Çağ Çelik’in Çaycuma’nın göbeğinde hurda demirlerin eritileceği bir işletme kuracağını burada 300- 400 arasında kişi çalışacağını belirterek endişeleri dile getirmiştik.
Görünen o ki bu iş biraz gizli kapaklı yapılmış.
Şimdi burada çalışacak sayısının bin olacağını söyleyen de var, yatırımın doğru olacağını söyleyen de.
Böyle bir tesisin bölgeyi bitireceğini söyleyenler de var.
Bizler çekinceleri dile getirdik, sorular yönelttik.
Çağ Çelik’in daha önce talep ettiği 200 dönüm arazinin alt yapı ve istimlak bedellerini ödeme taahhüdünde bulunduğunu da öğrendik.
Geçmiş yıllardan beri gördüklerimizden yola çıkarak bu işin yerinin yanlış olduğunu düşünenlerdenim.
Ayrıca Çağ Çelik’e Sera OSB’den de iki saha verilmiş.
Çok detayına girmiyorum.
Bizler doğru yerde doğru projeler olmasının derdindeyiz.
İlgili kurumlardan mantıklı, inandırıcı ve ikna edici açıklamalar bekliyoruz.
Ve Çağ Çelik’ten de.
Bu işin böyle gizli saklı acele bir şekilde yapılmaya çalışılmasının gerekçelerini de merak ediyoruz.
Şimdikiler bilmez.
Eren Enerji Zonguldak’ta termik santral kuracağı zaman 3 bin kişinin çalışacağı tekstil fabrikası sözü vermişti.
Dönemin Valisi Yavuz Erkmen bunu çok iyi biliyor.
Çağ Çelik de istimlak bedellerini ödeyecek, Sera OSB’den yer alacak!
Özetle, bu işin mantığı doğru anlatılmalı.
Sakıncaları doğru ve vicdani değerlendirilmeli.
Sonra yine konuşuruz!

“Ben şimdi konuşmayayım!”
Biz gazeteciler bir konuyu ele alırız.
Kamuoyunun kanayan bir yarasıdır mesela o konu.
Veya bu kente yapılan bir haksızlıktır.
Veya yangından mal kaçırmadır!
Haber sonrası arayan soran olur.
Görüşler havada uçuşur.
Siyasetçisi arar.
STK temsilcisi yazar.
Bürokrat teşekkür eder.
Ama iş ilgili taraf ve kurumların aynı konuda görüş belirtmesine, bu görüşleri kamuoyu ile paylaşılmasına geldiğinde; “Ya ben konuşmayayım. Şimdi sıkıntı olur”
Son yıllarda çok duyuyoruz bunları.
Yahu konuşamayacaksanız bu görevlerde neden bulunuyorsunuz.
Niye seçildiniz?
Niye varsınız?
Niye atandınız?

Başarı hikayeleri!
Zaman zaman örnek girişimci ve başarı hikayeleri haberleri okuruz.
Aslında bu şehirde çok güzel başarı hikayeleri var.
Ancak ‘paçadan çekme’ korkaklığından olsa gerek bu şehirdekiler bu şehrin başarılı insanlarını dinlemekten uzak.
BEÜ’de geçtiğimiz yıllardan beri pek çok konuk ağırladık.
Neydi o ilahiyatçının adı!
Hani şu bir saat konuşma karşılığında 50 bin lira verilen!
Ve diğerleri.
Benim bildiğim bu şehrin üniversitesinde Sezai Çanakçı dışında bir isim davet edilerek tecrübe paylaşımı yapılmadı.
O da rektör beyin çocukluk arkadaşı olduğu için sanırım.
Çufalı, güzel bir uygulama başlatmıştı ancak pandemi izin vermedi.
Bu etkinlikler şehrin birbirini tanımasını, kucaklaşmasını sağlar.
Bunu başka kurumlar da yapabilir ama en güzeli BEÜ’nün yapması olur.
Bu şehrin insanlarına sahip çıkmaktan korkmayalım.

Nuri Tekin meclise… Recep Ocak Belediyeye!
Alaplı’da siyaset adına birliktelik diğer ilçelere göre çok daha güzel.
Alaplı’da aynı kişiler milletvekili seçiminde Ak Partili adaya, belediye başkanlığında ise CHP’nin adayına oy verebiliyor.
Alaplı milliyetçiliği mi?
Liyakata olan inanç mı?
Sonuçta bunun güzel sonuçlarını da görüyoruz.
İlk seçimde bekleyen muhtemel senaryolardan biri da şöyle.
Belediye Başkanı Nuri Tekin Milletvekili, TSO Başkanı Recep Ocak ise Belediye Başkanı oluyor!

Ah ulan Selcuk Bayraktar!
Yusuf Yılmaz şöyle yazmış;
“Ah ulan Selcuk bayraktar.
bıraz sosyalist,
bıraz solcu,
bıraz laikci,
bıraz odtülü,
bıraz bogaziçili,
bıraz salon adamı,
olsaydın ya.
heykelin dikilirdi, daga taşa,
şiirler, şarkılar yazılırdı sana,
bir neslin göz bebegi,
bir milletin gelecegi olurdun vallahi,...”
Bunun tam tersi de olabilirdi.
Yusuf Yılmaz haklı
Olaylara biraz siyaset üstü bakabilsek keşke.
Politika ülkeyii bu kadar çok kirletmeseydi.

Yüzünüzü basına dönün!
Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Hakan Kutoğlu geçtiğimiz günlerde basın ile yaptığı sohbet toplantısında sık sık; “Basın isterse sorunlar daha hızlı çözülür” dedi.
Mithatpaşa Tüneli konusunda verilen mücadeleyi anımsattı.
Biz de aynı şeyi söylüyoruz.
Bir şehir basın ile güçlü olur.
Kendisini anlatır.
İfade eder.
Çözüm bulur.
Ama bizim siyasetçilerimiz, seçilmişlerimizin basını her işine gelmediği yerde ‘öcü’ olarak gösterme çabaları, kendi kitlelerine hedef yaptırma hastalıkları, basını tehdit eden, maddi anlamda destek olmayan halleri basını da iyice zıvanadan çıkardı.
Hakan Kutoğlu hocamıza bu hatırlatma için teşekkür ediyoruz.
Zonguldak’ın bürokrat, siyaset, STK ve kurumları basına yüzünü dönmekten korkmaz ise basın da yüzünü şehre, sorunlara daha fazla dönebilir!

MHP’de asıl kavga bundan sonra!
MHP’nin Zonguldak teşkilatı içinde uzun süredir polemik, şikayet ve kavgalar devam ediyor.
Son yönetimin seçilmesinde etken olan isimlerden Murat Kotra’nın da bazı gelişmelerden rahatsız olduğu bilgileri geliyor.
Parti içinde ‘kaset savaşı’na dönen iddialar görgü tanıklarının anlatımıyla daha da kirli bir sahneye dönüyor.
MHP Genel Merkezi de yakın geçmişten bu güne partide yaşandığı iddia edilen bazı olaylardan rahatsız.
Genel merkez yöneticileri şikayetten bıkmış durumda.
Bahçeli bunları duyarsa alayını öper!