Saadet Partisi Zonguldak İl Teşkilatı, il divanı toplantısında bir araya geldi. İl Başkanı Burak Erol, divanın açılışında yaptığı konuşmada Necmettin Erbakan'ın haklı olduğunu vurgulayarak hukukun yok sayıldığını ifade etti. 28 Şubat'ta tarihi bir toplantı yaparak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi konuşacaklarını belirten açıklamasında şunları söyledi:


"Muhterem arkadaşlar, değerli basın mensupları, canlı yayında bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımız; hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Aylık il divan toplantımız münasebetiyle bir Pazar günü yine sizlerle bir araya geldik.
Gündemimiz yine epey yoğun. Hem Zonguldak özelinde hem de genel  politikada önemli konu başlıklarımız var.
Bunların her birine temas etmeye çalışacağız bu ay ..
27 Şubat: Erbakan Hocamızın Vefatının 11. Yılı ve Miraç Kandili
Muhterem arkadaşlar, kıymetli basın mensupları;
Toplantımıza merhum Erbakan Hocamızı rahmet ve minnetle yâd ederek başlamak istiyorum.
Bu hafta, Milli Görüş hareketimizin kurucu lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın ahirete irtihalinin 11. sene-i devriyesi. 
27 Şubat 2011 yılında Rahmet-i Rahman'a uğurladığımız Hocamızı anlatırken, kendisini anarken kullanılan tüm kelimeler hakikaten kifayetsiz kalıyor.
85 yıllık bereketli bir ömrü ve yarım asra yakın mücadelelerle dolu siyasi hayatını anlatabilmek hiç kolay değil...
Cesur bir dava insanı, kararlı bir lider, vizyon sahibi bir devlet adamı, öncü bir siyaset insanı olan Hocamızı,
Bugün; siyasette, ekonomide, dış politikada, devlet idaresinde yaşadıklarımız ve gördüklerimiz neticesinde daha sık hatırlıyor, daha iyi anlıyor ve toplumun tüm kesimlerinden farklı insanlar tarafından da "Erbakan Hoca ne kadar da haklıymış" cümlesinin kurulduğuna şahit oluyoruz.
"Yaşanabilir Türkiye", "Yeniden büyük Türkiye" ve "Yeni bir Dünya"
Hocamız; ülkemizin, İslam aleminin ve tüm insanlığın huzur ve barışa kavuşması için son nefesine kadar gayret göstermiştir.
"Yaşanabilir Türkiye", "Yeniden büyük Türkiye" ve "Yeni bir Dünya" için canla başla çalışmıştır.
Erbakan Hoca’nın bize bıraktığı miras ve aynı zamanda da hedefleri işte bunlardır..
Bizler Saadet Partisi olarak, onun umudunu gerçeğe dönüştürmenin gayreti içindeyiz ve her zaman bu gayreti sürdüreceğiz. Milletimizle birlikte bu yolda muvaffak olacağımıza inanıyorum. 
Bu yıl güzel de bir tevafuk olarak Hocamızı, Miraç Gecesi'nde dualarla yâd edeceğiz.
Bu vesileyle, İslam aleminin ve aziz milletimizin Miraç Kandilini  tebrik ediyor, Cenab-ı Allah'tan bu mübarek gece hürmetine bütün insanlığa sağlık, huzur ve barış getirmesini niyaz ediyorum.
Merhum Erbakan Hocamızı da rahmet, minnet ve hürmetle bir kez daha yâd ediyorum. Mekanı cennet, makamı âli olsun...
28 Şubat'ın Üzerinden 25 Yıl Geçti
Muhterem arkadaşlar, kıymetli basın mensupları;
Bu hafta bir diğer önemli tarihi olayın da yıldönümünü yaşayacağız.
Vizyon sahibi bir devlet adamı olan Erbakan Hocamızın ve Milli Görüş Hareketi olarak bizlerin en büyük mağdurlarından biri olduğumuz 28 Şubat darbesinin yıl dönümündeyiz. 
28 Şubat’la birlikte Erbakan hocanın önünü kesmek isteyenler, milletimize de ağır bir darbe vurmuş oldular.
Ekonomik ve sosyal maliyetlerinin yanında milletin gönlünde ve hafızasında derin travmalara neden oldu.
Bugün hala, o travmaların bedeli ödüyoruz. 
Sanılanın aksine sadece sosyal ve toplumsal gerekçelerle değil; bilakis esas olarak ekonomide ve dış politikada atılan tarihi adımların önünü kesen bu müdahalenin bedellerini çeyrek asırdır ödüyoruz..
TÜRKİYE’DE ülkesi ve insanı için koşturan vatanseverler olduğu gibi; Batı’nın menfaatlerini önceleyen işbirlikçiler de var. İşbirlikçiler tabiî işleyişi bozuyor; kural dışı yöntemlere başvurarak milletimize tarihî arızalar yaşatıyorlar. Bunlardan birini de, 28 Şubat olarak anılan süreçte yaşadık. Millî Görüş hareketi, milletimizin aslına, özüne dönüş sürecini başlatmıştı. Halkımız içinde de, büyük oranda karşılık buldu.
Millî Görüş’ün partisi olan RP, 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde Ankara, İstanbul dâhil, 5 büyükşehir; il, ilçe ve beldelerde 400’e yakın belediyeyi yüzde 19.14 oy oranıyla kazandı. 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde ise, birinci parti olarak yüzde 21.35’lik oy oranına ulaştı. RP’nin hızla yükselişi Türkiye üzerinde emelleri olan sömürgecileri rahatsız etti. RP’ye hükümet kurdurmak istemediler.
Kurulan ANAP-DYP Hükümeti ancak 3 ay dayanabildi. Zorunlu olarak, Necmettin Erbakan başbakanlığında REFAH-YOL Hükümeti kuruldu. Hükümet beklenenin üstünde bir performans gösterdi. Türkiye’ye bolluk ve bereket geldi. Havuz sistemi ile rantiyeye giden musluklar kesildi. Milletin parası halkın cebine girdi. Denk bütçe yapıldı. İç barış sağlandı. Terör olayları yaşanmadı. Türkiye ilk defa bu kadar güçlü hale geldi.
Türkiye’nin kalkınması ve İslâm dünyasının uyanması, saltanatı sarsılacak olan ABD’yi tedirgin etti. Türkiye’deki işbirlikçilerini harekete geçirdi. TSK içindeki bir cunta Batı Çalışma Grubu’nu (BÇG) oluşturdu. Bu dalgalanmalar bütün kurumları etkiledi.


MİLLÎ İRADE GASBI
BÇG, halkın oyları ile iş başına gelen REFAH-YOL Hükümeti’ne karşı psikolojik savaş başlattı. Cumhurbaşkanı Demirel, TSK’dan brifingler aldı. Önde gelen devlet kurumlarına irtica brifingleri verildi. Halk huzursuz edildi. 5 ayrı iş ve işveren sendikası hükümet aleyhine döndü. Gelişmelerden tedirgin olan bazı DYP milletvekilleri istifa etti. 21 Mayıs 1997’de RP’ye kapatma davası açıldı.
Başbakan Erbakan siyasi parti liderlerinden destek istedi. Siyasiler, oluşturulan psikolojik hava sebebi ile Erbakan Hoca’ya destek vermediler. 18 Haziran 1997’de Erbakan Hoca  istifa etmek zorunda kaldı. Yerine RP-DYP-BBP’nin desteklediği, hükümet kurma yeterliliğine sahip Tansu Çiller’i önerdi. Demirel, hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a verdi. 30 Haziran 1997’de ANASOL-M azınlık hükümeti kuruldu.

TSK içindeki cunta, Erbakan Hükümeti’ne, “Silâh kullanabiliriz” tehdidinde bulunmuştu. Çalkantılı süreç devam ederken 16 Ocak 1998’de RP kapatıldı. Millî Görüşçüler haksızlığa uğradığı için öfkeliydi. Olayı protesto etmek, askerî cuntanın öfkesini çekecekti. Erbakan Hoca, RP’nin kapatıldığı gün yatıştırıcı açıklamalar yaptı:

“Karar tarihin akışı içinde basit bir noktadır. Türkiye’de halkımızın büyük bölümünün partisi RP ve onun davası bu kararlardan zerre kadar etkilenmez. Bu kararlardan bir tek sonuç çıkar; o da RP davasının daha da büyüyüp gelişmesidir.”

28 Şubat’ta tabiî olan, millet ve STK’nın millî iradenin arkasında durmasıydı. Vaiz statüsündeki FETÖ’nün hükümete, “Beceremediniz; artık gidin!” sözü ABD’nin görüşünü seslendiriyordu.

HUKUK YOK SAYILDI
TABİÎ olmayan hukuk dışı yöntemlerle hareket edilince, yine tabiî olmayan sonuçlar ortaya çıktı. Eğri cetvelle doğru çizgi çizilmezdi. 28 Şubat AKP’yi ortaya çıkardı. FETÖ’cüler devletin sinir uçlarına kadar girdi. Türkiye’yi en az 100 yıl geriye götüren 15 Temmuz kalkışmasını yaşattılar. AKP’lilerin FETÖ’yü ziyaret için ABD’ye gidiş sebebini, AKP Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, “O dönemde ticarette, siyasette, bürokraside yükselmek o yolla oluyordu” (14.02.2022) sözleri ile açıklık getirdi.
28 Şubat’taki hukuk ve kural tanımazlık, bugün de 28 Şubat ürünü AKP Hükümeti’nde sürüyor. İsterseniz Prof. Dr. İlber Ortaylı’yı dinleyelim: “İmtihan sisteminin canına okudular; bu çok kötü! Bunu hem ayıklayamayız; hem de ehliyetsiz alt kademelerin elinde devlet batar. Acı acı ödersiniz bedelini!” (30.12.2021)
28 Şubat, hukuk ve insan hakları katliamıdır. Türkiye, birkaç asırda zor gelecek Erbakan Hoca gibi büyük bir lideri değerlendiremedi. Herkes olup bitenin farkında! “Erbakan hep haklı çıktı” sözü özdeyiş haline geldi. Erbakan Hoca, 28 Şubat’ta bir liderlik dehası ortaya koydu. 
Bir gazetecinin dediği gibi; “Erbakan ‘yenildi’ sanılırken yendi.”

Her şey ortada! Bugün kimse 28 Şubat’ın aktörlerini hayırla anmıyor. Erbakan milletimizin gönlünde! Hatimler okunuyor; rahmetle anılıyor. Milyonlarca insan onu anlamaya çalışıyor. Saadet Partisi Genel Başkanımız Temel Karamollaoğlu müjdeledi: “28 Şubat defterini, bu 28 Şubat’ta düreceğiz.”

28 Şubat Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Toplantısı
İşte bu bedeller artık daha fazla ödenmesin diye, "üzerinden bin yıl geçse de..." şeklinde kurulan cümlelerin haksızlığını ispat etmek adına 28 Şubat günü tarihi bir toplantıyı gerçekleştireceğiz.
Siyasi partilerimizin genel başkanları ile birlikte, 28 Şubat Pazartesi günü Ankara'da, bir daha 28 Şubat’lar yaşanmasın, demokrasiye karşı kimse vesayet kurma hevesinde bulunmasın diye hazırlamış olduğumuz “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” toplantımızı icra edeceğiz.
Tabiri caizse; 28 Şubat'ın defterini yine bir 28 Şubat günü hep birlikte düreceğiz!
Türkiye’nin geleceğini şekillendireceğine inandığımız bu toplantıyı 28 Şubat’ta yapmış olmamızdan dolayı iktidar medyası ve çevreleri tarafında yürütülen tartışmaları hayretle takip ediyoruz. 


O Masayı Niçin ve Kimler İçin Kurduk?
O masa üzerinden kurgular yapmayı, senaryolar üretmeyi bırakın artık bir kenara, bakın bir kez daha ve bu kez başka bir açıdan ifade ediyoruz ...
O masa niçin ve kimler için kurulmuştur anlayalım artık, o masa;
-Kütüphanelerde, "ders çalışma masası"nda yıllarca dirsek çürüten fakat bir iş sahibi olamayan milyonlarca gencimiz için kurulmuştur...
-Sınıflarda öğrencilerine "öğretmen masası"ndan ders anlatması gerekirken; kuryelik  yapmak zorunda kalan ataması yapılmayan on binlerce gencimiz için kurulmuştur...
-Öğle saatleri olmasına rağmen hâlâ tek kuruş siftah yapamayıp, "dükkanındaki küçük masası"nın başında kara kara düşünen esnafımız için kurulmuştur...
-"Akşam yemeği için oturacakları masa"yı nasıl hazırlayacaklarını, evlatlarına bu masada ne yedireceğini hemen her gün düşünmek zorunda kalan milyonlarca aile için kurulmuştur...

Kötü Gidişata Birlikte Son Vereceğiz
Bizler, Türkiye’nin "rövanş cumhuriyeti" olmamasını istiyoruz.
Bizler, Türkiye’nin geçmişiyle kapatamadığı hesaplaşmaları yüzünden bir türlü geleceğe dönemeyişine son vermek istiyoruz.
-Devlet kurumlarının itibarının kaybolduğu, mülki ve idari amirlerin parti il başkanı gibi hareket ettiği,
-Medyanın, iktidarın otoriter yönelimleri uğruna kamu tarafından finanse edildiği, insanlarımızın fikirlerini özgürce ifade etmeye korktuğu,
-Her türlü hayati kararın tek bir kişinin iki dudağı arasında olduğu, “bürokrasiyi hızlandıracağız” derken istişare mekanizmasının tamamen ortadan kaldırıldığı,
-Bakanların dahi iş yapamaz hale geldiği, millet iradesinin tecelli ettiği Meclis'in fonksiyonlarının bütünüyle ortadan kalktığı,
-“Askeri vesayetle mücadele edeceğiz” diye çıkılan yolun parti oligarşisine çıktığı,
-Böylece; istişarenin, liyakatin, ortak aklın, adalete güvenin ve refahın kalmadığı,
-Torpilin, sadakatin, tek tip düşünce yapısının, hukuksuzluğun ve huzursuzluğun hakim olduğu,
-Ve tüm bunların her geçen gün katlanarak, milletimize ağır bir ekonomik fatura olarak çıktığı,
-Alım gücünün gün be gün eridiği,
-Enflasyon, işsizlik ve borçluluk oranlarının ortalığı kasıp kavurduğu, 
Bu kötü gidişe dur demek istiyoruz ve bunu birlikte başaracağız!
Başka bir Türkiye’nin ve "İnsanca Yaşam"ın mümkün olduğunu en kısa zamanda gösterecek; ülkemize nefes aldıracak, insanımızın yüzünün gülmesine vesile olacak adımları bir bir atacağız.
ABD'nin Her Zaman İlk Önceliği İsrail'dir
Yıllar evvel hazırlanan planlar işletilmekte, emperyal ve siyonist güçler aşama aşama yol almaktadır. Bunu görmemek olmaz!
Milli Görüş Hareketi olarak, yıllardır dilimizde tüy bitti.
BOP nedir, ya da daha doğru ifadesiyle Büyük İsrail Projesi nedir, bölgemiz üzerinde, dünya genelinde hangi oyunlar oynanıyor; hep bunları vurguladık, uyardık.
Son 20 yıldır bu projenin tatbikatı bambaşka bir boyut kazanmıştır Ak Parti'nin iktidara gelişiyle birlikte..
Zaman zaman İsrail ile kavgalıymış gibi görünüp, arkasından İsrail'i baştacı etmenin başka bir izahı da yoktur.
"One minute" diyeceksiniz, Mavi Marmara katliamını yok sayacaksınız... Türk hükümeti olarak şimdi o saldırganlarla kol kola gireceksiniz; bunu kabul etmek mümkün değil!
Şimdi başka bir cepheden aynı oyunlar oynanıyor; bu gerçeği bilerek ve kurulan tezgahı görerek hareket etmek mecburiyetindeyiz.
ABD’nin Ukrayna’nın güvenlik kaygılarını istismar etmesi de doğru değildir.
Bu bölgede İsrail'in yaptığı zulmü görmemek bu kadar tehlikeli bir yaklaşımdır işte.
Artık İsrail'in ırkçı bir devlet olduğu, kendi topraklarında Filistinlilere zulmettiğini sadece biz değil, başka ülkelerde yavaş yavaş kabullenmeye başladılar.
İsrail zalim bir devlet olarak tescil edilmiş durumdadır!
İsrail Cumhurbaşkanını yeniden Türkiye’ye davet edip itibar iade etme gayreti zulme destek manasına gelir! Birileri BOP haritalarını Sayın Cumhurbaşkanının önüne lütfen koysun artık!
BOP sınırlarının nerelere gittiğini, bizim ülkemizin nasıl parçalanacağını ortaya koyan haritalara Sayın Cumhurbaşkanı razıysa, kusura bakmayın bu ülke buna tahammül edemez!
Her ne kadar bir taraftan muhalefet partilerinin bir araya geldiği masayı dillerine dolarken, diğer taraftan kendileri terör devleti İsrail'in Cumhurbaşkanı ile Ankara'da masaya oturacak olanlar;
Bunu anlamasa veya anlamazlıktan gelse de; ABD’nin her zaman ilk önceliği İsrail’dir. Bugünün Ortadoğu’su İsrail’in en güvende olduğu bir dönemi yaşamaktadır.
Gaflete düştünüz; Millet Meclisi kabul etmemesine rağmen Amerika Irak’ı işgal ederken ona destek verdiniz, Suriye’yi harabeye çevirdiniz! Şimdi de kalkmış bu zulme destek olmak için israil Cumhurbaşkanını davet ediyorsunuz, neden? Çünkü ekonomi...
Bu gelişmeleri iyi anlamak mecburiyetindeyiz; bu süreçte en ufak hata yapma lüksümüz yoktur.
Sorunun çözülmesi ve en az zayiatla sonuçlanması için Türkiye’nin kritik bir rol üstlenmesi ve daha ciddi adımlar atması gerekmektedir. 
Ortaya çıkacak bir çatışmanın en çok zarar vereceği bölgelerin başında bulunan ülkemizin daha dikkatli hamleler yaparak süreci yönetmesi gerekmektedir.
Türkiye, herhangi bir ülke değildir; dolayısıyla herhangi bir ülke gibi hareket edemez veya bölgemizde ve dünyada yaşanan gelişmelere seyirci kalamaz, sadece figüranlık yapamaz!
Ve son olarak unutulmamalıdır ki; coğrafyamızın ve dünyanın her zamankinden daha fazla barış ve huzura ihtiyacı var. Daha fazla masumun kan ve gözyaşının döküleceği muhtemel tüm senaryoları bertaraf etmek ise her zaman ilk önceliğimiz olmalıdır.
Saadet Partisi olarak tüm taraflara itidal çağrımızı yineliyor, hükümeti ise bu konuda en ufak bir adım atarken dahi hassasiyet ve ciddiyetle hareket etmesi konusunda bir kez daha uyarıyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle divan  toplantımıza gösterdiğiniz ilgi ve alaka için sizlere teşekkür ediyor, hayırlı günler diliyorum. Sağlıcakla kalın, Allah'a emanet olun"

Editör: TE Bilişim