kaldırılmasını değil, Zonguldak’ın emek tarihiyle özdeşleşmiş bir belleğin silinmesini de beraberinde getirecektir. Yapının özgün mimari kimliği, kentteki sosyal yapı ile bütünleşmiş konumu ve Cumhuriyet’in erken dönem sağlık politikalarını yansıtma biçimi, onu korunması gereken kültür varlıkları arasında özel bir yere taşımaktadır.
Eğer mevcut yapı, yeni teknolojik gereksinimler, altyapı ihtiyaçları ya da artan alan talepleri nedeniyle günümüz koşullarını karşılayamıyorsa; sağlık hizmetlerinin Atatürk Devlet Hastanesi gibi başka bir yapıya nakledilmesi halinde dahi, Amelebirliği Hastanesi korunmalı, uygun restorasyon ve yeniden işlevlendirme çalışmalarıyla yaşatılmalıdır. Böylelikle yapı, endüstriyel ve kültürel bellekteki yeri korunarak; kuşaklar boyu birikmiş toplumsal hafızayı sürdürmeye ve kentin kimliğinin devamlılığına katkı sunmaya devam edecektir.
Diğer yandan hatırlatmak gerekir ki, Atatürk Devlet Hastanesi de kendi döneminin mimari anlayışını temsil eden ve tescilli statüye sahip önemli bir yapıdır. Dolayısıyla bu yapıya yapılacak her ekleme, değişiklik ya da yeni düzenleme, koruma mevzuatına uygun biçimde projelendirilip ilgili kurullardan izin alınarak gerçekleştirilmelidir. Bu iki miras katmanının birbirini yok ederek değil, birlikte korunarak yaşatılması gerektiği unutulmamalıdır.
Kent kimliği, ardışık dönemlerin izlerini taşıyan yapılarla biçimlenir. Bu izlerin silinmesi, yalnızca fiziksel bir kayıp değil, toplumsal belleğin zedelenmesi anlamına gelir. Zonguldak Amelebirliği Hastanesi’nin korunması; geçmişin emeğine, sosyal adalet anlayışına, kültürel ve kentsel kimlik sürekliliğine duyulan saygının bir ifadesidir. Bu nedenle, kentimizdeki değerli her iki yapıya yapılacak her müdahale; koruma ilkeleri çerçevesinde, yerel halkın belleğini ve kentin tarihsel dokusunu gözeterek yeniden değerlendirilmelidir.”




