Bursa Orhangazi’de 4-5 Aralık’ta
4. düzenlenen Çiftlik Zirvesi’ne
ilk kez ortağımla birlikte katılım sağladık.
İki gün boyunca alanında uzman konuşmacılar,
ve et ve süt üreticileri bir araya geldi.
Et ve süt alanında uluslararası tarafları
aynı çatı altında buluşturan bu zirve
oldukça verimli geçti bizim için de.
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığının destekleri,
ana sponsor Ziraat Bankası,
alan sponsoru HEKTAŞ,
TÜSEDAD iş birliği ile düzenlenmişti bu zirve.
Yerli ve yabancı yatırımcıların bulunduğu bu zirveye
çiftlik sahipleri, ilgili ziyaretçiler ve özellikle gençler katılım sağlamışlardı.
Geleneksel ve evrensel yapının anlatıldığı,
gelir-gider, kârlılık ve verimlilik planlarının masaya yatırıldığı
bu birliktelik oldukça nitelikli idi.
Küçük bir katılım payı ile de yemek ve içecek ikramları da mevcuttu.
İki gün zamanın nasıl geçtiğini anlamamış, akşam vakti zor ayrılmıştık,
bilim - akılcılık - eş - dost - teknolojiden.
Birçok sektörde yerli yabancı firmanın katıldığı bu oluşumda
tanıdık isimleri ya panelist,
ya konuşmacı ya da akademik eğitimde görüyorduk.
Sencer Solakoğlu
Müslüm Doğru
İlhan Koçulu
Talat Aydın
Armağan Hayırlı
Ahmet Şerif İzgören
Ali Ekber Yıldırım…
Sadece benim kadrajıma takılan birkaç isim…
Konu başlığının, buzağı bakım ve büyütmeyi konsept alan
bu oluşumda oldukça önemli notlar alarak döndüm.
Hayvan otelciliğine dönüşen modern çiftliklerde;
hayvan refahının sağlanması,
doğru besleme rasyonları ile beslenebilmesi,
kontrolcü hekimlikle sağlıklarının korunması,
süt - buzağı - et pazarının planlanması,
sonucunda da gelir-gider dengeleri tartışıldı durdu.
Süt maliyetleri, kârlılıklar hesaplandı.
Süt Konseyinin üreticiye verdiği rakam masaya yatırıldı
sonuç tam bir fiyasko
tüm üreticiler Don Kişot’tu!
Karamsar geçen bir günün yorgunluğunda
Ahmet Komutan aldı mikrofonu
tam da zamanında;
olmaz denilenleri nasıl oldurduklarını anlattı.
Heyecanlandık.
Günün sonunda ülkeme,
olmazları oldurmaya olan inancım arttı.
Yalnız değildik!
İkinci gün tekrar hesaplamalar, uzmanlar, tartışmalar,
yem - süt, giderler - gelirler,
eksi bakiye,
sinekten yağ çıkarma,
giderlerden kara geçme planları
sonuç Don Kişotlar ordusu
İlhan Ağabeye verilen 15 dak
bütün kara bulutu Boğatepe’ye taşıdı ve dağıttı.
“Sizin bahsettiğiniz bu giderlerin hiçbiri bizim yaptığımız
giderler tablomuzda yok,
bizdeki ek gelirleri de sizin gelirlerinizde bulamadım.
Dolayısıyla 2800 rakımda bizim yaptığımız modernize edilmiş
geleneksel tarım ve hayvancılıkta
biz eksi bakiye değil aksine oldukça kârlıyız.
Bence yaptığınız işi tekrar gözden geçirin.” diyordu;
köyüne yeniden hayat veren,
üniversite mezunu,
dünya çapında tanınan,
Boğatepe Çevre ve Yaşam Derneği
ve Slow Food Kars topluluğu kurucusu,
Türkiye’de gravyer üretimine can veren,
Boğatepe’li kadınlara Fransızca öğrettiren,
67 yaşındaki üstat.
İşte ülkemin böyle Hasan amcalara,
askerî disiplinden geçmiş komutanlara,
kazanamazsınız denilen savaşları kazanan
olmazı olduran vatanseverlere ihtiyacı var.
Hemen oturdum kısa, orta, uzun vade planlar yaptım.
10 yıl olmuştu hayvancılık serüvenim.
Çıraklık & kalfalık dönemi bitmişti artık.
Ustalık dönemimi başlatıyordum.
Çiftliğimizin CEO’suydum yeni dönemde
ve bir CEO gibi iş planları, hedefler, sonuçlar ve raporlarla çalışmaya,
ekibimi iyi kurmaya ve yönetmeye,
rutin, ritüelleri ve formüllerimi tekrar gözden geçirmeye başladım.
Yıllar önce aldığım ticari eğitimde,
markalaşma hocam;
“Çiftçiali’nin hikayesi nedir?”
sorusuna verdiğim cevaptan
marka sloganımı;
“PERMAKÜLTÜR’ÜN GRUSU”
olarak oluşturmuştu.
Ustalık dönemimde
bu sloganın proseslerinde
daha hassas ve daha bütüncül planlar yapıldı.
Bu yıl ailemin her yemekte sorduğu;
“Anne bu masadaki yemeklerde neleri biz üretmiyoruz?” sorusunun
birçok masada sorulacağı,
üretimin değer bulacağı,
“temiz gıdaya” değer verileceği,
geleneksel ve modern üretimin doğru harmanlanacağı,
canım Türkiyem’de;
İlhan Ağabeyin deyişiyle;
“Gıdanız şifanız olsun.”