Zonguldaklı yazar ve yayınevi sahibi Adem Özbay, ufak bir iyiliğin belki de yıllarca süren etkisini anlatan anısını paylaştı.

Ufak iyilikleri önemseyin

Maden işçisi bir babanın oğlu olarak doğdum. Beş kardeştik. Hepimiz de okula gidiyorduk. Orta 3’e gidiyordum. Köyümden uzakta ilçede okuyordum. Babam ayda bir kere, maaşını alır almaz geliyor, ev kiramızı ödeyip, biraz harçlık bırakıp gidiyordu. Çoğunlukla hazır çorba, makarna gibi ucuz yiyecekler tüketiyorduk kardeşimle.

Okul başlarken bir sene pantolon ceket öbür sene ayakkabı alıyorduk. O sene ayakkabılarımın ikinci yılıydı. Ayağıma küçük geldiği için birkaç yerinden patlamıştı. Ve en sonunda tabanı tamamen ayrılmış sadece topuk kısmı tutuyordu. Önceleri iple bağladım ama okula gelene kadar ip kopuyordu. Sonra yapıştırdım o da yağmurlu günlerde açılıyordu. Okul içinde ayağımı sürüyerek yürüyordum ki ayakkabının ayrık tabanını kimse görmesin.

Kimse görmedi.

Belki de kimse görmek istemedi.

Sadece fen bilgisi öğretmenimiz Fikret Bey bir gün derste beni tahtaya kaldırdı. Ayağımı sürüdüğümü görünce ayakkabımın halini gördü. Hiç bozuntuya vermedi. Sonraki teneffüste müdür odasına çağrıldım. Bana ayakkabı almam için yanılmıyorsam 150 milyon verdiler. Tabi o zaman paramızda 6 sıfır vardı.  Okul bitince koşa koşa ayakkabıcıya gittim. Sağ ayağım su içinde kaldığı için sadece sol ile deneyip aldım. Evde temiz çoraplarla giydim ve sabaha kadar mutluluktan uyuyamadım.

Fikret Bey o dönemin hızlı evrimcilerindendi. Her ders evrimi ve darvini anlatırdı. Muhafazakar bir ilçe olduğumuz için bu yüzden eleştirilen bir öğretmendi.

25 yıl son düşünüyorum da tüm eğitim hayatımda 3 tane öğretmenim kalmış zihnimde ve kalbimde. Çok sevgili ilkokul öğretmenim Özlem Yılmaz, ayakkabımı gören Fikret öğretmenim ve bana ‘Sen birgün iyi bir yazar olacaksın.’ diyen edebiyat öğretmenim.

Diğer ikisi doğal ama Fikret öğretmenim, benim yüreğime ufacık bir iyilikle dokundu. Hiç unutamayacağım, her yeni ayakkabı alırken hatırladığım.

Bunları niye mi yazdım. Hazır okullar açılmışken diyorum, gözümüzü biraz açsak, etrafımıza baksak, ihtiyacı olan öğrencilere el uzatsak. Ne güzel olur, değil mi?

Ufak iyiliklerinizi önemseyin lütfen. Bazıları için çok büyük olabilirler.