Eskiden Zonguldak demek EKİ (Ereğli Kömürleri İşletmesi) demekti. Bu kurumla büyüyen ve gelişen şehir bugün zorluk çekiyorsa sebebi kömüre bağımlı büyümenin haricinde yatırımların öngörülmemesinden kaynaklanan süreçtedir. EKİ öyle bir kurumdu ki, evler, yollar, köprüler ve hatta spor, kültür, sanat dahil şirketin gücünden faydalanarak yapılabiliyordu. Tabiri caizse çaylar bile şirketten di!!! Zonguldak limanı ve tersanesinin işletmesine de EKİ kurumu bakıyordu. Liman trafiğinin ana malzemesi maden kömürü sevkiyatı ve madenlerin lojistik ihtiyacını karşılamaktı. Aynı anda 7-8 geminin barınabildiği liman haliyle hareketli bir limandı.

1900 yılında yapılan eski liman rıhtımı, kömür yüklemesi yapılan gemileri kısmi olarak korusa da azgın dalgalara karşı yetersizdi. Bu yüzden 1957 yılında bitirilen yeni liman açılana kadar büyüklü küçüklü gemi kazaları ve fırtınaya bağlı ağır hasarlı kazalar ve batıklar meydana geliyordu. Arama kurtarma birimi, dalgıç ve kılavuz kaptanlara önemli görevler düşüyor, tecrübe önem arz ediyordu. Eski kaptanlar şimdikiler gibi şanslı değildi. Pusula ve deniz fenerlerinden başka teknik desteği olmayan kaptanlar, yönlerini rotadan sapmadan bulabilmeleri yanında, gökyüzüne bakarak hava tahmini yapmak zorundaydılar. Zira özellikle Karadeniz’in anlık değişen denizleri vardı. Eski denizcilerin büyük çoğunluğu okullu değildi, zaten okulu bile yoktu. 50-100 sene evvel Türkiye^de denizciliğin okulu Karadeniz’di…

Karadeniz kıyısında yetişmiş balıkçı, dalgıç, yüzücü ve kaptanlar en iyi eğitimi hayat okulunda görmüş alaylı denizcilerdi. Bu yüzden denizciler ve kaptanlar genelde Karadenizli olur, bölgemizdeki kaptanlar ise Kurucaşile’de doğup büyüyen gençlerden çıkardı…

Murat Turgut, Sefer Garip, Ahmet Alkan, Şevket Günal ve oğlu Oktay Günal, Temel Kıranda, Mustafa Kaptan, Tarık Aydulun, İlyas Akaya, Haydar Kaptan, Ahmet Ekmekçi, İbrahim Kaptan, Haydar Taş, Yılmaz Çep, Ali Çep, Ahmet Aksoy, Hüseyin Kaptan, Hüseyin Günay, Zeki Uder, Zeki Albayrak, Ali Gürlesin, Arap İbrahim, Hilmi Kaptan gibi isimler eski jenerasyon Zonguldak kaptanlarından bazılarıdır…

Zonguldak limanı kılavuz kaptanlarının da tamamı alaylı kaptandı. Usta çırak kültürüyle hayatı denizde geçmiş tecrübeli gemi kaptanlarıydı… 1980’li yıllarda denizcilik yasaları dünya normuna ayak uydurdu ve eski alaylı kaptanların yerini, okuldan mezun yeni nesil kaptanlar aldı. Teknoloji sayesinde deniz kazalarının sayısı azaldı, Karadeniz’in azgın dalgaları halen devam ediyor, eski kaptanların içgüdüsel algılarının yerini artık donanım ve teknik aletler aldı.

TERSANE VE LİMAN ŞANTİYESİ…

İsmini kıyısındaki gemi atölyesinden alan “Tersane” bölgesi, gemi, tekne ve her türlü küçük tonajlı deniz vasıtalarının bakım ve onarımının yapıldığı Kapuz plajlarına komşu önemli bir noktadır… 1920’li yıllara dayanan tarihi vardır. Ereğli Kömürleri İşletmesi’nin kurulmasıyla birlikte kurumun merkezde kurulan atölyeleriyle birlikte liman ve tersane atölyeleri de resmi kimliğe bürünmüştür. Tersane uzun yıllar eski kılavuz kaptanlarından İlyas Akkaya’nın oğlu Erdoğan Akkaya usta tarafından işletilmiştir. EKİ kurumunun işlettiği limanda, limana kayıtlı 36 adet deniz vasıtalarının periyodik bakımları bu tersane de yapılmıştır. Bakım ve onarımdan ayrı limanda kullanılmak üzere bazı Palamar ve Mavna’larda bu tersanede Zonguldaklı ustalar tarafından üretilmiştir. 1983 yılından sonra liman atölyesi ve gemi tersanesi, ihtiyaca lüzum etmediği gerekçesiyle lav edilmiştir.

Tersane ile birlikte eski limanda Ulaştırma Müdürlüğünün hemen yanında bulunan liman atölyesi ve daktilo tamirhanesi ise ustabaşı ‘Lütfi Papila’ ve ekibi tarafından işletilmiştir.

1940 yılından 1995 yılında yıkılana kadar liman iç hizmet deniz vasıtalarının günlük bakımları ve onarımları tersanedeki atölye ile koordineli olarak bu liman atölyesinde yapılmıştır.

Yüksel Yıldırım(2017)

Zonguldak Nostalji

Editör: TE Bilişim