Zonguldak Nostalji Editörü Yüksel Yıldırım Zonguldak Belediye Otobüsleri’nin özelleştirilmeden önceki durumunu anlattı.

İşte o yazı:

Kömür kentimizde şehirlerarası ulaşımın tarihi gibi şehir içi ulaşımının tarihide yenidir. Geçmişte karayollarının, toplu taşıma araçlarının ve otobüs ve dolmuş taşımacılığının yetersizliğinin getirmiş olduğu açığı, Tren ve şirket araçlarıyla yapılan taşımacılık uzun bir dönem karşılamıştır. 1970 yılından önce doğan çoğu çocuk EKİ ’nin (Ereğli Kömürleri İşletmesi) servislerinden faydalanmış, eğitiminin büyük bir bölümünü bu servis araçları sayesinde tamamlamıştır. Belediyeciliğin gelişmesi, toplu taşıma araçlarının sayılarının artması sayesinde ulaşım sorunu, sorun olmaktan çıkmaya başlamış, zamanı ulaşıma göre değil de, ulaşımı zamana göre kullanmamıza dönüştürmüştür.

1960’lı ve 70’li yıllarda istediğiniz yere, istediğiniz zamanda gidemezdiniz. Bazı mahallelere dolmuş hiç çalışmaz, belediye otobüsleri de az sefer yapardı, genelde yaya olarak intikal edilir, gözüne kestirmeyenler duraklarda dakikalarca beklerlerdi. Akşam saatlerinde hiç araç bulunmaz, insanlar iş ve ziyaretlerini ona göre ayarlar, bu durumda çoğu ziyaretlerde misafir gidilen evlerde yatıya kalınırdı. Bu zorunluluk aksine mutluluk getirirdi, akrabalık, dostluk ve arkadaşlığın zirve yaptığı güzel yıllardı onlar…

BELEDİYE OTOBÜSLERİ…
1980’li yıllara kadar Zonguldak Belediyesi toplu taşıma olarak, Mercedes O321 marka yuvarlak şaseli otobüsleri kullandı. 1980 yılından sonra otomatik kapılı, ‘DURACAK’ butonu ilave edilmiş Mercedes O302 otobüsler taşımacılık yaptı. Akıllı kartların kullanıldığı özelleşme sürecine geçilene kadar kumbara bilet sistemiyle bu otobüsler hizmet verdi. Şoför ve muavinden oluşan otobüs personeli iki kişi olup, muavin dediğimiz kişi ‘Biletçi’ olarak isimlendirilen, bilet karşılığı para toplayan, inecek butonu yokken her durakta ‘inecek var mı?’ ikazını yapmakta zorunlu olan personeldi.

BİLETÇİLER…
Otobüsün ön kapısından binilip, arka kapıdan inilen, ayakta para toplayan seyyar biletçi devrinden sonra belediye otobüslerinin arka kapı girişlerinde biletçi kabini dönemine geçildi, fazla uzun sürmeyen bu sistemin kullanıldığı zamanlarda oturan görevlinin önünde bulunan butonlardan kırmızı düğmeye basarak fusssss.. diye açtığı arka kapıdan binilir, ön kapıdan inilirdi. Arka kısım genişçe bir sahanlıktı... Yükü olanlar, muhabbetçiler, para vermekte acele etmeyenler orada dururdu. Yakasında pirinçten bir numara olan biletçi. Önündeki küçük bankoda, içinde çeşitli ederlerde biletler olan tahta bir kutu bulunurdu. Biletçinin kulağında dibine kauçuk lastikli bir sabit kalem vardı. Bu kalemin ucuyla bilete bir çizik atar, lastikli tarafıyla da ayırıp koparırdı. Biletçi para vermeyenleri tarassut eder, Arkadaki birikmeyi önlemek için "inişler önden, ön taraflara ilerleyelim beyler!" diye anons yapardı. Bozuk vermeyenlere ters-ters bakar, bazen de fırça atardı. 6 yaşından küçük çocuklara kucakta oturmak şartıyla bilet kesilmezdi. Para vermemek için ileri yaştaki çocuğunu kucağına alanlara, belli hacimden fazla eşyasına bilet kestirmeyen uyanıklara ikaz edilirdi. Tabi bunlar hep tartışma ve hatta kavgalara sebep olurdu.

Bir de "paso" sistemi vardı. öğrenciler pasoyla yarı ücret öderdi. "Harp Malülü Gaziler", ön kapıdan biner, ücret ödemezlerdi. Kendilerine ait yerde oturan varsa, kalkıp yer vermeye mecburdu.

DURAKLAR…
Zonguldak’ta ana durak olarak kullanılan iki nokta vardı. Bunlardan Kapuz, İnağzı, Fener ve Rüzgarlımeşe mahallelerinin kalkış noktası Gazipaşa caddesinde merkez Ziraat Bankası önündeki cepten hareket eder... Site, Ontemmuz, Asma, Gümüşhane, Üzülmez ve Dilaver mahallelerine hareket noktası olarak şimdiki İsmet İnönü parkının önü kalkış noktasıydı…

KONTROLÖRLER…
Belediye otobüslerinde yolda giderken, hiç umulmadık bir anda ve noktada otobüsün ön kapısı yolun ortasında açılır ve içeriye, amblemli koltuğunun altında çanta olan biri binerdi. Bunlar genellikle zayıf, bıyıklı ve otoriter tipler olurdu. Kapının başından, otobüse doğru; ”Bilet kontroooolll!...” diye bağırırdı asabi bir sesle. Herkes bu sesten tırsar ve az evvel almış oldukları biletleri harıl-harıl ceplerinde veya çantalarında aramaya koyulurlardı. Çünkü bu şahıs gezici; “bilet kontrolörü” idi. Aniden gözüne kestirdiği bir Belediye otobüsünün şoförüne el işareti yaparak aracı durdurur, ön kapıdan binerek arka kapıya kadar herkesin elindeki bileti kontrol ederdi. Kıt’a atlatmış olan birini yakaladığında da, koltuğunun altından çıkardığı farklı bir renkteki cezalı biletlerden bir adedini keserdi. Mırın kırın edenin gözünün yaşına bakmazdı. Çünkü o yıllarda belediyeye karşı işlenmiş bir suç, şimdikilerden daha kararlı ve kesin takip edilirdi. Kolay mı, kontrolörün yanında şoför ve otobüsün biletçisi de var. Çaresiz uyanık vatandaş parasını öderdi. Yanaşmayanlar ise derhal otobüsten indirilirlerdi. Kontrolör arka kapıdan inerken, “Hayırlı yolculuklar” temenni eder ve bir başka otobüsü el sallayarak durdurur, hemen ön kapısından içine atlardı...