Hayati Yılmaz Zonguldak Tarih sayfasında Sapça Çatışması’nı şu şekilde anlattı:
“Bu zamana kadar yazılan çizilenlerde Kurtuluş Savaşı’nda, Zonguldak’ta Alemdar Gemisi hariç herhangi bir savaşın olmadığını okumuştuk. Hatta 8 Mart 1919’da Fransızlar Zonguldak’ı işgal etti mi etmedi mi ; ‘’’ ‘’Dost muydu ? ‘’ tartışmaları da duyduk. Oysa yurdun her yerinde olduğu gibi Zonguldak’ta da işgale karşı bir mücadele yaşanmıştı.

Fransızlar ilk defa Zonguldak’a asker çıkarttıklarında, 1 komutan ve birkaç erden oluşan küçük bir ön birlik idi. İstanbul’daki padişahın izni ile geldiler. Güya amaçları, Zonguldak’ı ve maden ocaklarını korumak idi. Bu sebeple de İstanbul’daki saraya bağlılığı olan asker veya yöneticiler şehir merkezinde ilk zamanlar Fransızlarla iyi geçinmişlerdir. Fransızlar daha sonra sayıları bini geçen Müslüman askerlerini bölgeye getirdiler. Bunlar Senegal, Tunus, Fas , Cezayir askerlerinden oluşuyordu. Sadece Senegal taburu 350 askerden oluşuyordu. Hatta bu tabur Yunan Gemisi ‘Venizelos’ ile şehre getirilmişti. Bu askerlerin yerleşeceği yer; yine İstanbul Hükumetinden gelen emir ile 32. Kafkas Alayına bağlı III. Tabur'un boşalttığı Fener’deki binaya yerleştirildi. Zonguldak’taki Fransız askerler , Fransız Miralay tarafından kumanda ediliyordu. Ayrıca Zonguldak Liman ve çevresinde, olası bir saldırıya karşı iki savaş gemisi demirliydi. İki Fransız uçağı da, şehirde oluşabilecek bir direnişe karşı zaman zaman ahaliyi uyaran bildiriler atıyordu. . Fransızlar şehir içinde zaman ile bazı münferit olaylara karşı sert önlemler aldı. Bazen hiç neden yokken evleri basarak, istedikleri kişiyi tutukluyorlardı. Bir Fransız komutanın Üzülmez’de bir eve girdiği bir erkeği darp edip, evin kapısını kilitleyerek içeride ne yapıp yapmadığı konusunda ,yanlarında getirdikleri Senegalli askerlere bunu hiçbir yerde konuşmamaları konusunda uyarıyorlardı. Binbaşı Kolor'un cebren hanelere girerek hane sahiplerini darp ettiği, Zonguldak Kazasında bulunan Fransız Senegal taburunun oradan uzaklaştırılması gerektiği vurgulanmaktaydı Aralarında İpsiz Recep, Laz İsmail’in de olduğu bazı cengaverler, Fransız askerleri ile tutuştukları kavga neticesinde tutuklanmıştı. Özellikle ezan vaktinde caddede bando ile geçiş töreni yapıyorlar ve ezan sesini bastırıyorlardı.

Tabi Fransızların asıl amacı , sadece Zonguldak Şehir Merkezi’nde kalmak değildi. Hedefleri Filyos vadisine geçerek Çaycuma'yı ele geçirmekti. Zira Bartın Türk Milis Komutanlığı Merkezi Çaycuma'daydı. Devrek ve Gökçebey geçiş yollarını da kontrol altına almaktı. Asker sayıları arttıkça Ankara’ya müdahale planları arasındaydı. Aynı zamanda Güney Doğu Anadolu’yu da işgal ettiklerinden iki noktadan Ankara’ya yürümeleri söz konusuydu.

Zonguldak’taki bu gelişmeler, Ankara’da bizzat Mustafa Kemal Paşa tarafından takip edilmekteydi. Zonguldak Merkezdeki Türk yönetimi her ne kadar İstanbul’daki saraya bağlı asker ve bürokratlardan oluşsa da , onlar Fransız askerlerle işbirliği halinde olsalar da, Filyos vadisinde Kuva-i milliye askerleri konuşlanmıştı. Bartın ve Havalisi Komutanlığına atanan Yüzbaşı Cevat Rıfat Bey , Bartın cezaevinden çıkardığı mahkumları da kullanarak 100 kişilik birlikle Çaycuma’da konuşlanmıştı. Bu sayı zaman ile bölgeden toplanan neferler ve Bolu’dan gönderilen askerlerle 5 bin kişiye ulaştığı yazılır. Devrek’te kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyeti neferleri de destek veriyordu. Yüzbaşı Cevat Rıfat Bey , Zonguldak kazasından, Filyos vadisine geçişin ana noktası olan Sapça Geçidi’ nde, Türk askerlerini dizdi. Buradan kesinlikle bir tek Fransız askerinin geçişine izin verilmeyecekti. Bizzat neferlerin başında pusuda beklemekteydi. Fransızlar, Üzülmez’i geçerek Sapça Geçidine geldiler. Burada Türk askeri ile Fransız askerleri arasında çatışma yaşandı. Çıkan çatışmada bazı Fransız askerleri yara alarak geri püskürtüldü. Bu olay sonrasında Fransızlar Yüzbaşı Cevat Rıfat Bey’i Zonguldak’taki karargahlarına davet ettiler. Yüzbaşı bunu kabul etmedi. Bu çatışmada geri çekilmelerini yediremeyen Fransızlar tekrar Sapça Geçidini yarmak için ikinci denemelerini yaptılar. Fakat çıkan çatışmada bir kez daha Türk askeri, Fransızları geri püskürttü. Bazı kaynaklara göre, Cevat Rıfat Bey'in Sapça Geçidinde kazandığı başarıdan dolayı , 10 Ağustos 1920 tarihinde 4. Fırka vasıtasıyla gelen bir emirle kendisine "milis generalliği" rütbesi verildiği yönündedir.

Bu olay aynı zamanda Ankara Hükumetinin Fransızlar karşısında Zonguldak’ta elini güçlendirdi. Yapılan anlaşmalarla Fransızlar Zonguldak Şehrinin sınırlarında bir süre tutuldu.

Fransızlar, Türk ordusunun Anadolu’da gösterdiği başarısı ile özellikle İnönü Muhaberesinin kazanılması , Güney Doğu’da yapılan Fransızlarla mücadele savaşları ve Fransızların bölgeden çekilmesi neticesinde Zonguldak’tan da çekilme kararı aldılar.

Fransızların 21 Haziran 1921'de Zonguldak'ı tahliye etmeleri üzerine ,Merkezi Çaycuma’da olan Bartın Komutanlığı askerleri Batı Cephesi emrine verildi. Yüzbaşı Cevat Rıfat Bey de Ankara'ya hareket etti. Yüzbaşı Cevat Rıfat Bey'in Zonguldak Cephesinde verdiği başarılı mücadele ve yöre halkına yaptığı hizmetler üstlerince takdir edildi. TBMM`nin 5 Nisan 1925 tarihli 1. Celsesinde alınan bir kararla kendisine 1510 numaralı takdirname ile 11 Mart 1928 tarihinde S 17142 numaralı İstiklal Madalyası verildi.

Zonguldaklı profesörden kansere karşı yeni ilaç! Zonguldaklı profesörden kansere karşı yeni ilaç!

BU VESİLE İLE ‘’30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMIMIZI’’ KUTLARIM.”

Editör: U. G.