Harika bir Pazar günü, az bulunan güzel günlere has haftalık balkon kahvaltım bitmiş, sokağa çıkma yasağından istifade masama oturmuşum, tam bu haftaki yazımı düşünürken, sevgili eşim bamya dolu koca bir kâseyi kucağıma bıraktı. Hiç ikiletmeden, sen bamyaları ayıkla, ben mutfaktayım deyip uzaklaştı. Sonra geri dönüp, “Sen şimdi bamya ayıklamayı da bilmezsin, bak şöyle“ diyerek tarif etti nasıl yapılacağını.

Bamyaların sap kısmı bıçakla konik şekilde kesilerek gövdeden ayrılıyor. Konik değil de düz kesilirse içindeki sümüksü madde pişerken açığa çıkar ki bu da yemeğin görüntüsünü bozabilirmiş. Doğru. Ben de sevmem öyle.

Yaparsın aşkım

Bu sırada FOX’ta “Yaparsın Aşkım” yayında. Elim işte, kulağım ekranda. Çok genç dört çift yarışıyor. Erkekler her an eşlerinden fırça yeme tehlikesi altındalar çünkü içlerinde ne kayınvalidesinin doğum gününü hatırlayan var, ne de eşinin lisedeyken en sevdiği arkadaşının adını.

Kendimi yokladım, bu tecrübeyle ben bile onlardan farklı değilim bu konuda. Anladım ki, Yüce Yaradan’ın iradesi bu şekilde tecelli etmiş, yani erkek milletini biraz daha tekamülde eksik yaratmış. Anlayacağınız, kabahat bizde değil hanımlar. Bizler de isteriz aslında sizlerden devamlı övgü almayı ama doğamız müsait değil fazla incelik ve duyarlılığa.

Bamyanın faydaları

Kâsedeki bamyalar epey azaldı bu arada. Taze mantar kokusu var bir de bu bamyada. Bamyanın koronaya karşı en iyi antioksidanlardan biri olduğunu ben de bu vesileyle öğrendim. Biraz araştırınca gördüm ki bamyanın böbrekten karaciğere, kanserden diyabete ve depresyona kadar birçok hastalığa karşı en etkili doğal gıdalardan biri olduğunu bilim adamları çoktan ispatlamışlar. Dolayısıyla Covid-19’un nüfuz edip yıkamadığı kişiler, işte bu bamya ve benzeri gıdalarla bünyelerini güçlendirenlerdir.

Nihayet ayıklama işi bitti. Yazıya geri döneceğim ama baktım baştaki motivasyonum kaybolmuş, yerini içten içe bir endişe almış durumda. Pazarları evdeki ufak tefek tamirat işleri, kırık dökük onarımı zaten benim işimdi ama bundan sonra yoksa yavaş yavaş ev işlerine de mi başlatacak bizim hanım düşüncesiyle elimdeki kâseyi teslim ettim. Eşimin üst üste teşekkürlerini duymazdan gelip ciddiyetle oturdum masaya. Neme lazım, yol olmasın.

Temel meselemiz demokrasi bilinci

Yazının bundan sonrası daha çok ülke menfaatine olan fikirlerimle ilgili olacak.

Bunların en başında gelen, halkın, yani bu milletin haklarını, hukuklarını, sınırlarını, sorumluluk ve yetkilerini bilmesinin ne kadar önemli ve olmazsa olmaz olduğudur. Siyaset kurumu aslında sadece buna ağırlık vermeli ve halkı bu yönde aydınlatmalıdır bence.

Seçimde en fazla oyu alıp yönetim koltuğuna oturanların o andan itibaren sokaktaki vatandaşa hesap vermek zorunda olduğu şuurunun toplum tarafından içselleştirilmesi gerekir. Ancak böylesi bilinçli bir toplumda yöneticiler, asıl görevlerinin yönettikleri alanda yaşayan insanların yaşam şartlarının iyileştirilmesi olduğunu ve her an denetim altında bulunduklarını unutmadan görev yaparlar.

Aslında bunlar demokratik bir toplumun da en temel kurallarının başında gelen hasletlerdir ama bakın bakalım idareciler seçildikten sonra icraatlarında hiçbir zaman halka danışıyorlar mı?

Peki, halkın denetimi ne kadar sağlıklı ve gerçekçi olabiliyor? Yani halk kendisini ilgilendiren konularda görüşlerini yöneticilere iletip kabul ettirebiliyor mu?

Daha da vahimi, halkın ne kadarı seçtikleri yöneticilerin kendilerine hesap vermesi gerektiğinin bilincinde?

Hatta çoğunluk, bir kere seçilenin bir dahaki seçime kadar hesapsız kitapsız her istediğini yapma hakkına sahip olduğunu düşünüyor ki bu demokrasinin en ilkel yorumu bile sayılmaz. Çünkü seçilenler sonuçta toplumun kaynaklarını kullanan bir gruptur ve halka bu bakımdan hesap vermek zorundadır.

Nasıl ki, bünyemizi güçlendirmek için bamya gibi doğal gıdalarla beslenmemizi düzenlemek zorundaysak, mutlu ve geleceğe güvenli insanlardan oluşan müreffeh bir toplum yapısını oluşturmak için de demokrasinin bu en temel kurallarını sosyal bünyemize yerleştirmek zorundayız.

Böyle bir toplumsal yapıda erkeklerin bile evrimleri hızlanacak, çok daha incelikli, kibar ve duyarlı bir yapıya kavuşacaklardır inancıyla, kadınlarımıza da bir müjde vermek istiyorum buradan.

Zonguldak için, bu ülke için farklı konularda yeniden görüşmek umuduyla, hoşça kalın, sağlıkla kalın.