Hemen belirtelim bunlar daha öncede yazdıklarımız gibi hepsinin bileşkesi ve analizidir.
CHP Zonguldak kongresini Devrim Dural başkanlığındaki ekip kazandı.
Sonucu baştan belli olan bir seçim olsa da sürpriz bir sonuç arayanların hayal kırıklığı yaşadığı bir seçim oldu.
Devrim başkan ile yaptığımız röportajda; “Kırgınları gidereceğiz. Onaracağız” diye konuşmuştu.
Geçmiş dönem kendi eksiklerini kabul etmişti.
Ben de; “Nasıl olsa kırgınları gidermek yerine fazla kırmadan gitmek doğru değil mi” diye sormuştum.
Burada yazdıklarımın sonuna kadar arkasındayım.
Devrim başkanın iyi niyet ve samimiyetinden şüphe yok.
Seçimi Tahsin başkan, oğulları ve akrabalarının başını çektiği ekip kazanmış olabilir.
Bu sayısal bir kazanım olsa da çok kıra döke geldiler.
Bunun kendileri için bir önemi yok.
Önemli olan Tahsin başkanı milletvekili yapacak mutlak sonuca gitmek.
Olmuyorsa B planı oğlunun il başkanı olması.
Bizimki durum tespiti
En doğal hakları.
Kimse kem - küm edemez.
Devrim Başkan sessiz kaldığı ve her denilene; “tamam” dediği sürece sorun yok.
Ama; “hayır” dediği yerde sıkıntı yaşar.
Gün gelir Devrim başkanın başkanlıktan düşürülmesi bile gündeme gelebilir.
Ayrıca haksızlık yapmayalım.
Bu kırılmalar- dökülmeler ilk defa yaşanmıyor.
Doğal olarak siyaset ve partiler amaç için araç haline geldi.
O nedenle Devrim başkan ve ekibini tebrik ediyoruz.
Umarız iyi niyet ve samimiyetinin karşılığını her zaman bulur!
Nazmi Özden’e öneriler!
CHP Merkez İlçe Başkanı değerli ağabeyimiz Nazmi Özden’e siyaset dışı önerilerimiz var.
Şehrin farklı noktalarına acilen yeni heykeller yapılmalı.
İşte Nazmi ağabeyin heykelini yapması gereken isimler.
Tahsin Erdem.
Halil Furat.
Atınç Kayınova.
Samet Albayrak.
Ve Osman Zaimoğlu!
Mutlaka bu heykeller her mahalleye yayılmalı.
O zaman diğer isimleri de yaparsa harika olur!
Para aldın yazdın - para vermediler yazdın!
Şimdi şehrin bir sorununu yazıyoruz.
Kimi zaman bizim gördüğümüz.
Kimi zaman sizlerden gelen şikayetler.
Talepler.
Tutulmayan sözler.
Vesaire… Vesaire…
Sorun yaşanırken kimsenin partisi – siyasetçisi yok.
Ama yazınca olaylar çok başla yere gidiyor.
İlginç tepkiler geliyor.
Ortada kişisel hiçbir mesele yok ama sorunların muhatapları var.
Kurum yöneticileri.
Siyasiler.
Belediye başkanları.
“Vay o benim hemşehrim kimseye yedirmem”
“Vay o benim partilim onu yerdirmem”
“Vay benim ondan çıkarım var asla eleştirtmem”
Ülkedeki en tepeden başlayan siyasi kutuplaşmanın toplumu getirdiği durum bu.
Yerel düzeyde de ne yazık ki çoğu konuda bunları yaşıyoruz.
Yani her olay, her davranış ve tutum içimizdeki sahteliğin de ortaya çıkmasına neden oluyor.
O nedenle öyle şeylerle karşı karşıya kalıyoruz ki yeminle;
“Bize ne” demek geliyor içimizden bazen!
Her benzer olayda ya para alıp yazan oluyoruz veya para alamadığı için yazan!
Basit bir mahalle – yol veya benzer toplumsal bir sorun haberleştirildiğinde bile başımıza gelen şeyler bunlar!
Ve aklı başında olduğunu sandığımız pek çok kişinin aslında bir et yığınından öte olmadığını da üzülerek görüyoruz.
Bunu niye yazdım.
Bu kafalarla şehirde bir şey düzeltemeyiz!
Bırakalım dağınık kalsın!
Nasıl olsa her şey süper!
Kin eken nefret biçer!
Geçmişte pek çok belediye başkanı ve siyasetçiyi eleştirdik.
Yerden yere vurduğumuz siyasetçiler oldu.
Ama hakaret etmedik, saygısızlık yapmadık.
Konu odaklı, yönetim odaklı eleştirilerimizi anlamayanlar oldu.
Ne zaman koltuktan düştüler yazdıklarımıza hak verdiler.
O nedenle.
Kin eken nefret biçer!
Yakın zamanda bunları gördük.
Vatandaşın birini derdi hizmet.
Hem merkezi iktidardan hem yerel iktidarlardan.
Belki de en çok istenen öncelikle adalet!
Siyasetçilerin, belediye başkanlarının egosu ile kaybedilen yıllar bitmedi.
Aynı egolar, aynı sırıtan duruşlar ve yazık olan zaman.
Bir dakikanın böylesine değerli olduğu bir dönemde koca şehir enerjisini çok gereksiz işler için harcıyor!
Maalesef!