Jeoloji Yüksek Mühendisi Ali Baltaş, “Dünya Genelinde Madenci Koroları ve İşlevleri” hakkında yazı kaleme aldı. Baltaş; “Zonguldaklı madencilerin ülkemizde katkısı sadece deprem anında kurtarma çalışmalarındaki fonksiyonlarıyla açıklanamaz. Bugünkü haliyle bile ilimizde kurulmuş olan madencilik korosunun varlığı hiç olmamasından daha iyidir” dedi.
İŞTE O YAZI:
“DÜNYA GENELİNDE MADENCİ KOROLARI VE İŞLEVLERİ
Yerel basında çıkan "Madenci Korosu 1 Mayıs'ta neden konser vermiyor?" haberinden esinlenerek, dünya genelinde kurulmuş olan madenci korolarını ve işlevlerini irdeleyen bu yazıyı yazma gereğini duydum.
Belirli bir kültürü yaşatmak için oluşturulan müzik toplulukları, genellikle o kültüre özgü müzikal gelenekleri koruma, geliştirme ve geniş kitlelere tanıtma amacıyla kurulurlar. Bu topluluklar; çeşitli türlerdeki müzikleri icra eden guruplar olabildiği gibi, örneğin askerlere moral vermek amacıyla kurulan bandolar (tarihsel geleneğimiz olan mehter, kızıl ordu korosu vb.), ülkemizde kurulmuş olan Antakya Medeniyetler Korosu gibi farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşama iradelerini müzikleriyle anlatan guruplar vb. olabilmektedir.
Buradan hareketle madencilik kültürünü yaşatan müzik toplulukları da maden işçilerinin yaşamlarını, mücadelelerini ve toplumsal dayanışmalarını müzik aracılığıyla aktarmayı amaç edinmeli ve madenciliğin yapıldığı bölgelerindeki tarihi, sosyal ve ekonomik koşulların oluşturduğu kültürel yapıyı yansıtan şarkılar söyleyerek yaşatmalıdırlar.
Dünya genelinde kurulan madencilik korolarına bazı örnekler vermek gerekirse;
1. İngiltere – Madenci Bandoları (Brass Bands):
• İngiltere’de, özellikle Yorkshire, Galler ve Kuzey İngiltere’deki madencilik bölgelerinde, madenci bandoları (brass bands) köklü bir gelenektir. Bu bandolar, maden işçilerinin sosyal ve kültürel hayatının bir parçasıdır.
• Grimethorpe Colliery Band: İngiltere’nin en ünlü madenci bandolarından biridir. 1917’de Yorkshire’daki bir maden köyünde kurulmuştur. Madenlerin kapanma tehdidiyle karşı karşıya olduğu 1980’lerde, bu bando, madenci kültürünü ve dayanışmayı müzikle yaşatmıştır. Madencilik kültürünün müzikle nasıl korunduğunu gösteren Brassed Off filmi (1996), bu bandonun hikâyesini konu edinmiştir.
2. Amerika Birleşik Devletleri – Appalachian Müzik Toplulukları:
• ABD’nin Appalachian bölgesinde, kömür madenciliği kültürü, halk müziği ve bluegrass türüyle yaşatılır. Madencilerin yaşamını anlatan şarkılar, banjo, keman ve gitar gibi enstrümanlarla icra edilir.
• Woody Guthrie ve Pete Seeger: Bu folk sanatçıları, madencilerin mücadelelerini ve çalışma koşullarını anlatan şarkılar yazmıştır. Örneğin, Guthrie’nin “Which Side Are You On?” şarkısı, madenci grevlerinden esinlenmiştir.
• The Carter Family: Appalachian müzik geleneğini sürdüren bu grup, madencilik topluluklarının hikâyelerini şarkılarına taşımıştır.
3. Avustralya – Madenci Koroları:
• Avustralya’nın madencilik bölgelerinde, özellikle Yeni Güney Galler ve Queensland’de, madenci koroları bulunur. Bu korolar, maden işçilerinin tarihini ve mücadelelerini anlatan halk şarkıları söyler.
• The Bushwackers: Avustralya’nın geleneksel halk müziği gruplarından biri olan The Bushwackers, madencilik kültüründen esinlenen şarkılarla tanınır. Altın madenciliği döneminden hikâyeler anlatan eserleri, Avustralya’nın maden kültürünü yansıtır.
4. Güney Afrika – Madenci Şarkıları ve Korolar:
• Güney Afrika’da, altın ve elmas madenciliği kültürü, yerel müzik toplulukları aracılığıyla yaşatılır. Zulu ve Xhosa halklarının oluşturduğu korolar, maden işçilerinin dayanışmasını ve zorlu yaşam koşullarını anlatan şarkılar söyler.
• Isicathamiya Koroları: Ladysmith Black Mambazo gibi gruplar, maden işçilerinin oluşturduğu koroların geleneğinden gelir. Bu korolar, maden yatakhanelerinde işçilerin moralini yükseltmek için şarkılar söylerdi.
Sonuç olarak dünya genelinde kurulan madenci korolarının ortak özellikleri ile amaçları; dayanışma ve mücadele ruhunu diri tutmanın yanı sıra toplumsal bellek de oluşturmaktır. Bu bandolar, madenci grevlerinde ve toplumsal etkinliklerde çalarak işçilerin sesini duyurmuşlardır.
Buradan hareketle bugünkü haliyle bile ilimizde kurulmuş olan madencilik korosunun varlığı hiç olmamasından daha iyidir. En azından il dışında verdiği konserlerle depremlerde madencilerin mesleklerini uygularken edindikleri tahkimat yapma deneyimleriyle girilmez denilen yıkıntıların altına girdiklerini tekrar Türkiye’ye hatırlatmaktadır. Ancak Zonguldaklı madencilerin ülkemizde katkısı sadece deprem anında kurtarma çalışmalarındaki fonksiyonlarıyla açıklanamaz. Dünyada kömürün birinci enerji kaynağı olduğu dönemlerde ülkemizde günümüzden yaklaşık 170-180 yıl önce bu şehrin insanları ailelerinden ayrı düşerek, zorunlu mükellefiyete tabi tutularak, sakat kalarak, can vererek yerli ve milli kaynağı üreterek bu ülkeye katkı sunmuşlardır. Dolayısıyla ilimizde kurulmuş olan madenciler korosu da bu yaşanmışlıklara sahip çıkmalı, ünlü şarkıcıların popüler şarkılarını değil de (çünkü bu şarkıları söyleyen ilimizde çok sayıda amatör koro zaten var) da dünyadaki diğer örneklerinde olduğu gibi madencilik kültürünü yaşatmayı amaç edinen bakış açısıyla müziklerini seçmeli ve icra etmelidir. Madencilik kültürünün ve ilimizin daha iyi tanıtılması adına gerekirse Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesinde bulunan Devlet Konservatuarından da yardım alınmalıdır.”