Keşke benim yerimde eski bayramların güzelliğini kâğıt helvası tadında anlatan babacan bir yazar olsaydı da geçmişin tatlı anılarını okusaydık onun satırlarından. Ama olsun; maksat muhabbetse, bayramların iç huzuru yayan ikliminden bizlere düşen payı sevdiklerimizle paylaşmaksa, hatta hiç tanımadığımız insanlara da güler yüzle bulaştırmaksa içimizi dolduran yaşam sevincini, o zaman ne gam yazarın kim olduğu?

Önemli olanın; bayramların bizlere insan olduğumuzu, sadece birbirimizle hem birey hem toplum olabileceğimizi, kısacık yaşamımızın ancak böylece bir anlamı olabileceğini belleten, belki de evrimsel olarak sonunda ulaşacağımıza inandığım kusursuz insan formunun yolunu kısaltan nefes alma molaları olduğunu bilmemizdir sanıyorum.

Geçmiş güzellikleriyle geride kaldı

Geçmişin o en fazla çocukları mutlu etmeye dayalı bayramları artık çok farklı. Eskinin baloncusu, macuncusu, koz helvacısı, elma şekercisi gibi satıcılarıyla hokkabazı, cambazı, kuklacısı artık yok oldu. Daha önemlisi bayram buluşmaları neredeyse ortadan kalktı. Artık bayram, dinlenme ve tatil fırsatı anlamına geldi büyük ölçüde. Çünkü ekonominin işleyişi değişti, buna bağlı olarak aile yapısı ve toplum değişti, yani yaşam şartları değişti. Dolayısıyla bayramları kutlamanın kuralları da değişti.

O nedenle eskiye özlemin ifadesi olan nostaljik ruha bürünüp nerede o eski bayramlar diyerek hüzünlenmenin hiç manası yok.  Bu konuda yüce Mevlana’nın sözleri ne güzel bakın:

Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş!
Dünle beraber gitti cancağzım,
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım...

İstesek de istemesek de dünle beraber gidenleri dünde bırakıp geleceğe bakmak zorundayız.

Artık geleceğe bakalım

Gelecekteki bayramlar da şimdikilerden farklı olacak. Tek benzerlik, insanlara kendileri ve sevdikleri için yaşadıklarını ve mücadele ettiklerini anımsatması olacak yine de.

Kapitalizmin güdümündeki teknolojinin şimdilik dünyayı dev bir alışveriş merkezine dönüştürmekten başka bir hedefi yokmuş gibi dursa da fütüristlerin senaryolarına bakacak olursak her şey çok başka olacak gibi. İnsan evladının sonuçta ölümsüzlüğe ulaşma hayali bir anlamda gerçekleşecek sanki. Bu konudaki çalışmalara göre bedenen değilse bile zihnen yaşamaya devam etmek yani “sanal ölümsüzlük” kavramı gerçek olabilir.

Rus milyarder Dmitry Itskov bunun için zihnindeki bilgi ve anıları dijital evrene aktararak ölümünden sonra da sanal alemde yaşamaya devam etmeyi umuyor. Kurduğu 2045 İnisiyatifi adlı oluşumla ölümsüzlüğün çaresini arıyor. Bunun için beynini bir robota nakledecek ve teknoloji geliştiğinde bilgisayar yazılımında ibaret bir holograma dönüşecek. Ne kadar gerçekleşeceğini zaman gösterecek ama yine de Tanrı’nın insanoğluna el vermesinin bir kanıtı sayılabilir bu proje bence.

Düşününce öyle bir dünyada dedelerimizin üç boyutlu görüntüsüyle ve hem de sesini duyarak bayramlaşmak ne kadar ilginç olurdu öyle değil mi? Onların ruhu belki bunları uzaktan izleyerek huzur bulacaktır bu arada.

O nedenle geçmişe takılı kalmanın alemi yok! Gelecekteki bayramlar da kendi güzellikleriyle yaşanacaktır hiç merak etmeyin.

Sonuçta ne olursa olsun bayramlar her zaman toplumsal anlamda mutlu olmamızı sağlayan en köklü geleneklerimizden biri.

Dünyadaki tüm halkların buna benzer ulusal gönenç günleri vardır ve tüm uluslar diğerlerinin bu özel günlerine saygı duyarlar. Bayramlar böylece halklar arasında barış ve dostluğun yaygınlaşması için de en etkili unsurlardan biri olarak ortaya çıkmaktadır.

Burada bizleri bir kere daha gönülden bir araya getiren Ramazan Bayramınızı kutlar, sağlık ve esenlikler dilerim.

Yeniden görüşmek umuduyla, hoşçakalın, mutlu kalın.