Zonguldak Tarih editörü Hayati Yılmaz, Zonguldak'ta meydana gelen sel felaketlerini sıralayarak yeni bir sel felaketinin kapıda olduğunu söyledi. Yılmaz paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

"15 Şubat 1931 Zonguldak`ta gelmiş geçmiş en büyük fırtına ve sel yaşanır.

Kayıtlara gecen ilk fırtına ve sel 1899 yılında olur.

Aradan bir sene geçtikten sonra liman tekrar aynı fırtınaya maruz kalır.

Liman Mendireği büyük hasar görür. Dalgalar mendireği aşarak limandaki sandallara ve gemilere hasar verir. Birçok sandal batar.

Gemiler karaya vurur. Bir yıl ara ile üst üste yaşanan bu felaketler sonrası bir çare aranır. Ardından dalgaları engellemek için bugün halen ayakta olan Liman`ın duvarı örülür.

Aradan 31 yıl geçtikten sonra yaşanan fırtına ve selde bu duvar da engel olamaz ve Zonguldak bir kez daha doğaya esir düşer.

Şehrin büyük bir kısmı sular altında kalır. Ankara köprüsü suların içinde kalmıştır. Limandaki demiryolu raylarının altından topraklar kaymıştır. Mahallerden akan seller, ne varsa götürmüştür.

Aradan 21 yıl geçer.

1955`te fırtına ve sel bir kez daha şehri vurur.

Yine fırtına, sel taşı toprağı yerinden oynatır.

Zonguldak Limanı`na dökülen iki kollu Üzülmez ve Çaydamar dereleri, geçtikleri yerlerde ne varsa, bulup limana yığmıştır. E.K.İ direkleri limanın önünü tıkar.

Bir kolu Elvanpazarcık`ın doğusundan, diğer kolu batısındaki dağlarından kopup gelen, aslında ülkemizde ki akarsulara bakınca kısa gibi görülen Zonguldak`ın siyah akan deresi,

5-10 senede, bir iki kere kopunca bir kopar, pir kopar.

Sel geliyorum demez, Zonguldak`ta adeta "geliyorum" der.. O cılız akan dere Zonguldak`in tepelerine yağan sağanak yağmur sonrası, yarım saat içinde kopacaktır. Yağan yağmurlar genelde mevsimsel ve bölgesel yağmurlar olduğu için tarihleri de bellidir.

1955 sonrası bu sefer, dere yatağında büyük çalışmalar başlatılır.

Dere ıslah çalışmaları öyle bir hal alır ki buna dere bile şaşar kalır.

1956`da yapılan Fevkani Köprüsü, bu sellerin tecrübesinden sonra ortaya çıkan mimaridir. Bu kadar yüksekte yapılan köprünün sebebi bu felaketlerdir.

Fakat bu çalışmalar da zaman ile unutulur ve dere yatağı yine gittikçe daralır.

Aradan 24 yıl geçer.

Yıl 1983. Aynı sel Zonguldak`ı bir kez daha vurur. Ankara Köprüsü, Üzülmez tarafından gelen maden direkleri ile tıkanır. Su şehre intikal eder. Dükkânlara sel basar. Hasar yine büyük olur.

Elektrik direkleri devrilir, ağaçlar yıkılır. Asma`da tüm dükkanlar sele uğrar ve sel dükkanların içinde ne varsa limana döker.

Selde üç katlı bir bina yerle bir olur.

Sel sularına kapılan biri çocuk iki kişi boğulur. Bir çocuk devrilen elektrik direğinin tellerine kapılarak can verir.

Ankara Köprüsü tıkandığı için şehrin bir tarafında sular neredeyse 10 metre yükselmiştir. Kuyumcular çarşısında dükkanların vitrininde ki altınları alır limana boşaltır. Caddede park eden araçlar limanın içinde yüzer. Hasar çok büyüktür. Bu derenin haşmetini unutanlara sular adeta bir kez daha yüzünü göstermiştir. Cana geleceğine mala gelsin de diyemezdin. İhmal ve sorumsuzluk 3 kişinin hayatına sebep olmuştur.

1983 yılı ve sonrasında yaşanan sellere bizzat şahidim.

1986`da da, 90 yıllarda da sel felaketleri devam etti.

2001 yılında Ankara`dan Zonguldak`a otobüs ile gelirken, kaptan Zonguldak Terminali`nin soğuk olacağı gerekçesi ile yolcuları Kozlu yazıhanesinde beklemelerinin daha iyi olacağını söylemişti. Bizim gibi şehir merkezi dışında oturanlar, terminalde tren saatini beklerdi. Otobüs Kozlu`ya yöneldi. Uzun Mehmet Anıtı ve benzin istasyonlarını geçtikten sonra, ben sağ tarafıma bakmış bulundum. Bakmam ile birlikte, üstümüze doğru büyük bir dalganın geldiğini gördüm... Aman demeye kalmadan dalga 10 metre mesafe kala aşağıya doğru büküldü ve otobüsün tekerlekleri arasından karşı tarafa geçti. Kozlu`yu sel aldığından, bir de kaptan o hengamede "ileri geri" yaparak otobüsü döndürmek zorunda kalmıştı.

En son 2014-2016-2017`de sel felaketleri yaşandı.

Tarihte onca olaya rağmen, dere kendini her defasında kanıtlamasına rağmen, ne yazık ki biz de her seferinde onu yok saymak için elimizden geleni yapmışız.

En son dere üstüne ek yol yapılarak dolmuş durakları yapıldı. Bu da yetmedi, aynı köprüye Sakatlar Derneği binası yaptılar iyi mi !

Fotoğrafları yayınlıyorum ki; belki yaşanan felaketi görenler, bugün yapılan o saçma sapan ıslah çalışmasının trajikomik kaçtığını anlar.

Suçlu dere değil yöneticilerdir.

Bugünkü adı Üzülmez Deresi olan akarsu, M.Ö`de var.

Adı Jaruk`dur, daha eski adı Soonautes`tir.

Her 5 senede bir taşar.

20.-25 senede bir büyük taşar... Görevini yapar.

Olup bitenlerin sorumlusu görevini yapmayanlardır.

Zonguldak`ın 121 yıllık bildiğimiz sel tarihinden ders almayanlar, felaketlere sebep olacak yine kendileridir.

Bazen sadece sel olduğu gibi, bazen fırtına ve dev dalgalara maruz kalıyor bazen de ikisi birlikte gerçekleşiyor.

Bugün tarihte ki sel baskınları hakkında başka fotoğraflarla birlikte bu yazımı paylaşacağım."

Editör: TE Bilişim