Otobüs yolcuğunda yazıyorum bu satırları,

Yalan değil; gönül şehirler arası yolculuk yaparken yazmak ister

Ama malum Zonguldak – Muslu istikametinde akşam vakti seyir halindeyken yazıyorum bu satırları,

Gözüm kapalı seyahat ediyordum kulağımda kulaklığım; sıcak – kalabalık ve gürültülü bir ambiyansta,

Gözüm kapalı dedim ya aman sakın yanlış anlaşılmasın aracın sallanmasından nerede olduğumuzu anlıyorum,

Yıllardır ezberledik zaten o Kilimli’den Çatalağzı’na inerken güzergâhı,

Taşını – toprağını – engebesini – çukurunu …

O kadar alıştık, ezberledik ki onlara.

Kimi akraba oldu, kimi de hasım,

Kiminin de rüyalarına konu oldu.

Merak ediyorum eksikliğini hissettiğimiz olacak mı o engebe ve hengâmeyi?

Umarım kafamızda bu soruya cevap vereceğimiz günleri de görürüz.

*

Engebe – hengâme dedim ve tabii ki de iklim ve coğrafi koşullar geliyor akla,

Ve geçen günlerde yaşadığımız afet durumu: kuvvetli sağanak yağış, sel ve taşkınlar…

Öncelikle memleketimize ve bölgemiz insanlarına geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.

Hiç bilmeden – araştırmadan – yermeden yazıyorum şu an bunları;

Bu afetten ders çıkaracak mıyız?

Ne kadar hatamız, ihmalkarlığımız, eksikliğimiz, boş vermişliğimiz var?

Yoksa tamamen tabiat ana mı?

Şimdi, şapkayı önüne koyma - özeleştiri zamanı,

Ne oldu, nasıl oldu, niye oldu, neler yoktu – neler vardı?

Tabii yaraları sarmak lazım önce sonra da bazı dersleri çıkarmak gerekir.

Varsa eksiklikler giderilmeli, söylenmesi – uygulanması gereken durumlar yapılmalı,

Daha beterlerinden ve tekrarlarından daha az hasarla atlatmak için.

Tamamen insani duygularımla yazıyorum dedim ya kimseyi yerme amaçlı değil sözlerim:

Ama şapkayı öne koyma zamanı – özeleştiri zamanı?

**

Sözlerime son vermeden önce, sel münasebetiyle yazmayı ertelediğim bir husustan bahsetmek istiyorum.

Fotoğraf çektirme sevdası?

Nedir bu sevda, özellikle siyaset arenasında…

A’sı, B’si, C’si ayırmadan ediyorum bu sözleri.

Neredeyse her siyasi zümrede olan şeylerden bahsediyorum.

Siyasetçinin önceliği “ Vatan “ olmalı değil mi?

Sonrasında mı? “Halk “ yani seçmen, seni seçen, temsil ettiğin zümre.

Önceliklerimizi karıştırmamak gerekir, doğru sıralamak ve bu doğrultuda çalışmalar yapmak gerekir.

Yoksa dünyanın en yetenekli siyasetçisi de olsan “Halk “ belirleyici,

Sen halkı bekletirsen onlar da seni bekletir.

Bekler durursun,

Uzun uzun…

***

İki kelam güzel söz etmedim farkındayım, otobüs de Muslu’ya varmak üzere,

Bir iki kelam dizeyle bitireyim bugünkü sıkıntılı cümlelerimi.

Sevgi ve saygılarımı sunuyor,

Sizleri Edip Cansever mısralarıyla selamlıyorum;

“ Bütün iyi kitapların sonunda,

Bütün gündüzlerin, bütün gecelerinde sonunda,

Meltemi senden esen, soluğu sende olan,

Yeni bir başlangıç vardır…”