Diyor ki bir yazarımız;
“Putin bu tavrını sürdürürse, ki öyle görünüyor, işler çok karışacak demektir.
Trump acayip seviniyordur.
Umarım 24 Kasım 2015’te düşürülen Rus uçağından sonra yaşanan kriz benzeri bir durumla karşı karşıya kalmayız.
‘Bu hesap Bağdat’tan döner’ diyeceğim ama Bağdat zaten darmadağın.
‘Dimyat’taki pirinç misali’ diyeceğim orası da Sisi’nin ülkesi.
Bir zamanlar ‘İşte Halep işte arşın’ diyenlerin hali ortada.
‘Ne Şam’ın şekeri ne Arab’ın yüzü’ desek yanlış anlaşılır.
Sonuçta SMO militanları da Arap.
Nusra’nın içinde çok sayıda yabancı var ama onlar da ‘din kardeşimiz’.
Neyse bu iş çok karışık ve düzelme şansı yok gibi.
Güvendiğimiz NATO ‘Beni bu işlere karıştırmayın’ diyor.
İşimiz kala kala Macron’a kaldı.
O da arada bir ‘gıcıklık’ yapıyor ama olsun.
Önemli olan İdlib’de arkamızda dursun.
Adam Fırat’ın doğusunda Trump’la birlikte PYD/YPG’nin yanında ama Paris’te aşk başkadır”
*
Şimdi hep birlikte arkamıza bakıp;
“Bizi buraya kim itti? “ diye soruyoruz.
Sormak çözüm mü?
Değil.
Asıl sorumuz şu;
“Buradan nasıl çıkacağız?”
Sorun niye başladı?
Sorun kimin için başladı?
Sorunun kurbanları kimler oldu?
Kimler bizi kavgaya tutuşturdu?
Ne kazandık?
Ne kaybettik?
Esat giderse ne olacak, gitmezse ne olacak?
*
Allah sonumuzu hayır etsin.
Ülkemizi ve ordumuzu korusun.
Gencecik kardeşlerimizin tertemiz alınlarından, analarının babalarının ellerinden öpüyorum!
Böyle dönemlerde provakasyonlara gelmeyelim.
Gerçekleri konuşalım ama ülkemize daha fazla sahip çıkalım.
İşkembeden atma başkan!
MHP Merkez İlçe Başkanı Süleyman Erbay;
“Ordumuz gerekirse Şam’a girsin” demiş.
Bekara eşini boşamak kolay geliyor galiba.
Sayın Erbay sen önce git bir şehit ailesi ile bir günü geçir sonra TSK’ya gönüllü olarak katıl.
İstersen Türkmen cephesine hemen gidebilirsin.
İşkembeden atmakla olmuyor bu işler.
Tuzun kuru.
Magazin yapıyorsun!
Aklımız almıyor!
Bizim aklımız Gazipaşa Caddesi’nde üç konuyu anlatmaya zor yetiyor.
O yüzden ülkenin yaşadığı, bizlere yaşatılan tüm olayları yorumlayabilecek akıl nizam ne gezer bizde.
Ama İdlib’de yaşananlardan sonra olduğu gibi bunca geri zekalı gazeteci, yorumcu, akademisyen, provakatör ile aynı ülkede yaşamaktan hicap duyacak kadar da kafamızın çalıştığını zannediyorum.
Yüce yaradan diyor ki hiçbir olaya ve kimseye körü körüne inanma.
Sor.
Sorgula.
Düşün.
*
Hep derim ülke olmanın zorunlulukları vardır.
Bazı sorunlar kaçınılmaz olur.
Kim iktidar olursa olsun o sorunun muhatabı olmak zorundadır.
Canımız yanar.
Gözlerimiz ağlar.
Yenilseniz de ezilmezsiniz.
Cephede kaybetseniz de aslında kazanırsınız.
*
Önemli olan ülkedir.
Ülkede ne olursa olsun, bizler üç koyunu güdemeyen insanlar anlamayız bu işlerden!
Kim niye kazandı, kim niye kaybetti bilmeyiz.