Son yıllarda Genel Maden İşçileri Sendikası’nın saf dışı bırakma, yok sayma hastalığı türedi.
Geçmişte Çetin Altun’a bahane bulan sendikaya sırt çevirdi.
Ramazan Denizer’e kızan sendikaya sırt çevirdi.
Ramis Muslu ve Eyüp Alabaş’ı politik bulan sendikaya sırt çevirdi.
Şimdilerde de Hakan Yeşil’i istediği gibi yönetemediğini düşünenler benzer rolleri üstleniyor.
Sevgili dostlar.
Maden işçisi Zonguldak’tır.
Sendika işçidir.
Şehittir.
Kömürdür.
Acıdır.
Gözyaşıdır.
İşçinin anasıdır.
Babasıdır.
Evladıdır.
Vefadır.
Saygıdır.
Bu şehre gelen tüm sayın bakanların mutlaka uğraması, ziyaret etmesi gereken yer sendika binasıdır.
Türkiye Taşkömürü Kurumu’dur.
Mesele Hakan Yeşil veya Kazım Eroğlu değil.
 Bu şehrin üretim ve mücadelesine saygının adresidir.
Çalışan sayısını bine de düşürseniz o şehitlerin göz yaşları yakanıza ilişir, iki yakanızı bir araya getiremez, siyasette iflah olamazsınız!
Bizden söylemesi!

İsim meselesi!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde kısa süre önce aramızdan ayrılan Teoman Duralı'nın adının Mithatpaşa Tünelleri ve kavşak düzenlemesine verileceğini söyledi.
Yanlış.
Böyle işlerde yerel dinamikler önemlidir.
Yerel yöneticiler doğru bilgilendirme ile hataları önleyebilirler.
Bu ismi öneren kişi sevgili Muammer Acı mı acaba?
Veya Muammer Avcı bu tercihin yanlış olacağını neden söylemedi?
Prof. Dr. Teoman Duralı bu şehrin yetiştirdiği çok değerli bir isim.
Adının yaşatılması gereken en doğru yer BEÜ’dür.
Diğer yandan Mithatpaşa Tünellerinin fikir babası da eski Belediye Başkanı Hüseyin Öztek’tir.
Bazı dostlarımız “Atilla Öksüz’ün adı verilsin” diye yazmış veya önermiş olsalar da gerçek vefanın gösterilmesi adına hırsız olmamış, soymamış, soydurmamamış bir belediye başkanı ve dürüst bir adamın adının yaşatılması adına Hüseyin Öztek’tir.
Gel gelelim bu doğruyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kim söyleyecek?

Ders!
Geçen yıl karla mücadelede yaşanan aksaklıklardan dersler çıkarılmış görünüyor.
Zonguldak Belediyesi’nin Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi’nin yolunun sürekli açık tutulması adına bir ekibin sadece Rüzgarlımeşe’de hazır bulundurulması güzel bir uygulama olmuş.
Tebrik ve teşekkür ederiz.
Keşke diğer konularda da güzel dersler çıkarılıp inattan vazgeçilse!

KGB - MOSSAD ve MİT’çiler belediyede!
Belediye Başkanı Belediyeyi birlikte yönettiği, birlikte yiyip içtiği, birlikte mücadele ettiği arkadaşlarını bu kadar sıkı takibe alır mı?
Falanca kiminle görüşmüş?
Filancı ne paylaşmış?
Kim hangi gazeteci ile görüşmüş?
Kim kiminle yan yana gelmiş?
Başkanın peşine adam taktıkları da başkanın peşine adam takmışlar!
Böylesine güvensizlik, böylesine şüphecilik hastalık hali.
Belediye içinde Rus KGB ajanları ile İsrail MOSSAD ajanları istihbari çalışmalarını aralıksız sürdürüyor.
Bir de MİT özentisi içinde olan grup üyeleri var.
Valla kimin kime çalıştığı da pek net değil aslında!
İnsanları birbirine düşürseniz olacağı budur!
Yazık!

Ereğli meselesi!
Ereğli’nin politik anlamda cezalandırıldığını yazıyorum.
Mesele Ak Parti’nin Zonguldak tarafındaki her siyasetçi bu görüşe pek katılmıyor.
Ereğli tarafındaki Ak Partililer ise fazlasıyla katılmakla birlikte az bile yazdığımız görüşünde.
Sen yapmadın.
Ben yapmadım.
Ama birileri yaptı bu cezalandırmayı.
Kişilere değil de sonuca bakalım.
Ereğli’de Halil Posbıyık, Alaplı’da Nuri Tekin’a prim vermeyelim derken ilçe halklarını cezalandırdığımızı ne zaman fark edeceğiz!
Aslında benzer durum ne yazık ki CHP’li belediyelerin bulunduğu diğer ilçelerimiz için de geçerli.
Detaylara girmiyoruz.

Üretim… Üretim… Üretim!
Sık sık şehrimizin az sayıdaki sanayici ve girişimci sayımısın artması ve mevcutların her anlamda desteklenmesi çağrısında bulunuyoruz.
Örneğin MFA’nın nereden nereye geldiği harika bir örnek.
Başka örneklerimiz de var.
Daha fazla olmalı.
Yerel kalkınma modellerinin önündeki engeller ne olursa olsun en büyük engel kafalarımızda!
Biliyoruz.
Yapıyorlar.
Ama!,
Hem bürokratlarımız hem siyasetçilerimiz vakitlerinin  daha fazlasını yeni girişimciler bulup, onları desteklemek, işlerini kolaylaştırmak için çalışmalı.
Onlara zaman ayırıp her konuda yardımcı olmalı.
On kişinin - yirmi kişinin daha fazla çalıştırılması için yüreklendirmeli.
Bununla birlikte yerel kaynakların ve yerel markaların şehrin tüm noktalarında tanıtılması, sahiplenilmesi için çalışmalar yapılmalı.

Yeni Rektör kim olacak?
BEÜ’de yeni rektörün kim olacağı üzerine farklı senaryolar var.
Geçenlerde verdiğimiz haberde rektör olmak isteyen veya rektör yapılmak istenen isimleri tek tek sıraladık.
Bu isimlerin dışında bir iki isim daha var.
Onların da yakında ortaya çıkacağını biliyoruz.
Arada soranlar oluyor.
Kim olacak diye?
Bilemeyiz.
Ama en şanslısı Prof. Dr. Mustafa Çufalı.
“Derdimiz  Mustafa Hoca değil Hayri Hoca” diyenlere de hemen söyleyelim 
Hayri Bulazar’ın genel sekreterliği de devam ediyor.
Çufalı’nın olmamasının tek bir ihtimali var o da şimdilik zayıf ihtimal!