Kilimli İlçesi

1926 yılında nahiye olan Kilimli İlçesinde 1957 yılında Belediye kurulmuştur. İl merkezine 7 kilometre uzaklıkta olan Kilimli, Çatalağzı, Gedik ve Muslu olmak üzere 4 belediye, Göbü, Türkali, Şirinköy ve Kurtuköy’den oluşan 4 köy ve 24 mahalleden oluşmaktadır. Merkez ve Çaycuma ile komşu olan Kilim İlçesinin kuzeyinde Zonguldak, Karadeniz kıyısındaki İlçelerindendir. 2018 nüfus verilerine göre 17.664 erkek, 17.679 kadın, toplam 35.323 kişiden oluşmaktadır. 2017 yılına göre 743 kişi kadar nüfusta azalma görülmüştür. En yüksek tepesi 1.115 metre ile Hasan Tepesi olan ilçede ova bulunmamaktadır. Ekonomisini taş kömürü oluştururken ikincil olarak balıkçılık yapılmaktadır. Türkiye taş kömürü kurumlarına ait iki ayrı kurum ilçe sınırları içindedir. Kilimli ilçesi diğer ilçelerden farklı olarak, Çatalağzı Termik Santrali, Zonguldak Eren Termik Santrali il 3 ayrı ünitesi bulunmaktadır. Böylece ilçe 4 ayrı termik santral bulunmaktadır. İlçede demiryolu bağlantısı ve mağara oluşumları bulunmaktadır. Kızılelma, İnağzı ve Cumayanı bazı mağaralarındandır. Buna ek olarak; Göbü ve Türkali Plajları yaz aylarında çok fazla ilgi görmektedir.

Büyük bir limana sahip olan ilçenin Karadeniz’e 3 tane paralel gelen sıra dağların kıyısı tarafındadır. Güneydoğuda Hasan tepe, doğuda Top tepe, kuzeyde Karadeniz batıda Hisar tepesi, güneyinde taş ocakları bulunmaktadır. İlçenin rakımı 5 metredir. Sıra dağları arasında platolar vardır.

Tarihi

kilimli tarihi

Bu bölgenin tarihi milattan önce 1400’lü yıllara dayanmaktadır. Orta Anadolu’nun her yerinde hakim olan Hititler 1200’lü yıllarda olan Ege Göç Kavimleri adı verilen Orta Avrupa’dan İç Anadolu’ya kadar olan göçlerle birlikte yıkılmış, birçoğu Friglerden oluşan göç toplulukları bu bölgenin ilk yerleşimleridir. Milattan önce yüzyılda başlayan koloni faaliyetleri ile Ereğli,  Amasra ve Hisarönü gibi yerlerde ticaret yapılmaya başlanmıştır. 6. Yüzyılda var olan Lidya Devleti, kuzey yönlü genişleyerek Zonguldak’ta bir üstünlük sağlamıştır. Pers yağmasına kadar 3’e ayrılmış bu bölgeye Bitinya toprağı olmuştur. Milattan önce 74’e değin Zonguldak ve çevresi Makedon Krallığı’na bağlanmıştır. Bundan sonra da Roma Devleti hakimiyetine giren bölge, 1084’te Anadolu Selçuklu ve Büyük Selçuklu arasındaki gerginlik nedeniyle ilk olarak Bizans daha ikinci olarak da Danişmentlilerin eline geçmiştir. Anadolu Selçuklu Devleti toparlandıktan sonra bölgeyi tekrar almıştır. 4. Haçlı Seferi’nden sonra ise bölge Cenevizlilerin eline geçmiş iç kesimlere de Candaroğulları yerleşmiştir. Osmanlı 1 Murat zamanında burayı almak istemiş ama halk buna karşı çıkmış ve Candaoğullarının yanında olmuştur. Buna göre Osmanlı Cenevizlerle anlaşmış Ereğli’yi ve Zonguldak’ ı almış kıyı bölgesini Cenevizlere bırakmıştır. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet’in Amasra’yı almasıyla, bölgede bulunan Hristiyan bezirganlar İstanbul’a göç ederken, bölge artık önemini kaybedince 1654 yılında Kazak korsanlar tarafından işgal edilmiş sonrasında da halkı korumak amacıyla Yeniçeriler bölgeye girmiştir. Bölgenin eski önemini yitirmesi ve devletin yeterince sahip çıkmaması sonucunda eşkıya ve ayanlar tarafından yerli halk göçe zorlanmıştır.

Tarihi ve Turistik Yerleri

Göbü ve Türkali Sahilleri

Göbü sahili 800 metre uzunluğunda 60 metre genişliğindedir. Türkali sahili ise, 1500 metre uzunluğunda 40 metre genişliğine sahiptir. Zonguldak kıyıları deniz turizmi yönünden bakıldığında nitelikli değildir. Türkali ve Göbü sahilleri ise yaz aylarında oldukça fazla ilgi görmektedir. Buraya gelip çadır kurabilir ya da karavan tatili yapabilirsiniz. Sahilde piknik ve mangal yapabilir akşamüzeri odun ateşinde semaver keyfi sürebilirsiniz. Öğle saatlerinde balık avlayıp akşam pişirip yiyebilirsiniz. Burada bulunan otel ve restoranlarda balık meşhur olduğundan oralarda da deneyebilirsiniz. Trekking ve yürüyüş parkurlarında gezerek etrafı keşfedebilir doğa harikası yeşilliklerin arasında dolaşıp denize girebilirsiniz. Doğayla iç içe olan bu doğal güzel yerde ister özel aracınızla ister turlarla gelip güzel bir tatil planı yapabilirsiniz.

Cumayanı Mağarası

cumayanı mağarası gizemli doğa harikası mağara

Yatay yapıya sahip olan mağaranın rakımı 22 metredir. İlçe merkezine bağlı olan Çatalağzı-Körpeoğlu-Cumayanı yolu güzergahında olup Cumayanı mahallesinde yer almaktadır. Mağara 1975 yılında incelenmiştir. Boyu 1085 metre olarak ölçülmüştür. Kızılelma mağarasının suyunu boşalttığı yerden başlayarak birçok ağızla dışarıya doğru açılır. Birçok ağız ile dışarı açılmaktadır. Bir tanesi sulu diğeri kuru olmak üzere iki yol vardır. İlk yol suyun çıktığı yönden 100 metrelik bir galeriden geçmektedir. İkincisi ise, fosil taraftan 75 metre yukarıya yürünür fosil kısmın girişine doğru 7 farklı yarasa çeşidi yaşamaktadır. Salon kısmında yeraltı deresi üzerinde bir köprü görevi görür. Bu noktada, muhteşem traverten yapıları görülmektedir. Yüksekliği 60 metre, uzunluğu 70 metredir. Salonun tabanında kalın kum tabası mevcuttur. Salonun bitiş yeri sifonun olduğu bölgedir. Traverten sola doğru suyun geliş yönüne doğru ilerlendiğinde Kızılelma Mağarası’na doğru sifon açılmaktadır. Bu mekanda ilerleyebilmek için bot gerekli olmaktadır. Yağışlı dönemde veya ani yağmur yağdığında burada su baskını yaşanma olasılığı vardır. Bu sebepten dolayı, burayı ziyaret ederken dikkatli olunması gerekmektedir. Cumayanı Mağarası’nda, traverten, sarkıt, yeraltı deresinde oluşmuş olan göllenmeler ve kumsallar yer almaktadır. Bu durumda haliyle çok güzel görüntülere sebep olmaktadır.

Kızılelma Mağarası

Kızıl Elma Mağarası Türkiye'nin 2.ci büyük mağarası

Bartın'da Gezilecek Yerler Bartın'da Gezilecek Yerler

İlçe merkezine bağlı olan Gelik beldesi Ayiçi mevkiinde bulunmaktadır. Aydın deresi ve Büyük ay deresinin sularının olduğu yerde düden ağzının bulunduğu yerden batmaktadır. Uzunluğu 6250 metre olup Pınargözü mağarasından sonra ülkemizin en uzun ikinci mağarasıdır. Mağaranın yukarısında bulunan fosil ağızdan girildikten 10 metre sonra suya rastlanmaktadır. 400 metre sürünerek ilerledikten sonra 10 metrelik bir sifon bulunmaktadır. Bu sifonla ancak sonbahar aylarında geçilebilmektedir. Galeriden sonra mağara gittikçe büyüyerek çok büyük boyutlar haline gelmektedir. 3200 metresinde ve 80 metre yüksekliğinde olan mağaranın dibinde bulunan gölü aydınlatan bir baca vardır. 3 metre kadar ilerleyen mağara 2 sifonla son bulmaktadır. Batan sudan 2 kilometre ilerledikten sonra Cumayanı Mağarası’na çıkmaktadır. Yeraltı bölgesinin tam uzunluğu 10 kilometre kadardır. Farklı özelliklere sahip olan mağara galeri ve kollardan oluşmaktadır. Bu bölümlerde sarkıt, dikit, sütun, bayrak damlataşları, perde, makarna ve damlataş havuzları bulunmaktadır. Ortasındaki kuyu 85 metredir, havalandırma fonksiyonuna sahiptir.  Mağaranın içerisinde kumlu ve çakıllı plajlar, göl, galeriler ve salonlar bulunmaktadır. Kızılelma ve Cumayanı mağarası yeraltı boşaltım sisteminin bulunduğu bir ağız yapısına sahiptir. Her iki mağara da suyun zemininden 200 metrelik bağlantı ile birleşmektedir.

İnağzı Mağarası

Kilimli-Zonguldak arası 15 kilometre olup İnağzı’nın deniz kıyısında yer almaktadır. 1985 yılında haritalanan İnağzı Mağarası, Arkeoloji Sit alanı denilerek koruma altına alınmıştır. Sebebi, geçmiş tarihlere ait kalıntıların bulunmasından dolayıdır. Rakımı 25 metre olup uzunluğu ise 793 metredir. Mağaraya denize bakan bir fosil ağız bölgesinden girilmektedir. Girişin hemen sonrasında bir insan bedeninin sığabileceği kadarlık bir alandan geçilerek yeraltı deresine inilir. Buradan yol boyunca ilerlendiğinde 400 metre sonunda sifon vardır. Suların çekildiği zamanlarda buraya yürüyerek gidilebilir. Mağaranın içerisinde bulunan oluşumlar fildişine benzemektedir. Şehir içinde olduğundan dolayı mağarada hızlı şekilde bir kirlenme görülmektedir. 

Meşhur Yiyeceği

Buranın en meşhur yiyeceği tüm Karadeniz’de olduğu gibi balık olacaktır. Bölgeye özgü yiyecekler arasında olan otlar, kestane balı ve reçelleri vardır. Denemek ve tatmak için alabilirsiniz.

Editör: TE Bilişim