Yeşil şunları söyledi; “Son dönemde, özellikle TTK Amasra Müessesesi’nde meydana gelen ve 42 madenci kardeşimizin şehit olduğu kazanın ardından maden ocaklarına ve madencilik üzerinden bölgemizin sosyo-kültürel ve ekonomik yapısına yönelik, dar bir bakış açısıyla kamuoyuna yansıtılan yorum, haber ve yazıları dikkatle takip ediyoruz.

Son olarak büyük bir turizm otelcilik grubunun eğitim direktörü olduğu belirtilen Adil Gürkan isimli kişinin kamuoyuna da yansıyan “Maden ocakları kapatılsın, Zonguldak turizmin incisi yapılsın” şeklindeki yazısı da dar bir bakış açısıyla ve tek yönlü olarak kaleme alınmıştır.

Madenciliği ve oluşturduğu sosyo-kültürel ve ekonomik yapıyı bilen-bilmeyen herkesin yaptığı bu tür yorumları doğru bulmadığımızı belirtmek isteriz.

Taşkömürü Havzası’nda bulunan bölge illeri Zonguldak, Bartın ve Karabük; öncelikle maden kentleridir. Bölge 174 yıllık taşkömürü üretim kültürüne sahiptir ve bölgenin varlık sebebi de taşkömürü üretimidir. Bölgenin sosyo-kültürel yapısının yanı sıra ekonomik yapısı da madencilikle şekillenmiştir.

Bölgenin ekonomik yapısının, madenciliğin yanı sıra diğer sektörlerle de çeşitlendirilmesi gerektiğini uzun yıllardır ifade ediyor, bu yönde atılan adımları da destekliyoruz.

Ancak unutulmamalıdır ki madencilik bölgenin 174 yıllık bir gerçeğidir.

Bu süreç içinde ocakların kapatılması ve onun yerine somon çiftlikleri kurulması görüşünü savunanlar dahi olmuştur. Ama bölgenin madencilik gerçeğini değiştirmeye hiçkimsenin gücü yetmemiştir.

Öte yandan Zonguldak; maden müzesi, eğitim ocağı gibi tesisleriyle madencilik kültür ve turizmini de barındıran bir kenttir. Karabük, Safranbolu Evleri’yle, Bartın ise Amasrası, Çakraz’ı ile tatil beldeleriyle de bilinen bir kenttir. Bölge, turizm açısından da önemli bir potansiyele sahiptir. Maden ocaklarının, turizm potansiyelinin değerlendirilmesinin önünde bir engel olmadığı açıktır.

Zonguldak ve bölge illeri, taşkömürü üretimi ve demir-çelik fabrikaları ile ülkemizin sanayi kentleridir.

Taşkömürü, koklaşabilir özelliği ile ülkemiz demir-çelik sektörünün ve yüksek kalorisiyle çay fabrikaları, çimento fabrikaları gibi diğer sanayinin ana girdilerinden biridir. Bu özelliğiyle taşkömürü ülkemiz sanayisi için stratejik bir üründür.

Taşkömürünü üretmek ve ülke sanayisine ve ekonomisine kazandırmak bir keyfiyet değil, ekonomik bir zorunluluktur.

Biz madenciler, her şart altında taşkömürü üretimini sürdürecek ve ülkemiz ekonomisine katkı vermeye devam edeceğiz.

Ekonomik yapının çeşitlendirilmesi yönünde yorumlarda bulunanlar bu gerçekleri göz önüne alarak değerlendirme yapmalıdırlar.”