Rahatsızlığı nedeniyle İzmir’de tedavi gören Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Sekreteri Hüseyin Kolçak bugün tedavisine ara vererek Türk-İş’in 81 ilde aynı anda gerçekleştirdiği eyleme katıldı. Kolçak kıdem tazminatı konusunda önemli açıklamalarda bulunarak “İlk defa kıdem tazminatında büyük bir gedik açılmış olacak. İşsizlik azalmayacak aksine artacak. Mevcut ücretlerde düşüş yaşanacak” ifadelerini kullandı.
Kolçak “Kaybediyoruz... Kaybettikçe de seyretmeye devam ediyoruz...” diyerek şu ifadeleri kullandı:

“2O20 Yılının tüm dünyaya ve ülkemize bir karabasan gibi çöktüğünü ve bu karabasandan bir an önce kurtulmak için herkesin ortak tek dileği olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu kadar zor şartlar altında geçen bir ortamda öne çıkan konuların başında emek ve emekçiler geliyor.
Kendisi için, ailesi için ve ülkesi için yüzyıllardır zor şartlarda çalışan emekçiler bu pandemi sürecinde sınırlarının çok çok daha üzerine çıkarak çalıştılar ve çalışmaya da devam ediyorlar.
Üretimin, emeğin ve emekçinin olmadan hiç bir ülkenin ne pandemi sürecinde ne de normal zamanlarda bile ayakta kalamayacağının anlaşıldığı ilk günlerde içimizde yarınlara dair biraz umutlar oluşmuştu. 
Ben emekçiler derken hiç kimseyi birbirinden ayırmadan sadece emeğini satarak yaşamını sürdüren herkesi ( işçisi, memuru, çiftçisi, esnafı emeklilerimiz ve çalışmak isteyip de iş bulamayan milyonlarca işşizimiz ) bu ülkenin en az %70'ini oluşturan insanlarımızdan bahsediyorum. Bu insanların yüzde 90''ı yaşadığı hayattan çok mutsuz, gelecekten ise umutsuz bir şekilde yaşamlarını sürdürüyorlar.
Hepsinin kendi sınıfına göre ülkeyi yönetenlerden yaşam şartlarını iyileştirecek beklentileri ve istekleri var.
Gelişen ve devam eden gelişmelere bakıldığında ise bazen insanın aklının ve mantığının duracağı geliyor neredeyse. 
Pandemi sürecinin ilk aylarında diyebileceğimiz Haziran ayında emek sınıfına ilk ve büyük saldırı Tamamlayıcı Emeklilik Sınıfı (TES ) adı altında üstelikte işverenlerinde karşı çıktığı hâlâ ne olduğu bile tam anlaşılamayan ama ana amacı tüm çalışanların son kalesi olan kıdem tazminatlarımızı ortadan kaldıracak bir kanun hazırlığını ortaya atarak kamuoyu nabzını çok iyi bir şekilde tuttular.
O dönemde bana göre çok yeterli olmasa da en azından kesin kararlılığımızı ortaya koyan açıklamalarla çalışanlar ve sendikalar o saldırıyı püskürttüğümüzü zannederek sevindik.
Oysa tavşana kaç tazıya tut misali işverenlerle ortaklaşa hazırlanan asıl tasarı arkadan geldi. 
Gerçi onun sinyalleri de o zamanlar kamuoyunda ufak ufak tartışılıyordu, hatta 6 Temmuz Facebook paylaşımımda kendimde bu konuyu ele alarak çalışanları ve bizleri temsil eden üst örgütlerimizi o tarihten itibaren zaman kaybetmeden uyarmaya çalışmıştım.
Ülkeyi yönetenler çalışanlara zorlu bu süreçlerde ülkemiz şartlarından dolayı bir şey veremeseler de gerçek rakamlar üzerinden geleceğe dair biraz olsun umut vermeleri gerekirken hiç kimsenin, yaşayarak inanmadığı rakamlar açıklanarak Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından dalga geçer gibi açıklamalar yapılıyor ( Enflasyon, işsizlik, açlık-yoksulluk sınırları vb.)

Biz çalışanlar ve emek örgütleri yaz aylarını tabanda gelecek günlere hazırlık yapmadan kıdem tazminatının ilk saldırısını püskürtmenin rahatlığı ile geçirirken iktidar boş durmadan çalışarak Ekim ayında TBMM'nin açılmasının hazırlıklarını yaptılar. 16 Ekim 2020 tarihinde de hazırladıkları 43 maddelik torba yasayı meclise sunarak hiç vakit geçirmeden geçen hafta içinde Plan Bütçe Alt Komisyonunda görüşmeleri tamamlayarak kabul ettiler ve genel kurula sevk ettiler.
İşverenlerin ve iktidarların karşısında yıllardır oynadıkları ve neredeyse tamamında kazandıkları en iyi taktik ya da oyun olan ‘böl parçala yönet'i bir defa daha başarılı bir şekilde uygulamaya koydular.
Şu anda mecliste olan ve maalesef 10-15 gündür emek dünyasında ciddi olarak ama bölük pörçük bir şekilde konuşulan ve bir iki cılız basın açıklamasının dışında sadece kâğıtlardan okunan açıklamalar yapılan bu 43 maddenin bir kaç maddesinde ülkemizde özellikle özel sektördeki örgütlü, örgütsüz çalışanları ve ileride işe girecek çocuklarımızın da geleceklerini mahvedecek kanun düzenlemeleri bulunmakta.
Şu anda ülkemizdeki çalışanların en az yüzde 88'i örgütsüz bir şekilde işverenlerin elinde köle düzeninde çalışırken ileriye yönelik en büyük hayalleri az da olsa alacakları kıdem tazminatıyken, bunların ortalama 3.5 milyonu bu hakkını ya tamamen ya da yarı yarıya kaybetmiş olacak.
(28. madde 25 yaş altına ve 50 yaş üstüne esnek çalışma ve kısmi süreli çalışma sözleşmelerinin uygulanması.)
Yasa metnindeki başka bir maddeye ( 8. madde ) göre işsizlik sigortası maddesine eklenecek bir düzenleme ile kayıt dışı çalışmaların önü açılacak ve bundan faydalanarak işverenlere ödül gibi gerçek sahipleri biz işçiler olan işsizlik fonunda prim verilecek.
Torba kanundaki çalışanların aleyhine olan bu maddeler olduğu gibi geçmiş olursa; çalışanlar ve örgütleri bir kez daha işveren‐İktidar koalisyonunun planlı bir oyununa daha yenilerek çok büyük kayıplar vermiş olacak.
İlk defa kıdem tazminatında büyük bir gedik açılmış olacak. İşsizlik azalmayacak aksine artacak. Mevcut ücretlerde düşüş yaşanacak. ( Asgari ücretin üzerinde ücret alan özel sektör çalışanlarında) İş güvenceleri daha da azalacak. Sendikaların örgütlenmeleri daha da zorlanacak ve kısıtlanacak.
İş kazaları artmaya devam edecek. Kısacası çalışma hayatının giderek esnekleştiği, güvensizleştiği, sendikasızlaşmanın giderek yükselmesinden ve sendikaların, konfederasyonların bölük pörçük cılız açıklamalarından güç alan işverenler ve iktidar salgını fırsata çevirerek emekçilerin kazanılmış haklarını birer birer yok etmeye devam ediyor. 
Biz ( Tüm emek sınıfı ) mi ne yapıyoruz?
Cevabımı yazımın başlığında yazdığımı hatırlıyorum...”

Editör: TE Bilişim