Doktorlar Sokağı’nın bir diğer adı da Sümerbank Sokağıydı. Cumhuriyeti kuranların yerli sanayi yaratma çabalarının bir ürünüydü Sümerbank. Çoktan tarih olan Etibank’ın olduğu gibi onun da adı Mustafa Kemal’den armağandı. Anadolu’nun kadim halklarından ve tarihi insanlığın tarihiyle yaşıt Etilerle Sümerlerin adları, cumhuriyetin umut tomurcuğu olarak yeşertmeye çalıştığı kurumlara verilerek, bu toprakların tüm tarihsel birikimine sahip çıkıldığı anlatılmak isteniyordu. Hiç abartısız olarak söylüyorum ki, Türkiye bugün tekstilde, dünyada sözü edilen ülkelerden biriyse bu Sümerbank’ın yüzü suyu hürmetinedir. Adı bile unutuldu ama Sümerbank olmasaydı bugün ülkenin en büyük istihdam yaratan sektörü yerlerde sürünüyordu belki de…

Doktorlar Sokağının tam ortasında Sümerbank’ın bir satış mağazası vardı. Benim gördüğüm kentin en büyük mağazasıydı Sümerbank. Koyu renkli mobilyaların iyice karanlıklaştırdığı loş ışıklı mağaza, belli gelir grubundaki insanların en çok rağbet ettiği alışveriş merkeziydi. Bencileyin orta direk ailelerin çocukları bayram sevinçlerini, daha çok, oradan alınan iskarpin ve elbiselerle yaşardı. Piyasadaki eşitlerine göre biraz kabaydı malları. Ayakkabıların sayası daha sert, kumaşlar kalındı ama annemin deyimiyle “diğerlerinden daha kavi” idi. Pazenin de, divitinin de, basmanın da ne olduğunu oralarda öğrendim ilkin. Sümerbank’tan alınan dallı güllü kumaşlar kâh yatak kılıfı, kâh perde, kâhsa kırlent yüzü olarak süslerdi yoksul evimizi… O da zaman uydu, tüm bankalar gibi Gazipaşa Caddesi’ne taşındı önce, sonra da kapanıp gitti. Şimdi ne adı kaldı, ne de sokağı Sümerbank’ın…

Editör: TE Bilişim