34 yıl önceydi Çatalağzı’na gelişim.

Gelik kömür ocakları, lavuarı, Işıkveren termik santrali ve demiryolu tesisleriyle tam anlamıyla bir sanayi kasabasıydı.

Maden işlerinin vardiyalarına uyarlanmış banliyö trenleri yaklaşık 10 bin nüfuslu kasabanın ulaşımı için olmazsa olmazıydı.

Aradan onca yıl geçse de halende öyle!

Zonguldak ile Çaycuma/Gökçebey arasındaki trenler, Elektrik Santrali, Gelik ve Karadon ocaklarında çalışan maden işçileriyle hınca hınç dolu olurdu.

Trende oturmak şöyle dursun, ayakta yer bulursanız şanslıydınız.

Salı günleri Çatalağzı’nda, perşembe günleri de Kilimli’de pazar kurulması nedeniyle trenlerin kapı önleri pazarcı köylü kadınların küfe ve çuvallarıyla dolu olurdu.

Maden işçileri, Çatalağzı’nda trenden indiklerinde bacaağzına kadar servis otobüsleriyle giderlerdi. 

Trenden iner inmez otobüste yer kapmak için yaptıkları milli atletlere taş çıkartan kısa mesafeli koşuları hafızalardan silinecek gibi değil.

Dedik ya, Çatalağzı’nda ulaşım için trenler olmazsa olmazı…

Zonguldak’a ve doğusundaki en yakın yerleşim merkezi Filyos’a karayolu bağlantısı da vardı.

Hani ona da yol denirse!

Çatalağzı küçük bir yer olduğu için kasaba halkının sıklıkla Zonguldak’a gelmesi keyfiyet değil, mecburiyetti.

Tren saatlerinin denk düşmediği zamanlarda otobüslerle Zonguldak’a giderdik.

Trenle 20 dakika süren Çatalağzı-Zonguldak arasındaki yolculuğumuz, eski model otobüslerle off-road’ı aratmayan iniş-çıkışlı, dar ve kıvrımlı yollarda ancak bir saatte tamamlanabilirdi.

O zamanın şartlarında tren yolculukları ne kadar konforluysa karayolu yolculukları da o kadar çileliydi hani.

Hakeza Filyos yönü de öyle. Hatta daha zor ve tehlikeliydi.

Nadiren de ola demiryolunun kapandığı durumlarda Filyos’a da tek ulaşım karayoluyla yapılıyordu.

İniş-çıkışlı, dar ve kıvrımlarına ilaveten Muslu-Göbü-Türkali-Filyos arası aşağıya bakmaya dahi cesaret edemeyeceğiniz, bir arabanın dahi zor sığabildiği yüksek uçurumlu yolları sizleri bekliyordu.

Denize uçan sayısız araçlar ve içlerinde can verenlerle adı ‘ölüm yolu’ olarak anılıyordu.

Dolayısıyla mecburen bu yolda seyahat edenler, sağ-salim varabilmek için bildikleri tüm duaları ederlerdi.

Neyseki doğalgaz, liman, serbest bölge, endüstri bölgesi ve havalimanı yatırımlarıyla bölgemizin ve Ülkemizin pırlantası olmaya namzet Filyos’umuz bu ölüm yolu ayıbından kurtuluyor.

İnşasına Zonguldak’tan başlanan ve çalışmaları devam eden bu yolun en kısa sürede tamamlanması, bölgemiz için önemli olduğu kadar ülkemiz ve devletimizin prestiji açısından önemlidir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın bizzat takip ettiği bölgemizdeki yatırımlar konusunda herkes üzerine düşen görev ve sorumlulukları fazlasıyla yerine getirmelidir.

Getirmelidir ki, Zonguldak-Filyos yolu bir an evvel tamamlansın,

Filyos Zonguldak’a uzak kalmasın.

Yoksa ‘orda bir Filyos var uzakta’ demeye devam eder dururuz.