Yıllar yılı dağların tepelerin ardında hep saklı kaldı.
Ne sesini duyan oldu, ne de derdini soran…
Erzincan Kemaliye gibi ulaşımın güçlüğü ve geçiş yolları üzerinde olmayışı onu gizemli ve bakir kıldı.
İçinden geçen ve Filyos’ta denize dökülen suyun akışına uyup Osmanlı’dan günümüze yüzünü daima batıya döndü.
İş ve ticaretini batıyla yaptı.
Toprakları tarıma elverişsizdi ama Türkiye’nin en gür ormanlarına sahipti.
Bu nedenle tek geçim kaynağı ormancılıktı.
Tren yolu ve karayolu inşa edilene kadar, ilkel şartlarda ürettikleri tomrukları ırmağın üzerinden sallarla Filyos’a kadar sürüklediler.
Zira taşımacılığının sallarla yapıldığı bu dönemlerde Filyos Irmağı’nın iki yakasında hızarlar ve kereste fabrikaları kurulmuştu.
Orman ürünlerinin bir kısmı bu tesislerde bir kısmı da Filyos ağzından gemilere yüklenerek uzak pazarlara götürüldü.
Orman diyarının insanı olan Yeniceliler, Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren de kendilerini Zonguldak maden ocaklarında buldular.
Yüzlerce metre yerin karanlığında Türkiye’yi aydınlatacak taş kömürü üretmeye başladılar.
Evet…
Sözünü ettiğimiz bu gizemli ilçe Yenice!
Kaza olduğu yıllar dışında köy ve nahiye statüsüyle uzun yıllar Devrek’e bağlıydı.
1953 yılında Karabük’e bağlandı. 1987 yılında ise Zonguldak’ın ilçesi olarak geri döndü.
Zonguldak’a olan bu idari bağlılığı 1995 yılında Karabük il olunca sona erdi. Karabük’e bağlandı.
İdari olarak Karabük’e bağlansa bile tarihi, ekonomik ve sosyo-kültürel bağları olan Zonguldak’tan hiçbir zaman kopmadı.
20 yıl öncesine kadar tren dışında karayolu bağlantısının olmayışı, Yenicelilerin Karabük’e göç etmelerini büyük ölçüde kısıtladı.
Karabük’ün aksine tren yolu ve karayolu bağlantısının oluşu nedeniyle Zonguldak maden ocakları ve Ereğli Demir Çelik Fabrikalarına akın ederek iş aş sahibi oldular.
Buna, Çaycuma Kâğıt ve Filyos Ateş Tuğla fabrikalarıyla, Çatalağzı Elektrik Santrali’ni de ekleyin.
Düşünsenize! Bölgedeki ilk yolcu treni seferlerine bile 1930 yılında Yenice ile Filyos arasında başlanmış.
Yani Yeniceliler su ve karayolunda olduğu gibi trenle de ilk defa batıya yolculuk etmişler.
Son nüfus sayımlarına göre, Zonguldak ve Ereğli’ye göç edip yerleşenler arasında Yenicelilerin üst sıralarda olması bunun bir göstergesidir.
Haklı olarak, “Yenice, Karabük’ün ilçesi olsa bile Zonguldak’la özdeşleşmiş bir madenci kasabası” vurgusu her daim yapılıyor.

Büyüleyici İlçe Yenice

Son yıllarda doğa turizmine olan ilginin arttığı malum. Pandemi süreci de buna hayli ivme kazandırdı.
Yakın zamana kadar Yenice’ye olan ulaşım zorluğu bir yerde doğal güzelliklerinin bozulmamasını da sağladı.
Her mevsim renklerinin tüm tonlarını cömertçe sergileyen ormanların arasına gizlenmiş Yenice, gezginlerin ve fotoğraf tutkunlarının ana rotalarından biri haline getirdi.
Zonguldak’ta Yeniceli madencilerle kurulan gönül ve kültür bağları, şimdilerde Yenice doğa turizmi üzerine projeler geliştirilerek daha da güçlendirilmeye çalışılıyor.
Tabi, ilçenin vilayeti olan Karabük de boş durmuyor!
Büyüleyici güzellikteki Yenice’ye olan ilgisini her geçen gün daha da artırıyor. Yatırımlara hız veriyor. 
Muhteşem doğasıyla keşfedilmeyi bekleyen Yenice, bölgenin cazibe merkezi oluyor.
Her hâlükârda kazanan da, paylaşılamayan gizemli ilçe Yenice oluyor.