Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde maden işçileri Şaban Okut (40) ve Asım Yiğit, 38 yıl önce meydana gelen 103 işçinin öldüğü grizu patlamasında babalarını kaybettikleri maden ocağında çalışıyor. Okut ve Yiğit, maden ocağında yaşanan her iş kazasında babalarını ve yaşadıkları acıyı hatırladıklarını, ancak mesleklerini severek yaptıklarını ifade etti.

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessese Müdürlüğü'ne bağlı maden ocağında 7 Mart 1983 tarihinde meydana gelen grizu patlamasında 103 maden işçisi yaşamını yitirdi. Faciada, Hüseyin Okut ve Ahmet Yiğit de hayatını kaybetti. Facianın yaşandığında henüz 2 yaşında olan Hüseyin Okut'un oğlu Şaban Okut, kurumun şehit ailelerine tanıdığı haktan yaşı küçük olduğu için yararlanamadı. Ailesinde birçok kişinin madencilikten geçimini sağladığı Şaban Okut, kurumun iş ilanları verdiği 2006 ve 2009 yıllarında babasının öldüğü ocakta çalışmak için başvuru yaptı. Okut, iki başvurusunda da madene giremedi. Pes etmeyen Okut'un 2012 yılındaki başvurusu ise kabul edildi. Şaban Okut, TTK Armutçuk Müessese Müdürlüğü'nün kaynak atölyesinde iş başı yaptı.

BABASINA MEZAR OLAN OCAĞA KURAYLA GİRDİ
Ahmet Yiğit'in oğlu Asım Yiğit ise 2009'da kuruma alınacak 3 bin işçi için başvuran 37 bin 119 kişi arasında yer aldı. Beden gücüyle alakalı dayanıklılık testini başarıyla geçen Asım Yiğit, babasını kaybettiği ocakta iş başı yaptı. İki madenci ocakta ekmek paralarını kazanıyor.

'ACABA BABAM BURADA YÜRÜMÜŞ MÜDÜR? DİYORUM'
9 yıllık işçi Şaban Okut, kaynak ustası olduğu için zaman zaman girdiği maden ocağında duygusal anlar yaşadığını söyledi. Babasını 2 yaşında kaybettiğini, ancak ömrü boyunca acısını yaşadığını ve yaşamaya devam ettiğini ifade eden Okut, "İki yaşındayken babanın ne olduğunu bilmeyen, hayatın ne olduğunu bilmeyen bir çocuktum. Belli bir yaşa geldiğimizde babasızlık zor. Başkalarının çocukları bayramlar da harçlık alırken biz bir köşede huzursuz bir şekilde onlara bakarken, onların yediğine içtiğine bakarken kötü oluyorduk. O zamanlarda yerin 300 metre altında çalışılıyormuş. Şu an ise 500- 600 katında üretim var. Ocağa indiğimizde, 'acaba babam burada yürümüş müdür, burada çalışmış mıdır?' diye hisler oluşuyor. Zor bir durum" dedi.

Hüseyin Okut’un eşi Ayşe Okut da, "Köye gelinceye kadar haberimiz olmadı. Duyunca yıkıldık. 3 tane çocukla kalmak kolay değil. Oğlum madende çalışıyor ama ne yapsın ekmek derdine. Hepsi, onlar da ekmek davasına gittiler" diye konuştu.

'İŞE BAŞLADIĞIM İLK GÜN AĞLADIM'
Babası Ahmet Yiğit'i kaybettiğinde 4 yaşında olan Asım Yiğit, iş başı yaptığı gün madene indiğinde gözyaşlarını tutamadığını anlattı. Zor günler geçirdiklerini ifade eden Asım Yiğit, şöyle konuştu:

"Bizi en büyük ağabeyimiz büyüttü ve bugünlere getirdi. Babanı hatırlıyor musun desen hatırlayamıyorum. 4 yaşındaki çocuk ne hatırlasın ki? İşe başladığım ilk gün ağladım. Kolay bir şey değil. Babamın öldüğü yerde çalışıyorum şimdi. Kendi çocuklarımın maden de çalışmasını istemem. Ama mecbur kaldıktan sonra yapacak bir şey yok. Okusalar daha iyi."

KURDUKLARI DERNEKLE MÜCADELE EDİYORLAR
Zonguldak Maden Şehit Aileleri Yaşatma Derneği Başkanı Çetin Yiğit de babasını aynı faciada kaybettikten sonra kurumda iş başı yaptı. Yakın zamanda emekli olan Yiğit, şehit madenci çocuklarına kamuda çalışma hakkının verilmesini istediklerini ifade etti. Soma faciasında yaşamını yitiren meslektaşlarının ardından bu hakkın onların ailelerine verildiğini hatırlatan Yiğit, "Soma faciasında 301 işçi vefat ettiğinde oradaki kardeşlerimiz için devletimiz tarafından bir yasa çıkarılmıştı. Biz bu kamuda istihdam hakkının tüm maden şehidi ailelerine verilmesini istiyoruz. Tüm maden şehidi çocuklarının bu yasadan yararlanmasını istiyoruz. Bu da zaten Türkiye genelinde 500 kişiyi geçmiyor. 500 kişinin devletimize yük olacak bir rakam değil" dedi.