II. Dünya Savaşı’nın hemen ardından başlayan Soğuk Savaş yılları, komünizm tehdidi gerekçesiyle Türkiye’nin yönünü tamamen Batı’ya çevirmesine neden oldu. Bu dönüşümde Zonguldak, hem stratejik konumu hem de madenleri nedeniyle merkezdeydi.
Marshall Yardımı ve Komünizm Gölgesi
ABD'nin Marshall Planı kapsamında yaptığı yardımlar, özellikle Zonguldak gibi sanayi şehirlerine yoğunlaştı. Ancak bu yardımlar bazı şartları da beraberinde getirdi: Çok partili sisteme geçilmesi, Köy Enstitülerinin kapatılması ve maden kentlerinde komünist faaliyetlere karşı önlem alınması. Zonguldak, bu süreçte hem yatırımlarla hem de baskılarla yüzleşti.
EKİ tarafından basılan "Delikli Paralar", kömür havzasında kullanıma sunulurken; silahlı "Kömür Alayları" güvenliği sağladı. Elektrik, su ve yol altyapıları EKİ tarafından döşendi. Lojmanlar, okullar, sinema salonları ve hatta camiler devlet eliyle yapıldı. Tüm bu gelişmeler, Zonguldak'ı bir şantiye kentine dönüştürdü.
Demokrat Parti Dönemi ve Yükseliş
1946 seçimlerinde Zonguldak, CHP’ye tam destek verirken, 1950 seçimlerinde dengeler değişti. Adnan Menderes’in liderliğindeki Demokrat Parti (DP), Zonguldak’ta 11 milletvekilinden 10’unu kazanarak büyük bir zafer elde etti. ABD yardımlarının fiili kullanımı DP dönemine denk geldi. Lojmanlardan camilere, limanlardan santrallere kadar çok sayıda yatırım bu dönemde tamamlandı. Kozlu, Çaycuma, Filyos ve Kilimli’de büyük altyapı hamleleri hayata geçti.
1957 yılında Zonguldak’ı ziyaret eden Adnan Menderes, büyük bir coşkuyla karşılandı. Aynı yıl yapılan seçimlerde de Zonguldak, DP’ye bir kez daha tam destek verdi.
Kriz ve Çöküş
Ancak bu yükseliş uzun sürmedi. Kontrolsüz harcamalar, lüks yatırımlar ve ekonomik politikalar Türkiye’yi 1958’de derin bir krize sürükledi. Dolar bir gecede 2 liradan 9 liraya çıktı. Türkiye, ilk kez IMF’ye başvurdu ve borçlarını ödeyemeyeceğini ilan ederek moratoryum ilan etti. Bu süreçte ABD, yardımları durdurdu. Kıbrıs sorunu alevlendi. 1959’da Londra Anlaşması için yola çıkan Menderes’in uçağı düştü. Hayatta kalanlar arasında Zonguldaklı Refik Fenmen’in oğlu da vardı. Olay, darbe öncesi dönemin karanlık simgelerinden biri olarak hafızalara kazındı.
Darbe ve Zonguldak’ın Tepkisi
27 Mayıs 1960 sabahı ordu yönetime el koydu. DP milletvekilleri tutuklandı. Zonguldak Milletvekili Mehmet Nusret Kirişçioğlu da bu isimler arasındaydı. Valilik görevine Mehmet Sait Köksal atandı.
Yeni anayasa süreci başladı. 9 Temmuz 1961'de yapılan referandumda Türkiye genelinde kabul edilen anayasa, Zonguldak’ta reddedildi. Bu durum, halkın Menderes’e yönelik idam kararına tepkisi olarak yorumlandı.
Bir Başbakanın İdamı Açık Kalan Bir Sayfa
Adnan Menderes, 17 Eylül 1961’de idam edildi. Ondan bir gün önce, iki bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan da aynı akıbete uğramıştı. Bu karar, sadece Türkiye tarihinde değil, Zonguldak’ın toplumsal hafızasında da derin bir iz bıraktı.
Ardından yapılan seçimlerde, "Demokrat Parti'nin devamıyım" diyen Süleyman Demirel'in liderliğindeki Adalet Partisi Zonguldak’tan 5 milletvekili çıkarırken, CHP 3, Türkeş’in de yer aldığı Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 1 vekil kazandı.
Yatırımların Temeli CHP’den, Açılışı Menderes’e Nasip Oldu
Zonguldak’taki pek çok yatırımın temeli aslında CHP döneminde atıldı. Ancak tamamlanması ve açılışı Menderes hükümetine nasip oldu. Bu yüzden Fevkani Köprüsü’nün ismi bile siyasi kamplaşmanın sembolü haline geldi: CHP’lilere göre "İnönü Köprüsü", DP’lilere göre ise "Menderes Köprüsü".
Bir Şehrin Hafızasında 64 Yılın İzleri
Bugün üzerinden 64 yıl geçmiş olmasına rağmen, 27 Mayıs Darbesi ve onun gölgesinde yaşanan olaylar halen tartışılmakta. Zonguldak, bu dönemin hem tanığı hem de mağduru olan şehirlerden biri olarak Türkiye tarihindeki yerini koruyor. Ve belki de en çok Zonguldak halkı, bir başbakanın idamını hâlâ kalbinde bir yara olarak taşıyor.