Bayram sonrası yeni bir dönem başlıyor.
Siyasette nabız yükseliyor.
Ancak siyasette tempo asıl Eylül’den itibaren yükselecek.
Muhalefetin Kasım’da seçim söylemleri şimdili boşa çıkıyor.
Seçim vaktinde yapılacak.
Ankara’da tüm hazırlıklar bu yönde yapılıyor.
Zonguldak’ta tüm partilerde hareket var.
Aday olabilme savaşı kızışıyor.
Ak Parti’de kumpas siyaseti.
CHP’de ‘özel hayat’ siyaseti.
İYİ Parti’de ‘yerli- yabancı’ siyaseti.
DEVA’da şifa bulma siyaseti
Saadet’te; “Ben” siyaseti.
Kiminin emekleri gider boşa.
Kiminin sözleri gider hoşa!
Ankara’dan rüzgar esmezse harmanda buğday ziyan olur!

Zonguldak anketi!
Tam da bu arada ORC’nin Zonguldak anketi yayınlandı.
Yerel seçimlerde MHP adayı Hamdi Ayan’ı yüzde 30 çıkarmayı başaran ve yanılan ORC bu yönüyle Zonguldaklılar arasında sabıkalı bir firma gibi duruyor.
Ancak adayın tanınırlık anketi olarak bakarsak  sonuç doğru çıkabilirdi o günün şartlarında.
Dün açıklanan anket sonucu sonrasında gelen yorumlar da gösteriyor ki ORC, doğruyu veya doğruya en yakın sonucu da çıkarmış olsa geçen seçimden gelen sabıka güveni sarsıyor.
 ORC sahibi Mehmet Pösteki aslında pek çok yerde nokta atışı yapmıştı.
Bugünün sonuçlarına bakarsak.
Ak Parti yüzde 35.
CHP Yüzde 35.
İYİ Parti yüzde 16.
Diğerleri zaten yok.
Kamuoyundaki genel izlenim ile örtüşen bir anket sonucu gibi dursa da kimse memnun değil.
ORC’nin diğer şehirler için yaptığı anketleri de inceledim.
Kimi şehirlerde Ak Parti’de düşüş olmasına rağmen İYİ Parti’nin yükselişi ve bazı kentlerde ikinci sıraya oturması dikkat çekiyor.
Muhalefet kanadı ise ekonomide yaşanan bunca sıkıntı sonrasında Ak Parti’nin oyunun düşüşe rağmen çakılmamış olmasını anket firmalarına bağlıyor.
Bazıları da vatandaşa kızıyor.
Muhalefet, tüm ekonomik zorluklara rağmen seçmen davranışlarının neden ve sonuçları arasında doğru sorgulama, doğru analiz, doğru algı yönetimi ve gibi konulara gerçekçi şekilde kafa yorsa o zaman vatandaşı daha fazla anlayabilir!

Sıkışınca Atatürk’ün adını ağzına al,
sonra git Negahan’ın kucağına otur! 
İmamoğlu’nun nasıl seçildiğini biliyorsunuz.
Kritik zamanlarda bir belediye başkanı gibi değil de görmemişin şeyini koparak şey gibi davranması en çok da kendisine destek veren insanlara saç-baş yolduruyor.
Başkanlar önemli olaylarda bir olmaz.
İki olmaz.
Hadi diyelim üç olmaz.
Ama dördüncüde kapının önüne koyarlar adamı.
Başkanlar olmadan da krizler yönetilebilir, ekipler çalışır.
Eyvallah.
Ancak Türkiye gibi ülkelerde halk başkanı bilir.
Fotoğrafa bakar.
Bir şey olmasa da yanında – sokakta olduğunu bilmek ister.
Üstelik böylesi ve diğer konularda haklı eleştiriler karşısında sürekli çemkiren – tepki gösteren bir başkanı itici bulur.
Sıkışınca Atatürk’ün adını ağzına al, sonra git Negahan’ın kucağına otur!
Belediye başkanı olamadan Cumhurbaşkanı olmaya, cin olmadan adam çarpmaya kalk!

Ak Parti’nin kumpasçıları!
Ak Parti’de üç isim.
Kumpasın DNA’sını iyi bilirler.
Metin Karaduman’ı devre dışı bırakmak için Zeki Tosun’a gaz verdiler!
Tosun ağırdan alınca Özbakır’ı kullandılar!
Karaduman gitti Çağlayan geldi.
Sonra aynı Özbakır ile Zeki Tosun’a bir gece yarısı darbesi yapmaya çalışırken yakalandılar!
Sonra anında manevra yapıp Tosun’u hem rahatsızlığı hem de pasif duruşu nedeniyle Mustafa Çağlayan ile çatıştırmaya  çalıştılar!
Çağlayan bu oyuna gelmedi.
Oyuna gelmeyince kündeye geldi.
Strateji değiştiren kumpas ekibinin elini çabuk tutması gerekiyor.
Zeki Tosun, görevden alınması beklenen 27 il başkanı arasında olursa amaçlarına ulaşmış olmuyorlar.
Onların amacı Zeki Tosun’u sadece adaylıktan uzaklaştırmak değil!
Gelecek milletvekili seçimlerinde kendilerine yardım ve yataklık yapacak … veya … başkan yapmak.
Bu arkadaşlar her zaman maşa kullandılar.
Şimdi iki maşa hazırlıyorlar!
Çok gizli!
Başarılı olurlarsa sırada Milletvekili Hamdi Uçar var!
Çolakoğlu hakkında da dosya yapmaya başladılar!
Yani anlayacağınız işler öyle göründüğü gibi değil!