30 Ağustos Zafer Bayramı öncesinde Erol Çatma Kurtuluş Savaşı’nda Zonguldak’tan bir kesiti kaleme aldı. Çatma’nı 2013 yılında yazdığı yazısı şu şekilde:

"Büyük Taarruzun başladığı tarih. Anadolu halkı, varını yoğunu ortaya koyarak işgal kuvvetlerine karşı saldırıya geçti. Düşmanı Anadolu topraklarından atmak için son şansıydı. Zafer kazanıldı, 30 Ağustos günü düşman İzmir’den Anadolu topraklarını terk etmeye başladı.

Görünürde iki savaş gemisi yüzünden girdiğimiz savaş, İmparatorluğun sonu olurken, kalıntılarından, Türkiye Cumhuriyeti Devleti doğdu.

Bu doğuşta, özellikle Kurtuluş savaşı döneminde Ali Sarıkoyuncu’nun kitabından başka Zonguldak’ı anlatan başka kitap yok.

Ben, Büyük Taarruz öncesi bazı gelişmeleri kısaca yazarak bir hatırlatma yapmak istiyorum. Elinde belge olanlar Zonguldak tarihinin çok önemli bir kesitine katkı sağlar, diye düşünüyorum.

Havzadan 18 Ocak 1921 tarihinde Ankara Büyük Millet Meclisine giden bir yazıda, şu ifadeler bulunmaktadır.

“Kömür sarfiyatı çok azdır ve piyasa tutuktur. Havzada yıkanmış kömürler 18 lira ve tüvanan kömürler 12 liradan 16 liraya kadar verilecektir. İstihsal at hemen hemen yarı yarıya tenzil edilmiştir.”

Havzaya Ankara Genelkurmay Başkanlığı’ndan Mevki Maden Memurlarına gelen 26 Ocak 1921 tarihli yazıda; “İdareniz dâhilindeki maden ocaklarında yük ve binek hayvanı olarak ne kadar at, eşek, katır bulunduğunu belirten bir listenin madencilerden ahz-ı ve irsali hakkında.”

2 Şubat 1921 tarihinde Ankara Büyük Millet Meclisinden gelen yazıda ise; “Kömüre bağlı hususlar için der saadete gidecek ve şayanı itimat buyrulan madencilerden, vaki olacak müracaatlara dâhiliye vekaleti celilesince cevap verileceği hakkında.”

5 Şubat 1921 tarihinde Ankara büyük millet meclisinden gelen bir emirde; “Madencilerin, ocaklarda çalışan amelenin, memleketi, ismi, şöhreti, miktarı, yevmiyesi veya ücreti ile sanatlarını gösteren bir defter hazırlayarak mevki memurlarına vermeleri ve defterlerin Ankara’ya gönderilmesi.” istenmektedir.

19 Şubat 1921 tarihinde Ankara Büyük Millet Meclisinden gelen yazışmada ise “Madenlerde ve fabrikalarda ve sair işlerde lüzum görülen yerlere erbabı sanayi haricinde işçi alınması erbabı sanayi işçilerin Ankara ya gönderilmek üzere müdüriyete bilgi verilmesinin madencilere tebliği,” isteniyor.

19 Şubat 1921 tarihinde Ankara’dan Havzaya yazılan yazıda; “Ankara da bulunan erbabı sanayiinin hali hazırda maden ocaklarında istihdamına imkan bulunmadığından, ileride ameliyat ve icraatın başlamasıyla, erbabı sanatın Ankara’dan talep edilmesinin arzı.”

26 Nisan 1921 tarihinde gelen bir başka yazışmada ise “Vatanımızı tecavüzden muhafaza eden kahraman ordularımızın, yaralanmış gazilerinin, yaralarını sarmak üzerimize düşen insani ve vatani bir vazifedir, acil ve mukaddestir. Her fırsatta hüsnüniyet ve hamasetlerini (Cesaret-kahramanlık) gösteren madencilerimiz bu kerede Hilali Ahmer Cemiyetine yapacakları iane ve sair eşya ile birlikte yaralı gazilerimize yardım edeceklerdir, bağışların makbuz karşılığı teslimi” bildirilmektedir.

30 Nisan 1921 tarihinde Zonguldak madencilerinden Ankara Büyük Millet Meclisine giden bir dilekçede ise; “Maden ocaklarına terk edilen (31 yaşında) 306-315 (22 yaşında) doğumlu efradın Jandarma dairesine müracaatları gerektiği ilan edilmiştir. Madene terk edilen efradın umumisinin silah altına alınacağından bu durum ocakların ameliyat ve ihracatına sekte vereceğinden bu konudaki emrin gözden geçirilmesinin arzı”

8 Mayıs 1921 tarihli bir yazışmadan; “Müdafaa-i Milliye Bakanlığının emri henüz ulaşmadığından madenlerden yüzlerce amele askere sevk edilmektedir, bu durumun durdurulması için acilen emir verilmesi hakkında..”

Sakarya savaşından ve büyük taarruzdan ölmeden geriye gelebilenler, tekrar madenlerde işine devam ettiler. Maden işçileri sadece madenlerde değil cephede de ülkenin kurtuluşunda ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda büyük emek harcamıştır.

Zafer Bayramı nedeniyle yine büyük laflar edecekler. Ama hiç kimse bu memleketten topla tüfekle, yoksulluk içinde dişe diş mücadele ile kovulan emperyalizmin, üçkâğıtçı ve dalavereciler sayesinde güle oynaya geri geldiğinden bahsetmeyecek. Sahtekârca yapılan alkışlar ve mutluluk görüntülerinin ardında saklanan kötü niyetlerini, yine saklayabilecekler.

Yine de 30 Ağustos zafer bayramı kutlu olsun..."