Taşkömürü Türkiye için hala çok stratejik mi?
Evet.
TTK Zonguldak ve ülkemiz için hala önemli bir istihdam kapısı mı?
Evet.
*
TTK’nın sık sık hatırlatılan zararlarının en büyük sorumlusu yönetimsel hatalar ve geciken yatırımlar mı?
Evet?
*
Zonguldak’ta özellikle çok sayın iktidar partisi milletvekillerimiz seçim öncesi kapı kapı dolaştıkları TTK’ya seçim sonrası sırt çeviriyor mu?
Evet?
İşçi alınması konusunda isteksizlik hali sergiliyorlar mı?
Evet?
*
Bu şehrin esnafının, işsizinin; işe, ekmeğe, adalete ihtiyacı var mı?
Evet.
Bu şehrin memurunun, siyasetçisinin, belediye başkanlarının, TTK’nın yaşatılması, doğru yönetilmesi ve işçi alınması için sesini çıkarması gerekiyor mu?
Evet.
*
TTK’yı, sendikacıları istediği gibi yönetemediğini düşünen her siyasetçi ve bürokratın ısrarla cezalandırmak istediği yer aslında Zonguldak mı?
Evet?
*
“Her işçi alımında benim 4 yıldır yetiştirdiğim işçilerden yarısı TTK’ya işe girince biz yeni işçi bulmak zorunda kalıyoruz” diyen Zonguldak Milletvekili mi?
Evet.
*
Kömürden vazgeçiş politikalarına alternatifler aranıyor olsa da günümüz şartlarında tüm ekonomik ve sosyal şartları düşünerek üretime devam etmek, TTK’yı yaşatmak zorunda mıyız?
Evet?
*
Eeeeee o zaman neyi bekliyoruz?
Bizim maden sendikacıları, diğer sendikacılar, çok sevgili milletvekillerimiz, bürokratlarımız, bunca dernek ve “TTK süt verse de bizde kaymak yapsak” diye bekleyen esnaf temsilcileri ve esnaf neyi bekliyor?
*
Çaykur’un zararını anmak istemeyen bu şehrin güzel evladı, canımız ciğerimiz, hizmetkarı milletvekillerimiz neden sağda- solda TTK’nın zararı üzerinden siyaset yapıyor?
*
Sonra kızıyor.
Küsüyor.
Alınıyorlar.
Kızmayın lütfen.
Eğer bu yanlışlarınıza alkış tutarsak, sizlere asıl kötülüğü o zaman yapmış oluruz.
Bizim bir eksiğimiz, yazdıklarımızda bir hata varsa elbet onu da düzeltelim!
Saygılarımızla…
*
Eeeee Polat abi!
Bir çay daha ister misin bakam!


Adileşen insanlık!
Ülkemizin her köşesinde insanoğlunun gittiği her köşeyi mundar ettiğini görüyoruz.
Kimi siyaset.
Kimi ticareten.
Doymak bilmeyen hırslarımızın ülkemizin her köşesini nasıl talan ettiğine tanık oluyoruz.
Karşı olduğumuz.
Yanlış bulduğumuz ne varsa yapmaya devam ediyoruz.
Akdeniz ve Ege sahillerinden sonra şimdi Karadeniz sahilleri tam bir yamyamlıkla karşı karşıya.
Ne kanun.
Ne planlama.
Ne imar.
Ne çevre.
Ne başka bir şey.
Karadeniz’in ormanları mesela.
Köyleri.
İnanılmaz bir talan yaşanıyor.
Kanunla belirlenip kesinlikle yapılaşmaya kapatılması gereken yerlerde sürekli betonlaşma artıyor.
Trabzon Uzungöl’ün değişimi gibi.
Rize’nin Trabzon’un yaylalarında çirkinliğin durmaması gibi.
Mesela insanların akın akın geldiği Kastamonu Pınarbaşı’da korunması gereken tüm kütük evlerin yıkılıp hızla betonlaşması gibi.
Ne olacak her taraf betonlaşınca?
Binlerce insanın gelmesine ne kadar gerek kalacak?
Mesela Zonguldak Bakacakkadı’nın göbeğinde Filyos Çayı’nın kenarında, 100 Yıl Tatil Köyü’nün bitişiğinde kentin ve insanın geleceği düşünülmeden kurulan devasa sanayi sitesi gibi?
Her yerde plansız işler.
Dünya, yapılaşmanın olacağı yer ile insanların hayran olduğu, turizm noktaları arasına kesin bir sınır çiziyor.
Biz hem çok seviyoruz hem de talan etmek için elimizden geleni yapıyoruz.
Kanunlar çalışmıyor.
Valiler suç işliyor.
Kaymakamlar suç işliyor.
Belediyeler suç işliyor.
Vatandaş suç işliyor.
Hafta sonları gitmeye çalıştığımız dağ- tepe derelerin çevresinde hep bir katliam ile karşılaşıyoruz!
Ve öyle şeyler görüyorsunuz ki insanoğlundan nefret etmeye başlıyorsunuz!

Z HABER’den!
Sevgili dostlar.
Üç günlük dünya.
Öyle kimseye tepeden tepeden konuşacak.
Büyük büyük laflar edecek halimiz yok.
Hakkımız da yok.
Dostlarımız dostumuzdur.
Düşmanlarımız varsa onların da düşmanlığı bize değil kendilerine olur.
Bu şehir için, bu şehrin çocukları için eksik fazla kim hangi çabaya gösteriyorsa bize düşen görev de hakkını teslim etmek.
Ahmet’i memnun etmek için Mahmet’i, Mehmet’i memnun etmek için Ahmet’i yok saymak, emeklere haksızlık yapmak bizim işimiz değil.
Bazı sözlerimiz var da yüze söylemeyi tercih ediyoruz.
Şehir zaten kavgalardan yorulmuş.
Siyasetçi, dernekçi, bürokrat dostlara da bunu tavsiye ediyoruz.
Yüzleşin.
Net konuşun.
Bu topluma karşı hizmet ve gönül borcu olan herkesin mutlak yapması gereken işler bunlar.
Hakim değiliz.
Savcı değiliz.
Bize düşen bir görev varsa Z HABER her daim halkın, haklının, hizmetin, doğrunun, ortak aklın yanında.
Şikayetiniz varsa lütfen yazın.
Saygılarımızla…