Zonguldak Tarih editörü Hayati Yılmaz Zonguldak’ın Kültürel haritasını paylaştı.

Hayati Yılmaz’ın paylaşımı şu şekilde:

Yaklaşık yüz sene bir mazisi olan ilimiz "siyasi olarak" bu yüz sene içinde de bazı değişikliklere uğramıştı.

1899`da kaza olan Zonguldak, eyaletler kaldırılınca 1 Nisan 1924 tarihinde alınan karar ile il yapılmış, çizilen Türkiye haritasında Ereğli, Eflani, Devrek, Bartın sınırlarını kapsayan ,toprağa dayalı il sınırı oluşmuştu. Zonguldak Cumhuriyetin ilk 63 ilinden biri oldu.

(Eğer Trafik Plaka Sistemi 1924`de kabul edilseydi; Zonguldak 67 plaka değil, 63 plaka olarak yer alacaktı.)

1991 yılında ise siyasi olarak alınan kararlar neticesinde 1991`de önce Bartın sonra Karabük (1995) il sınırından çıkartıldı.

Bu yazım ne siyasi ,ne coğrafi, ne de iklimsel özelikleri baz alınarak değil tamamen gelenek ve kültürel özelikler ile oluşturulmuş haritadır. Yani böyle bir ironi yapmak istiyorum.

Eğer Zonguldak vilayeti tamamen geleneksel, kültürel özelikler baz alınarak çizilseydi bugün nasıl bir il olurdu acaba ?

Bölgeye ilk Türklerin yerleşimi, Osmanlı Devleti kurulmadan önce 1211 yılında Çobanoğulları Beyliği`nin buraya yerleşmesi ile olmuştu. Daha sonra Candaroğlu Beyliği ve 1340 yılında da Osmanlı Devleti`nin yönetimine geçiyor. 1460`da da Batı Karadeniz`in tamamını, Fatih Sultan Mehmet`in seferi ile ele geçiriliyor.

Bu süreçten sonra Batı Karadeniz Türklerin akınına uğruyor. Buraya yerleşenler genelde tarım, balıkçılık, orman ürünleri ile uğraşan insanlardan oluşuyor.

Batı Karadeniz`in batısı yani bugün Düzce`nin sahil kesimleri ve Zonguldak, Bartın illerine baktığımızda, çevresinde yüksek dağlarla çevrildiğini görürüz. Doğu`da Küre Dağları`ndan başlayarak Yenice, Devrek sınırlarından Alaplı ve Akçakoca-Düzce arasında ki dağlarla çevrildiğini söyleyebiliriz. Bölgenin yüksek dağları ile sahil arasında ise çok büyük olmayan tepelerin arasında oluşan vadi ve ovalar arasında yerleşim yerleri oluşturulduğunu da söyleyebiliriz. Burası aslında Batı Karadeniz`in batısıdır.

Yüz yıllardır bu yüksek dağların arasında yaşayan halk, kendine özgü bir kültür oluşturmuş.

Bartın ırmağı ve Sakarya ırmağı arasında, bu nedenle ortak kültür oluşuyor. Görüldüğü gibi aslında kültürel yapı coğrafi yapı ile de ilgili.

Bu iki nehir arası; Hem Türklerin yerleşiminden önce hem de sonrasında devamlı sınır olarak kalmıştır.

Bu dağları bir evin duvarları olarak görürsek içindekileri de bir aile olarak görebiliriz.

Eflani ve Safranbolu`nun biraz Kastamonu kültürü ile karışımı, Kastamonu kültürünün Zonguldak kültürüne yakınlığı var. Ayrıca Akçakoca ile Ereğli arasında iklim ve coğrafi ayrım farklılıkları olmasına rağmen Alaplı`dan hiç bir farkı yok. Karasu`nun da Akçakoca´dan. Fakat Düzce farklıdır, Mengen farklıdır. Bunun nedeni ise, Kuzey Anadolu Fay Hattı`nın oluşturduğu Anadolu`ya geçiş yolu üzerinde olmaları. Bu yol güzergahında oldukları için yüksek dağların diğer yamacında kalan sahil kesimlerinden kültürel olarak farklılık kazanmışlar.

Bu nedenle, kültürel vilayet sınırını Karasu`ya doğru ilerlettim.

Bu dağların sınırları arasında yaşayan halkın ortak şive, gelenek, görenek, yemek, halk oyunları, şarkıları, türküleri olduğunu da biliriz.

Eğer bugün Zonguldak vilayeti kültürel olarak çizilseydi Akçakoca ve Karasu`da haritaya dahil edilirdi.

Bu kültür çok eski yerleşim yeri olarak temsilen, benim tespitlerinde en fazla Bartın.Devrek ve Ereğli temsil ediyor.

Bu üç ilçe de ortak gelenek ve görenekleri ,şivesi olmakla birlikte aslında çok ince çizgiler de farklılıklarda oluşturuyor.

Mesela, Devrek`te bir yemek adı ,aynı yemeğin Ereğli`de farklı bir adı olabiliyor.Zonguldak yöresine ait "Höttürme" yemeği bazı yerlerde Hamur atma hatta diğer bölesinde "Halışka " denilebiliyor. Veya bir meyve adında da farklıklar olabiliyor.

Ama genel anlamda gelenek ve görenek olarak aynı kültürün parçasıyız.

Bu bakımdan eğer Zonguldak yerlisi iseniz ve uzun yıllar burada yaşadıysanız ,Bartın ile Devrek`in ,Devrek ile Eflani`nin, Ereğli`nin kendi aralarında ki farklılıklarını da gözlemlemişsinizdir.

Ben mesela Almanya`da, biri eğer Zonguldaklıyım derse, onun Devrekli mi Bartınlı mı,Ereğli`den mi olduğunu az çok şivenin küçük farklılıklarından ve konuşma hitabından anlayabiliyorum.

Hani Orhan Veli "Karış karış biliriz bu şehri" diyor ya işte öyle.

Zonguldak Şehir Merkezi son 150 yıllık sürecinde oluştuğu için aslında diğer ilçeleri ile farklı olmasının sebebi de bu yüzdendir.

Köylerinden şehre yerleşenler olduğu kadarı, dışarıdan gelenlerin en fazla olduğu şehir merkezidir.Zaten bunu siyasette de, şehrin yönetilmesinde de ,diğer ilçeleri ile kopukluk yaşamasında da görüyoruz.

Zonguldak Şehir Merkezi son yüzyıllarda ön plana çıktı onun haricinde daha çok burada Filyos, Göbü, Türkali ve Çatalağzı köyleri kültüründe gördüm,Bu yüzden Zonguldak Merkezi kültürel haritada Filyos ilçesi içinde yer aldı.Alaplı, Ereğli ile Amasra Bartın ile Gökçebey ve Çaycuma ise Devrek ile aynı ilçe sınırında yer aldı.Karabük ve Eflani ise Safranbolu sınırlarında yer almıştır.

Aslında bu yazıyı sadece kültürel harita olarak değil, aynı zamanda siyasi harita, coğrafi harita, ekonomik harita olarak ayrı ayrı oluşturarak ele almak istedim ama yazı çok uzayacağı için onları diğer paylaşımlara bırakıyorum.

Ama hepsinin ortak özeliklerini "sonuç" olarak yazabilirim.

Zonguldak Şehir Merkezi , hepsinde de vilayetin tamamına hitaben yetersiz kalıyor.

Bir çok kişiye Zonguldak kültürünü sorsanız kömüre dayalı madencilik anlatır size oysa madencilik yörede ki insanlara giydirilmiş bir meslektir. Şehir Merkezi`nde bu 150 yıllık geleneksel yapı, ilçelerinde yüzyıllara dayalı kültürel yapıya uygunda değildir.

Köylerde madenciler çıkmış fakat madencilik kültürünü asla köyüne taşımamıştır.

Şehirde ona madenci deseler de o köyünde çiftçidir.

Size küçük bir sır da vereyim! Eğer biri Zonguldak dediğinde madenci olarak veriyor ise kesin o dışarıdan biridir ya da Zonguldak`ı hiç tanımamıştır.Belki de ona öyle öğretilmiştir.

Bu bakımdan, bölge ekonomik anlamda dönüştürülecek ise ,kültürel haritayı da hesaba katmalarında yarar var."

Editör: TE Bilişim