TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca Kdz. Ereğli sahilinde yapılması istenen Cami ile ilgili yürütmenin durdurulması ve takiben de iptaline karar verilmesi talebiyle Zonguldak İdare Mahkemesi Başkanlığına başvuruda bulundu.

Zonguldak İdare Mahkemesi Başkanlığına sunulan dosyada dava konusuna ilişkin; “1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 102 (j) maddesi ile 3621 sayılı Kıyı Kanununun 7. maddesi uyarınca 10.05.2022 tarihinde onaylanan Zonguldak İli, Ereğli İlçesi sınırları içerisinde ve kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde Mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca 2001 ve 2006 yıllarında onaylanan “Ereğli (Karadeniz) Dolgu Alanı ve Ereğli (Karadeniz) İlave Dolgu Alanı imar planları ile bu planların deniz tarafında Bakanlığımızca hazırlanan "Park ve İbadet Alanı" alanı amaçlı 1/5000 ölçekli Nazım ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı İlave ve Değişikliği işleminin öncelikle yürütmesinin durdurulmasına takiben iptaline karar verilmesi talebidir.”ifadelerine yer verildiği görüldü.             

Dosyada ayrıca; onaylanmış olan imar planı değişikliğinin içerik açısından mevzuaya, üst ölçekli plan kararlarına aykırı olduğu iddia edildi ve şu görüşlere yer verildi:

“Dava konusu planlama alanı Zonguldak-Bartın-Karabük Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda “Yerleşik Konut Alanı” olarak tanımlanmıştır.

Dava Konusu alan Zonguldak ili 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda “Bölgesel Yeşil Alanlar” olarak tanımlanmıştır. Buna göre;

1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Amaçlar kısmında;

“Zonguldak İli 1/25.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı; 2030 yılını hedef alarak, il mekânının, yaşanabilir ve sürdürülebilir, koruma ve kullanma dengesinin sağlandığı bir çevrenin geliştirilmesi temelinde; doğal, kültürel, tarihsel varlıkların korunmasını sahip olunan potansiyelin kullanılmasını sağlayan ekonomik ve sosyal sektörlerinin gelişmesini sağlayacak biçimde alt ölçeklerde hazırlanacak her türde fiziki ve sosyo-ekonomik plan ve projelere esas oluşturacak planlama kararlarını oluşturmaktır.” Denilmektedir.

1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’na ait plan hükümleri incelendiğinde;

“Plan hükümleri

6.4. Bu plan sınırları içinde yapılacak imar planlarında, ulusal mevzuat ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınarak koruma statüsü kazandırılmış alanlar ve ekolojik değeri olan hassas alanların gösterilmesi zorunludur. Bu alanlarda, ilgili mevzuat çerçevesinde belirlenen koruma kararlarına göre işlem yapılacaktır. Bu kapsamda kalan alanlarda, ulusal ve uluslararası mevzuat çerçevesinde belirlenen/belirlenecek olan milli parklar, tabiat parkları, sulak alanlar vb. gibi koruma alanları için onaylanmış/onaylanacak olan her tür ve ölçekteki planlar, bu planda değişikliğe gerek kalmaksızın geçerli olacaktır. Yeni ilan edilecek alanlar ilgili idare tarafından 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına işlenecek/işletilecektir.”

“6.6. İmar planlarının hazırlanması aşamasında, ilgili mevzuat gereği ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınması, plan ölçeğinin gerektirdiği detayda mevzuata uygun joeolojik-jeoteknik etütlerin yapılması zorunludur.”

Yukarıda yer alan hükümler gereğince söz konusu alan üst ölçekli planda yeşil alan olarak tanımlanmış olup, kentlinin dinlenme, gezinti ve eğlenme ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik kurgulanması gerekmektedir. 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nın Amaçlar kısmında doğal varlıkların korunmasını ve sahip olunan potansiyelin kullanılması gerektiği vurgulanmaktadır. Ancak dava konusu plan değişiklikleri ile mesnetsiz bir şekilde denize dolgu yapılarak cami alanı önerilmektedir. İbadet Alanında yapılaşma koşulları E:1.00 olarak belirlenmiş olup, yapı yüksekliği mimari/avan projeye bırakılmıştır. Söz konusu plan değişikliğini zorunlu kılacak gerekçelerin belirtilmemiş olmasıyla birlikte kapsamlı analiz ve planlama çalışmalarının yapılmadığı görülmektedir. Henüz yapılaşmaya konu edilmemiş, açık-yeşil alan sisteminin bir parçası olan kıyı şeridinin doldurularak cami alanı olarak kullanılmasının şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygun olması beklenilemez. bu tür parçacı yaklaşımlarla üst ölçekli plan kararlarının sürekliliğini ve kamu yararı sağlanmak mümkün görünmemektedir.

Üst ölçekli plan hükümlerinde ulusal mevzuat ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış alanların mevzuat çerçevesinde koruma kararlarına göre işlem yapılacağı belirtilmektedir. İşbu dava konusu plan değişikliği mevzuata tamamen aykırı olmakla birlikte uluslararası sözleşmelerle belirlenen koruma esaslarına da aykırıdır. Plan değişiklikleri kapsamında ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınmadığı, mevzuatın belirlediği detay ve özende hazırlanmadığı görülmektedir.

Plan değişikliği yapılan alanın çevresinde yer alan kullanımlara ilişkin herhangi bir analiz veya planda yer alacak kullanımlara ilişkin bir ihtiyaç programı/analizi, yapılmadığı bu nedenle de cami alanı yapılmasına ihtiyaç olmamasına rağmen planların hazırlandığı görülmektedir. Keza sahil şeridi, merkez ve yakın çevresinde çok sayıda İbadet Alanı yer almasına rağmen, denizin doldurularak cami alanı yapılmasının kamu yararını zorunlu kılacak gerekçesi bulunmamaktadır. 300 metre mesafede 3 adet camii alanının bulunduğu, ilçe belediyesi tarafından sahile cami alanının yapılmaması için ilgili bakanlığa 7 farklı alternatif sunmuş olmasına rağmen doğal alanların doldurularak tahrip edilmesi kamu yararı taşımamaktadır.

“KAMU YARARINA, HUKUKA, MEVZUATA, PLANLAMA İLKE VE ESASLARINA AYKIRI”

Dava konusu işlem, bilimsel ve çevresel teknik etüt çalışmaları yapılmadan parçacı olarak ele alınmış olup yasal standartlara uyulmayarak, üst ölçekli plan kararlarına ve aynı zamanda planlama mevzuatına aykırı olarak gerçekleştirildiğinden şehircilik ilkeleri, kamu yararı ve planlama esasları ile bağdaşmayan nitelikler taşımaktadır.

Özet olarak; Kent ve bölge planlama, yerleşme sistemleri ve yerleşmelerin bütününe ilişkin, tutarlı ve akılcı, bilimsel ve sanatsal temellere dayanan, estetik ve kamusal yararları sağlayan, toplumsal, ekonomik ve mekânsal yapı, korunması gerekli doğal varlıklar ve kültürel miras, altyapı, kullanım, ulaşım, ekolojik denge, yapılaşma, açık alanlar, sosyal ve teknik donatı alanlarına ilişkin düzenlerin kurulmasıdır. Kent ve bölge planlama, temel olarak mekânsal boyutlu, uzun erimli, toplumsal yararlara yönelik düzenlemelerden oluşan stratejik bir kamu hizmetidir. Dava konusu işlem, toplumun esenliğini ve kuşaklar ötesi ortak yararları korumak amacıyla üretilen imar plan işlerinin amacıyla çelişmektedir. Kentin yerleşim deseni, arazi kullanım kararı ilişkileri dikkate alınınca parçacı olarak bu şekilde değişiklik yapılması kamu yararına, hukuka, mevzuata, planlama ilke ve esaslarına aykırıdır.”