Ankara'da üç katı kazanç vaadiyle 40 bin kişiyi mağdur ettiği iddia edilen 'Deterjan Pazarı' firmasının önünde toplanan yüzlerce vatandaş, dolandırıldıklarını söyleyerek firmaya tepki gösterdi. Ünlü isimlerle reklam filmi çeken 'Deterjan Pazarı' vurgunun boyutunun 500 milyon lira olduğu ve on binlerce kişinin parasını kaptırdığı iddia ediliyor.

Zonguldak’tan da çok sayıda vatandaşın bu olayda parasını kaptırdığı öğrenildi.

Son günlerde artan dolandırıcılık haberlerine bir yenisi daha eklendi. Banyo topu yapmaları için insanlara hammadde satarak geri alımlarda üç katı kazanç vaat eden 'Deterjan Pazarı' firmasının geri ödemeleri yapmadığı ve sahibinin de ortadan kaybolduğu öne sürüldü.

Ünlü isimleri reklamlarında oynatan 'Deterjan Pazarı' şirketinin web sitesine de ulaşılamaması üzerine sisteme üye olan vatandaşların endişesi iyice arttı.

YÜZLERCE KİŞİ FABRİKAYA GİTTİ

Banyo topu yapmaları için insanlara hammadde satarak geri alımlarda üç katı kazanç vaat eden 'Deterjan Pazarı' firması, banyo toplarını satın alma üzerine bir sistem kurdu. Sisteme dahil olarak kazanç elde etmeye başlayan 40 bin üyenin bazıları, son aylarda almaları gereken ücretlerin ödemesinin yapılmadığını, ürünleri satın alan kimse olmadığını ve yetkililere ulaşamadıklarını iddia ederek Ankara’nın Kahramankazan ilçesi Saray Mahallesi'ndeki fabrika önünde toplandı.

Fabrika önündeki yüzlerce yurttaş kolilere zarar vererek, yönetim ofisine çıkmaya çalıştı. Olay yerine gelen polis ekipleri alanda taşkınlık oluşmaması adına önlem aldı.

Şirketin yöneticisi Süleyman Kocabaş, üzerlerinde baskı olduğu için ödemeleri yapmadıklarını savundu, ödeme için de tarih vermedi. 500 milyon liralık dolandırıcılık olduğuna yönelik iddialar var ve şirket internet sitesini kapattı. Şirket, sisteme giren vatandaşlara deterjan hammaddesi veriyor, bunu top haline getirip kuruttuktan sonra 3 katı fiyatla geri almayı taahhüt ediyordu. Örneğin; sisteme 10 bin lira ödeyerek giren bir kişi, ürünleri teslim ettiğinde 30 bin lira alabiliyordu.

“ÇEVREMDEKİLERLE BİRLİKTE 200 BİN LİRA ZARARIMIZ VAR”

Fabrika önüne toplanan vatandaşlardan Seyithan Topaklı, kendisinin 40 bin, çevresinin ise toplam 200 bin lira zarara uğradığını iddia ederek, “İlk başlarda bir sıkıntı yoktu. 30 günde teslim ediyorduk, paramızı alıyorduk. Bu önce 60 güne, daha sonra 90 güne çıktı. Şu an hiçbir şekilde ne paramızı alabiliyoruz ne ürünlerimizi teslim edebiliyoruz. Bu 2 yıldır devam eden bir sistem. Geçen yıl da yine böyle paramızı alamadığımız bir dönem olmuştu ama bu kadar uzamamıştı. İnternet siteleri kapalı, kimseye ulaşamıyoruz. Bir yetkili yatıracak paramız yok diyor, birisi 2 güne yatacak diyor. Haziran ayından beri bizi erteliyorlar. En son namus sözü verdiler ama Süleyman Bey’e ulaşılamıyor. Çok mağduruz, kendi zararım 40 bin lira. Aileme, arkadaşlarıma da tavsiye ettim, toplam çevremle birlikte 200 bin liralık zararımız var. Onlarla birlikle geldik, hep beraber hakkımızı aramaya çalışıyoruz” dedi.

Firmanın sahibi Süleyman Kocabaş’ın sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayınlarda yanında görülen ve Kocabaş’a yakın olduğu iddia edilen şahıs, yurttaşların tepkileri üzerine fabrikanın kapısında sorulara cevap vererek, “Ben de buraya bugün geldim. 3 aydır burada değildim. Biz de kimsenin mağdur olmamasını istiyoruz. Süleyman Kocabaş parası olsa ödemez mi? Kendisi açıklama yapacak” diye konuştu.

SÜLEYMAN KOCABAŞ: MANTIKLI OLUN

Sırra kadem basan firmanın sahibi Süleyman Kocabaş ise sosyal medyadan şirket üyelerine seslendi. Suçlamaları reddeden Kocabaş, bir de üyeleri tehdit edip akıl verdi.

"HALAMIN OĞLU KAFASINA SİLAH DAYADI, SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ, KAZA YAPTI”

Yaşanan olaylardan ötürü mağdur olduğunu iddia eden Remzi Ateş, kendisinin ve akrabalarının birçok sıkıntı yaşadığını, bir akrabasının sinir krizi geçirerek intihar girişiminde bulunduğunu anlattı. Ateş, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Ben bir eşeklik ettim, güvendim bu işe girdim. Her şeyimi yatırdım. Parmağımızdaki yüzüklere kadar sattım. Geldim Süleyman Bey’le konuştum, oturdum, ağladım önünde ‘Sözüm söz, yarın paran elinde’ dedi Süleyman Bey. 1 hafta sonra geldim konuşmak için, param yatmadı. Korumalarından biri 'Bugün söz paran yatacak kardeşim, Süleyman Bey kesin talimat verdi’ dedi. Ben yanmışım bitmişim. Ben Süleyman Bey’e 'Ayın 10’unda ev sahibime senin sözüne güvenerek teminat verdim. Eğer benim paramı yatırmaz, ev sahibim benim kapıma dayanırsa, ben de senin kapına dayanırım' dedim. Erkek olsun çıksın şuraya. 'Ben 9 Ağustos için söz verdim, ödeyemedim ama 1 Eylül’de ödeyeceğim. Biraz daha bekleyin' desin. Herkes rahat bir şekilde evine gider. Gelsin yüreğimize su serpsin. Bizim zaten beklemekten başka çaremiz yok şu an. Halamın oğlu sinir krizleri geçirdi. Kafasına silah dayayacak duruma gelmiş. Haberi aldıktan sonra kaza yaptı, arabası pert oldu. ‘Ben bunun parasına güvenerek 23 bin lira maaşım var. 27 bin liralık krediye girdim. Ya kendi kafama ya onun kafasına sıkacağım’ diyor. Arabada 10 günlük çocuğu ile kaza yaptı. Çocuğu kucağında öldü. Milletin gerçekten sabrı tükendi. Dün burada Süleyman Bey kaçmış haberini alınca bir adam felç oldu. Hastaneye kaldırdılar. Yapmayın Süleyman Bey, size söylüyorum. Buradan size sesleniyorum, birazcık merhametiniz varsa çıkın açıklama yapın. Ben elimde poşet dolusu parayla geldim buraya, ayakta karşılıyorlardı. Şimdi kimse insan yerine koymuyor bizi. Bu kadar insan buraya kavga çıkarmaya gelmedi. Biz buraya insanlık namına evraklarımızı istemeye geldik. Çıksın yine konuşsun Süleyman Bey. Devlet bu yapılanları yanına bırakmaz. Ebediyen çürür hapislerde. Ben buraya mazot parasını borç bularak geldim. Cebimdeki para 50 lira. Ticarette insan batabilir çıkabilir, fabrikası yanabilir. Ama bu adamda öyle bir durum söz konusu değil şu anda. Bizim paramız o adamın elinde. Nerede olduğunu bilmiyoruz. Kaçıp kaçmadığını da bilmiyoruz. Bize yazık, bu insanlara yazık. Bir açıklama yapsınlar.”

Editör: TE Bilişim