“Endüstri Bölgeleri Kanununun getirdiği avantajları unutarak yerel yönetimlerin yatırımcılardan sağlayacağı/istifade edeceği kaynakları gündeme getirmek ilimize zarar verir”
Endüstri Bölgeleri ulusal ve uluslararası yatırımcıların küresel rekabeti sağlayabileceği üretim tesislerinin oluşmasını sağlamak, istihdam başta olmak üzere üretimi artırarak ülke ekonomisine katkı sağlamak amacıyla oluşturulan, genellikle planlanmış üretimlerin yatırımını teşvik eden sanayi alanlarıdır.
1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanununun Bina Vergisi ile ilgili 4. Maddesi (m) fıkrasına göre “Cumhurbaşkanınca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ait binalar (Vakıf senedindeki cihete tahsis edilmek şartı ile) ile organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, endüstri bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri ve sanayi sitelerinde yer alan binalar Bina Vergisinden daimi olarak muaftır.”
Arazi Vergisi’nden ise aynı kanunun 15/d fıkrasına göre “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca, organize sanayi bölgeleri için iktisap olunduğu veya bu bölgelere tahsis edildiği kabul edilen arazi (Sanayici lehine tapudaki tescilin yapılacağı tarihe kadar), Cumhurbaşkanınca serbest bölge ilan edilen arazi (Kullanıcı lehine tapuda tescilin yapılacağı tarihe kadar) geçici olarak muaftır.”
4737 Sayılı Endüstri Bölgeleri Kanunu yatırımcılara birçok avantajlar sağlamaktadır. Bu bölgelerde yatırım yapan kuruluşların uluslararası ölçekte rekabet gücünü artırmak esas hedef olmakla beraber gerek yerel ölçekte gerekse ulusal ölçekte birçok vergi ve teşvik avantajı sağlanarak firmaların yatırıma yönelmesi amaçlanmaktadır.
4737 sayılı kanunun yerel yönetimleri ilgilendiren, bazı yetkilerini kısıtlayan hükümleri mevcuttur. Örneğin Kanunun 3. Maddesi A fıkrası son bendine göre “Atık su arıtma tesisi işleten endüstri bölgelerinden, belediyelerce atık su bedeli alınmaz.” Yine 4. Maddesi A fıkrası “Endüstri bölgeleri sınırları içerisinde yapılacak ve hazırlama usul ve esasları Bakanlık tarafından belirlenecek 1/5000 ölçekli nazım imar plânı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar plânı ve parselasyon plânları ve değişiklikleri ile altyapı ile ilgili etüt, harita, plân ve projeler Bakanlık tarafından onaylanır. Onaylı imar ve parselasyon plânları Bakanlık internet sitesinde bir hafta süre ile ilan edilir, itiraz olmaması halinde ilan süresinin sonunda yürürlüğe girer. İmar plânları hazırlanırken mülkiyet sınırları içinde Sağlık Bakanlığı ile Bakanlık arasında yapılacak protokol çerçevesinde belirlenen sağlık koruma bandı bırakılır.” şeklinde düzenlenmiş ve belediye meclislerine ait olan plan yetkisi ilgili bakanlık nezdine bırakılmıştır.
Endüstri Bölgelerine yapılacak yatırımlar büyük ölçekli olup, yapılacak yatırımın asgari tutarları kanunda belirtilmiştir. Bu bölgelerde faaliyete geçen firmaların en başta ruhsat harçları olmak üzere Gelir Vergisi Kanunu (ücretli çalışanlara vergi muafiyeti), Sosyal Güvenlik Kanunu (ücretlilerin prim indirimi), Kurumlar Vergisi Kanunu, Katma Değer Vergisi Kanunu gibi üretilen mal veya hizmetlerin maliyetinde önemli tutarları iştigal eden konularda indirim, muafiyet ve istisna tanımaktadır.
Endüstri Bölgeleri ile ilgili verilmesi gereken vergi, harç veya çeşitli ücret gelirlerinin ilgili bölgenin yerel yönetiminden alınarak merkez belediyesine verilmesi gibi kanunlarımızda bir düzenleme mevcut değildir. Endüstri Bölgeleri Kanununun getirdiği avantajları unutarak yerel yönetimlerin yatırımcılardan sağlayacağı/istifade edeceği kaynakları gündeme getirmek ilimize zarar verir. Bu tarz düşünceler ilimize yeterince zarar vermiştir. Bu sebeple gerek Filyos Serbest Bölgesi ve Endüstri Bölgesi gerekse Erdemir örneğindeki gibi bölgemizdeki yatırımların önünü açacak çalışmalara destek olmak gerekir. “Benim olsun küçük olsun” zihniyeti ülkemizin en önemli olan bu sanayi kentini gün geçtikçe yaşanmaz hale getirmiştir.