Son dönemlerin popüler söylemiyle başlamış oldum sözlerime, umarım tevazu duruşumuzdan ödün vermemişizdir. 

Gerçi tevazuyla falan ilgilenen de yok memlekette de neyse. Bu sefer “Kafadan saçmalamaya başladı bu “ diyenlerimiz olabilir, sırtımda taze hançerler var da fazla kan kaybından olabilir, ha ha ha.

Neyse, uzun zamandır yazamadım malum seçim süreci vardı ve kendim de bir aday olduğum için etiklik açısından bir süre buralarda olamamıştım. Sanki çok da milletin umrundaydı da ama olur mu “Dünyayı biz güzelleştireceğiz ya, hep ince düşüneceğiz.“

Velhasılıkelam başlığımızda olduğu gibi geri geldim, yeni falan değil; özlemişim satırlarımı.

Bugün yazmaya başladım ya kaç gündür ateş eden sıcak hava bile bozuldu fırtına uyarıları ve tekrardan montumuzu giydik. Bende mi gudubetlik var yoksa tabiat/toplum mu sevmiyor beni bilemedim. 

Bu arada sevgili abim “Sevilsen seçilirdin, kendi belden bile arkanda durmadı…” dediğini duymadım sanma da diyecek söz bulamadım, herkese karşı sessiz kaldığım gibi, susakaldım. 

Bu arada nefesimi - sesimi kesenlere de selam olsun, yalan yok bu sefer inanmıştım ama şaşırmadım yine de.

Sevgili okuyucu benim kafa yanma moduna girdi, “ Keşke bir süre daha yazmasaydın “ diyeniniz olabilir, saygı duyarım. 

Aranızda hekim ya da sağlık personeli var mı? Hançerler var dedim ya ağrı yaptı biraz, bir el atar mısınız rica etsem. En olmadı alternatif tıp - bazı öneriler, ha ha ha.

Kusura bakmayın ara ara böyle artçı sancılarım olabiliyor, ben yaralarımla yaşamaya alışkınım da yeni hançerler biraz değişmiş yeni model güncellenmiş. Bu koca bedende bile tesiri yüksek gerisini siz düşünün artık.

Memlekette toplumsal refleks gösterilmiş olsa da seçimde ben kendi refleksimi şimdilik gösteremedim. Memlekettekine saygı duyuyorum bazı coğrafyalar hariç de oralara girmeyeyim. Malum hançerler, ağrılar ve fazla kan kaybı.

Kan kaybından bahsettim de umut kaybından bahsetmemişim gibi görünebilirim. Bu konu ile ilgili 2. romanım Çirkin Yazar Güzel Sever’den bir bölümle yazıma son vereceğim. 

Kusuruma bakmayın tekrar değişik bir yazı oldu ivedilikle orijinal değişikliğime döneceğim ya da neyse bilemiyorum tam - en azından şimdilik. Sürpriz diyelim, ha ha ha.

“ İçimiz kan ağlasa da toplumun gülen suratları ilan edilmiştik biz ya da kendi kendimizi “Umut Mamulleri” üretimine vermiştik. Unlu mamuller memleketimizde ne kadar çok tutsa da bizim umut mamullerimiz pek tutmuyordu; biz “Umut” diye ürettikçe onlar “Unut” diye tüketiyordu. “