Avrupa Parlamentosu'nun 24 Haziran 2021 tarihinde onayladığı ve "Yeşil Mutabakat" adı verilen iklim yasasına göre, AB ülkeleri karbon emisyonlarını 2030 yılına kadar yüzde 55 azaltmayı, 2050 yılına kadar ise karbon nötr olmayı hedefliyor. 'Yeşil Mutabakat' sürecine dahil olması, Türkiye iş dünyasındaki "yeşil dönüşüm" adımlarını da hızlandırdı.

Türk Demir Çelik Sanayisi AB Yeşil Mutabakatı’ndan en çok etkilenecek sektörlerden biri olacak. Tosyalı Holding CEO’su Dr. Suhat Korkmaz bunu bir fırsat penceresi olarak görülmesi gerektiğini belirterek uyum sağlanırsa ciddi bir küresel rekabet avantajı sağlayacağını ifade etti.

Dünya Gazetesi’nden Didem Eryar Ünlü Yakın Plan köşe dizinde Tosyalı’nın Yeşil Mutabakat konusunda ifadelerini kaleme aldı.

İşte o yazı:
Türk Demir Çelik Sanayisi AB Yeşil Mutabakatı’ndan en çok etkilenecek sektörlerden biri olacak. Sektörde Yeşil Mutabakat dönüşümünün 2025’e kadar tamamlanması gerekiyor. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli konu ise karbon emisyonu oluşumu açısından mevcut durumun net bir şekilde belirlenmesi ve raporlanması olacak.

Tosyalı Holding CEO’su Dr. Suhat Korkmaz, “Yeşil Mutabakat’tan korkmamız değil burada bir fırsat penceresi olduğunu görmemiz gerekiyor. Avrupa’nın hemen yanı başındayız ve birçok koruma önlemine rağmen hala en çok ihracat yaptığımız bölge burası. Eğer Yeşil Mutabakat’a hızlı uyum sağlarsak bu bize ciddi bir küresel rekabet avantajı sağlar. Sadece AB pazarı için değil diğer gelişmiş pazarlara girişte de bir referans olarak bizim için çok önemli katkı sağlar. O yüzden özellikle bizim sektörümüzde önümüzdeki dönemde artık sadece kapasite ve üretim değil; yeşil çelik üretimi ve döngüsel ekonomi ön planda olacak” diyor. Dr. Suhat Korkmaz’la çelik sektöründe yaşanacak dönüşümü konuştuk:

Sadece bir vergi düzenlemesi değil geleceğimizin inşası için en kritik konu

“Yeşil Mutabakat ve bunun bir parçası olarak Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, sürdürülebilirliğin yavaş yavaş bir zorunluluk haline dönüşeceğini gösteriyor. Bundan kaçış yok. Eğer gerekli hazırlığı yapmazsanız Avrupa pazarının dışında kalırsınız ya da ödeyeceğiniz vergilerle ciddi bir maliyete katlanırsınız. Fakat bundan da önemlisi bu dönüşümü, sürdürülebilir bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için çocuklarımıza bırakacağımız bir miras olarak görmemiz gerekiyor.”

Yeşil dönüşüm finansmanı önemli bir tehdit unsuru

“İşin tehdit ve fırsatlar tarafına baktığımızda; en büyük tehdidinin, bunu bir lüks olarak görmek ya da bu konuda yapılacakları ötelemek olacağını düşünüyorum. İşin görünürde en öne çıkan tehdit unsuru yeşil dönüşümün finansmanı. Bu tüm dünyada bir sorun olarak dillendiriliyor. Örneğin Paris İklim Anlaşması’nda istenen hedefe ulaşmak için her yıl yaklaşık 100 milyar dolarlık bir kaynak gerekiyor. Ancak ben her sorunun kendi içerisinde çözümler de getireceğine inanıyorum. Çünkü sorunlar bizi çare ve çözümler üretmeye teşvik ediyor, zorluyor. Yeşil dönüşümün finansmanı da öyle. Son İklim Zirvesi’nde de bunun ipuçlarını gördük. Örneğin dünyanın en büyük bankaları ve 130 trilyon dolarlık varlık değerindeki emeklilik fonlarının, Net Sıfır için Glasgow Finans Birliği (GFANZ) olarak bilinen seragazı emisyonlarını azaltmada kilit bir rol oynama taahhüdü oldu. Nitekim ülkemizde de ÇSY/ ESG odaklı fonlar oluşmaya başladı.”

100’ün üzerinde sürdürülebilirlik odaklı Ar-Ge projesi “Sürdürülebilirlik, hammaddeden üretime, prosesten nihai ürüne, hatta satış, pazarlamadan lojistiğe kadar 360 derecelik bir yaklaşımla yönetilmesi gereken bir konu. Bizim şirkette Ar-Ge tamamen bu yaklaşımla çalışıyor. Son yıllarda sürdürülebilirlik odaklı 100’ün üzerinde Ar-Ge projesi gerçekleştirdik. Bunların içerisinde prosesten atık yönetimine karbon salımından yenilenebilir enerjiye kadar uzanan birçok çalışma var. Tosyalı Holding olarak tesislerimizde üretim süreçleri sırasında meydana gelen karbon salımını referans noktasına göre yüzde 30 azalttık. Bu sayede dünyanın sayılı yeşil çelik üreticilerinden biriyiz. Ürün bazlı aldığımız EPD (Çevresel Ürün Beyanı) belgeleri ile en düşük karbon ayak izine sahip üreticilerden biri olduğumuz belgelendi.”

Avrupa hurdaya dayalı ürün istiyor

“Sektörümüzün temel hammadde kaynağı; cevherden üretim ve hurda. Cevher kaynaklı hammadde hem sınırlı hem de maliyetli. Üstelik karbon salımı açısından da oldukça sorunlu. Oysa hurda, döngüsel ekonomi ve karbon salımı açısından oldukça avantajlı bir kaynak. Dünya çelik sektörünün en büyük sorunu yüksek fırın ile üretim yapan tesisler. Daha Yeşil Mutabakat devreye girmeden Avrupa ülkelerinden bu yönde talepler almaya başladık. Örneğin İskandinav ülkelerine mal satan Avrupa’daki bir müşterimiz; ‘Yüksek fırın ile üretilen ürün istenmiyor, hurdaya dayalı ürün isteniyor’ diyerek bize geri bildirimde bulunuyor. Yani bana istediğim kaliteyi sağlayabiliyorsan geri dönüşüm ile üretilen ürün ver diyor. Biz de, hurdadan da, cevherden üretilmiş kadar kaliteli, istenen standartları sağlayan ürünler üretmek için özel prosesler üzerine çalışıyoruz.”

Yeşil çelik “künye”dir

“Demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve enerji ile birlikte karbon yoğun sektörler arasında yer alıyor. Bizim sektörümüzde yapacağımız değişim, dünyada yeşil dönüşümün hayata geçirilmesinde de önemli bir rol üstlenecek; ‘Bakın yeşil dönüşüm mümkün, çelik gibi en köklü endüstrilerden biri bile artık yeşil çelik üretiyor’ dedirterek herkese ilham verecek. Yeşil çelik çok boyutlu bir konu… İşin teknoloji boyutu var, proses boyutu var, enerji boyutu var, insani boyutu var. Özetle yeşil çelik, sürdürülebilirliği iş yapış biçimi haline getirmiş bir demir-çelik sektörü oyuncusunun kod adı, künyesidir diyebilirim. Tosyalı Holding olarak bizim için de önümüzde 5 yılın en temel gündemi sürdürülebilirlik olmaya devam edecek.”

DÜNYANIN EN BÜYÜK İLK BEŞ ÇATI TİPİ GÜNEŞ SANTRALİ ARASINDA

“Şirketlerimizden Tosçelik Profil ve Sac’ın Osmaniye’deki üretim tesislerinin çatısını güneş panelleriyle kapladık. Bu tesisimize kurulan çatı tipi güneş santrali, dünyanın en büyük ilk beş çatı tipi güneş santrali arasında yer alıyor. Şimdi yeni bir yatırımla Osmaniye’de 10 megavat olan kurulu gücümüzü 70 megavata çıkarmak için çalışıyoruz. Tüm diğer lokasyonlarımızdaki yatırımlarla ise konsolide yenilenebilir enerji hedefimiz 140 megavat.”

İLERİ TEKNOLOJİLERLE KARBON SALIMI DÜŞÜYOR

“Cezayir’deki Tesisimiz, 2,5 milyon ton kapasiteli dünyanın en büyük DRI(Doğrudan İndirgenmiş Demir) üretim tesisi. DRI ile çalışan dünyanın en büyük ark ocağı ve kullandığı ileri teknolojiler sayesinde daha düşük karbon ayak izine sahip bir tesis. 2022 sonunda devreye almayı planladığımız Sarıseki yatırımımızla birlikte, yılda 4 milyon ton sıvı çelik üretmek üzere tasarlanmış, çeşitli bileşimlerdeki hurda ve HBI karışımıyla çalıştırılabilen, ton başına daha düşük elektrik enerjisi tüketimi sağlayan Quantum Furnace teknolojisinin Türkiye’de ilk kullanıcısı olacağız. Bu sayede normal ark ocaklarına göre yüzde yirmi oranında daha az enerji kullanarak fosil yakıttan doğan karbon salımını azaltmış olacağız.

KOBİ’LER DE YEŞİL DÖNÜŞÜMÜN BİR PARÇASI OLMALI

“Karbon yoğun sektörler için gerçekten iyi bir ödev hazırlamamız gerekiyor. Yeşil Mutabakat’a uyumlu ulusal bir sıfır emisyon hedefi koyduğumuzda, sadece birkaç şirketin değil KOBİ’ler de dahil tüm şirketlerin buna uyumunu sağlayabiliriz. Çünkü onların bu dönüşümün bir parçası olmaması, büyük ölçekli şirketleri de her an, her gün zorlayacak bir durum. Çünkü hep birlikte iş yapıyoruz…”