“Spor Turizmi ve Zonguldak” başlıklı yazımda, spor turizmi geleceği ve farklılığına değinirken, Zonguldak’ta da neler yapılabileceğini yazmıştım. Yapmak istediğim, sporun nasıl bir güce sahip olduğunu göstermekti. Sizlerle bir örnek paylaşmak istiyorum.

Spor sadece zafer ya da başarı kazanmak için yapılmaz. İnsanlar arası bağlayıcı özelliği ile büyüyen bir güçtür. Farklı bir atmosferi, dokusu ve kendine ait bir kültürü vardır. Sporun hangi branşıyla uğraşırsanız uğraşın, her biri farklı bir kültürü temsil eder.

Size gönüllülük esaslı bir takımdan bahsetmek istiyorum. Kuruluşundan bugüne kadar bir şekilde takip ettiğim, uzaktan da olsa etrafında bulunduğum, çok sevdiğim insanları tanıdığım, tanımaya devam ettiğim bir ekibin, büyüyen, güçlenen bir takımın başarısından bahsederken, sporun nasıl bir iyileştirici ve tanıtıcı gücü olduğunu göreceksiniz.

2015 yılında 20 kişiyle sosyal sorumluluk projesi olarak başlayan Karşıyaka One Team:

Kurucusu Tümer Gülümserler’in kaptanlığında 2015 yılında sosyal sorumluluk ve farkındalık için kurulan 20 kişilik bir takım, bugün 3 bin kişiye ulaştılar. Herkes tamamen gönüllülük esasına göre hem sosyal sorumluluk için çalışıyor hem de spor yapıyor. Koşmayanlar için koşmaya başlayan yirmi kişi bugün binlerin koştuğu ve spor yaptığı bir topluluğun kurucusu oldu, STK’lar için sponsorluk buldular, bağış topladılar, insanlar için ücretsiz spor etkinlikleri düzenlemeye devam ediyorlar.

Kaptan Tümer Gülümserlerle Karşıyaka One Team’i konuştuk.

•Karşıyaka One Team’i ne zaman kurdunuz. One Team’ den bize bahseder misiniz?

“2015 yılında Pınar Karşıyaka Basketbol Takımında çalıştığım dönemde sedanter birey (Hareketsiz, masa başı, kapalı mekanlarda çalışanlar) ve dezavantajlı bireylere hareket farkındalığı oluşturma amacıyla kurulmuş bir sosyal sorumluluk projesi olarak doğdu. 11 Kasım 2015’de 10’u itici güç 10’u tekerlekli sandalyeli bedensel engelli 20 sporcu ile başladık. Açıkçası ilk kurduğumuz da hedefimiz o dönem ‘Koşamayanlar İçin Koş’ sloganı ile İzmir’de ilk defa gerçekleşecek ‘WingsFor Life World Run’ olmuştu. 20 kişiyle çıktığımız yolun 8 ay sonunda 270 kişi ile güçlenmişti.Artık geri dönüşü olamazdı. Bu projeyi bitirmeyecektik.”

•Günümüzde büyük markalar topluluklara ve insanlara daha çok ulaşmak için sosyal oluşumları destekliyor. Sizin de uluslararası anlamda markalarla sponsorluklarınız var. Nasıl oluyor, sponsorlarınız kimlerdir?  Takım olarak neler yapıyorsunuz?

“Asics, RedBull, Nissan ve Ultimate Ears gibi global markalarla doğrudan en az bir senedir çalışıyoruz. Bu çok değerli, bize verdikleri değer ışığında onlara sürekli sosyal projeler ve marjinal fikirlerle birlikte hareket ediyoruz. Tabi fikirlerimizin değer görmesi de bizi ekstra mutlu ediyor. Dünyada spor pazarlaması artık daha çok izlenilebilir değil, uygulanabilir spor branşları üzerine ilerliyor. Bizimde tam olarak hem insanlara hem de markalara sunduğumuz şey bu.

Haftada 3 ayrı gün antrenman yapıyoruz. Bugüne kadar 3 binin üzerinde insan Karşıyaka One Team ile hareket etmiş, gönüllü olmuş. Öncelikle bu kadar kısa sürede bu kadar çok insana ulaşmaktan çok, bu kadar insanı doğru yönlendirmek daha önemli diye düşünüyorum. Son 3 yılda Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ne ‘Kapak Olsun Kampanyası’ için topladığımız 20 ton üzerinden kapak var. Bu kapaklar sayesinde bugüne kadar 10’dan fazla ihtiyaç sahibine akülü tekerlekli sandalye teslim ettik. 3 yıldır koşarak bağış topladığımız bir sistem var. Buradan da 23 ayrı STK için 150.000₺ ‘yi geçen bağış topladık. Bitlis, Van, Antalya Korkuteli’nde ve İzmir Karşıyaka da dezavantajlı bir okulda olmak üzere 4 tane kütüphane kurduk. Bu okullar için hem kitap hem kırtasiye malzemesi hem de çocuklar için kıyafetler topladık.

Sokak hayvanları için 30 çuval mama bağışı topladık ve barınaklara hediye ettik.

50’ye yakın tekerlekli sandalyeli bedensel engelli insanın hayatına sporu kazandırdık”.

•Türkiye de düzenlenen bütün koşu yarışlarına katılıyorsunuz. Hatta takım olarak özel koşu yarışları organizasyonları yapıyorsunuz. Takımınızın adı her geçen gün daha büyük kitlelere ulaşmaya devam ediyor. Bunun Karşıyaka’da sizde ve takım üzerinde nasıl etkisi oldu.

“Son 2 yıldır Türkiye’deki yol koşusu yarışlarının %80’ine gittik. Kendimiz de bir sevgililer günü konseptli yarış düzenledik. Birçok yarışın organizasyonunun içerisinde de yer alıyoruz. Amaç burada Türkiye’deki koşu yarışı organizasyonlarının gelişmesi, daha çok insana ulaşması. Bunun içinden önümüzdeki dönemde de elimizden geleni yapacağız. Elbette bu noktada bu kadar çok yere gidiyor olmak bilinirliği de arttırdığı için bize katkısı çok büyük. Her gittiğimiz şehirde kendimizi tanıtıyoruz. Bu artık farklı şehirlerde de koşucularımız hatta fanlarımız olmasını da sağlıyor.

Karşıyaka One Team; Karşıyaka halkına ücretsiz spor hizmeti sunan bir platform. Bugüne kadar ulaştığımız rakamlara bakılırsa da katkımızın çok fazla olduğunu düşünüyorum. Bizimle birlikte koşmayı öğrenen yüzlerce insan var. Bugün başarıdan başarıya koşuyorlar artık. Bunlar bizim için gurur verici geri dönüşler. Ayrıca turizm anlamında da biz Karşıyakalılar nasıl başka şehirlere gidiyorsak, başka şehirlerden de yarış dönemlerinde yüzlerce insan İzmir’e, Karşıyaka’ya geliyor. Karşıyaka’yı Türkiye’nin, dünyanın gittiğimiz tüm yarışlarında gururla tanıtıyoruz”.

•One Team kaptanı olarak kendi bölgelerinde takım kurmak isteyen insanlara ya da takımlara neler tavsiye edersiniz. Karşıyaka büyük bir yer ve nüfus popülasyonu oldukça yüksek bir bölge. Ancak daha küçük nüfus oranı düşük bölgelerde sizin gibi olmak isteyen, sponsorluk beklentisi olan kendi bulundukları bölgenin gelişimini ve reklamını yapmak isteyen insanlara neler tavsiye edersiniz.

“Öncelikle bir takım kurmaktan korkmasınlar. Yalnız sabır ve emek istiyor. İletişim gücünüzün güçlü olması gerekli. Mutlaka ekibinize bir antrenör, fizyoterapist, beslenme uzmanı, grafik tasarım, sosyal medya ve video alanlarında uzman kişilerden gönüllü destek almak gerekli. Bugün Karşıyaka One Team olarak belki bir tek beni görüyor olsanız da arkamda tam 12 kişilik hepsi birbirinden değerli bir ekip var.

Açıkçası sponsorlukla ilgili markaların yaklaşımı artık çok fazla insana ulaşmaktan ziyade doğrudan hedef kitleye ulaşmak. Yani bir markanın hedef kitlesi eğer o küçük bölgedeki kitle ise burada 10 kişi bile olsa marka sponsor olabilir. Bu maddi ya da ayni olabilir ama olmaz diye bir şey yok. Siz sadece yaratacağınız ürünün marka değerini arttırmaya bakın.”

•Spor turizmi ile ilgili düşünceleriniz nelerdir. İnsanların yaşadıkları bölgede bulundukları coğrafyaya ne gibi katkı sağlayabilir?

“Bu bizim yıllardır çok desteklediğimiz bir olay. Spor turizm için çok emek veriyoruz. Önümüzdeki dönemde hayata geçireceğimiz harika fikirlerimiz var. Bizim gibi spor turizmi içinde yıl boyunca büyük emek veren kulüpler ve topluluklar mevcut. Onlarında çeşitli projeleri mevcut. 2021 yılı itibariyle harika işler duyuracağız”.

•Sizce Zonguldak bu işin içine girmek istese tecrübelerinize ve gittiğiniz yarışlarda gördüklerinize istinaden bakarsak Zonguldak’a neler tavsiye edersiniz?

“Zonguldak’a hiç gelmedim ama gelmek istediğim şehirlerin başında geliyor. Açıkçası geç kalınmış değil. Koşan sporcuların bu girişimlere başlaması gerek. Tabi bizim avantajımız biraz daha beyaz yakalı çalışan yoğunluğu. Zonguldak’ta bu seviye ne noktada bilmiyorum ama koşu olmasa bile insanları harekete geçirmek adına hareket antrenmanları bile hızla ilgi duyulacak hale gelecektir. Gittiğimiz yarışlarda da nasıl Samsun’dan, Adana’dan, Bursa’dan, Uşak’tan, Denizli’den sporcular ve koşu takımları görüyorsak Zonguldak’tan da en yakın zamanda görmek ve sonuna kadar desteklemek hatta kardeş takım ilan etmek isteriz”.

Neden olmasın? Zonguldak’taki genç sporcular, beyaz yakalılar, öğrenciler, sizlerde bunu yapabilirsiniz. Amaç binlere ulaşmak değil amaç insanlara dokunmak. Gerisi zaten devamında geliyor. Bu amaçta adım atmak isteyenler yaptıklarını sadece kendileri için değil Zonguldak içinde yapacaklar.

Sevgiyle…