Bu fotoğrafı büyük madenci Grevinin ilk günü 30 Kasım 1990 tarihinde Gelik ocaklarında çekmiştim. Aradan 31 yıl geçmiş. Ömür boyu hafızalarıma kazınan o büyük günü hatırlamaya çalışıyorum da bir insan ömründe görülebilecek en önemli toplumsal olaylardan biriydi.

Ben o zamanlar Cumhuriyet gazetesinin muhabirliğini yapıyordum. Grev kararının alındığı 20 Kasım günü sendika salonu alkışlarla yıkılıyor sloganlarla inliyordu.

Aslında 1989 yılında yapılan İnsana Saygı mitingi gelecek günlerde Zonguldak’ı nelerin beklediğinin bir habercisi gibiydi.İlk sinyaller o mitingde verilmiş ilk meşale o mitingde yakılmıştı.

Ben Zonguldak Belediyesi Halkla İlişkiler bürosunda çalışıyordum. Fotoğrafla ilgileniyor sergiler açıyor yarışmalara katılıyor ödüller alıyor arada sırada yerel gazetelere foto röportajlar hazırlıyordum.

Grev yaklaşmak üzereydi ve ben içimde hissettiğim toplumsal sorumluluk gereği Madencilerin sesini duyurmak için bir şeyler yapmalıydım.

1989 yılında maden işçilerinin yaşamını çekmeye başlamıştım .(Buraları hızlı geçiyorum neler yapmışız dileyen arşive bakabilir)

Diğer bütün medya kuruluşlarının Zonguldak da temsilcileri vardı. Güneş gazetesinin muhabirliğini Ahmet Külsoy yapıyordu.Güneş o zamanlar çok güçlüydü.Milliyetin muhabirliğini Kemal yapıyordu,Günaydın Gazetesinde Mustafa Hoş,Hürriyetin zaten bürosu vardı Cevdet oradaydı. Anadolu Ajansının da yerleşik bürosu vardı,yerel gazetelerin muhabirleri de çok iyiydi. Harun Ersoylar,Ali Bahadırlar ve İnanışdaki arkadaşlar hepsi çok iyiydiler.

Cumhuriyetin muhabirliğini ise o zamanlar Hayri Ünlütürk yürütüyordu.Hayri amca yaşından dolayı Grevi takip edebilecek hem fotoğraf çekip hem de muhabirlik yapacak durumda değildi.

Benim düşünce yapıma en uygun Cumhuriyet duruyordu.Bende İstanbul'a gidip gazetenin Zonguldak muhabirliğini istemeye karar verdim.

Otobüse atladım ertesi gün İstanbuldaydım.Cağaloğlundaki eski binasına doğru yola koyuldum.

İşçi sendika servisinde Şükran Ketenci(Soner) vardı onunla konuşmaya karar verdim.Madencilerle ilgili köşe yazıları yazıyordu.Sendikayla arası iyiydi.

Gazeteden içeri adım attığımda heyecandan tir tir titremeye başladım.Düşünebiliyormusunuz bir tarafda Uğur Mumcu,Diğer tarafda İlhan Selçuk,Ötede Oktay Akbal,Ali Sirmen, Hasan Cemal nasıl bir mabeddi öyle. 

Şükran Ablanın yanına çıktım.Kendimi tanıttım.Zonguldaktan geldiğimi önümüzde günlerde yaşanacak grevle birlik de kentte çok büyük değişimlerin olacağını gazete olarak bu yaşanacakları takip etmemiz gerektiğini anlattım. Beni dinledikten sonra ikna oldu ama karar mercinin kendisi olmadığını Yurt Haberler Şefi Yalçın Bayer ile görüşmem gerektiğini söyledi.

Akşam olmuştu Yalçın bey gazeteden çıkmıştı Gazeteciler lokaline gittiğini öğrendim. Sonra Cağaloğlundaki bulunduğu yere gidip kendisini buldum ve Şükran ablanın gönderdiğini söyleyerek muhabirlik istediğimi aktardım. İkna oldu ve git başla dediği bana.

Ben o gece Zonguldağa nasıl döndüğümü bilmiyorum.

İşte böyle bir serüven başladı benim için. Çok şanslıydım ,içeriden bir gözle çocukluğu zonguldakta geçmiş bir çiceği burnunda muhabir olarak 20 Kasım grev kararının alındığı gün başta olmak üzere deller köprüsünden geri dönene kadar tüm grevi baştan sona takip edip gün be gün belgeledim.

İlk grev pankartının asıldığı ilk grev konuşmasının yapıldığı Gelik ocaklarının önüne gelirsek. Fotoğrafta göreceğiniz gibi mahşeri bir kalabalık vardı. Ben iki kamerayla çalışıyordum Canon A-1 28 mm geniş açı obkektifle siyah beyaz çekiyor,Canon-AL 1 35x70 objektifle diapozitif çekiyordum.

Gelik ocakları bir vadinin ortasında kurulmuş bir konumdaydı.Ben bütün bu kitlesel kalabalığı alabilmek için yüksek bir mevkiye tırmandım. Tepeden kuş bakışı çektiğim fotoğraflar madencilerin gücünü çok iyi betimliyordu. Kitlenin ortasında Sendika Başkanı Denizer elinde megafonla madencilere sesleniyordu.Bütün vadi o bildik sloganlarla yankılanıyordu. Ben uzaktaydım nasılsa Denizeri yakından çeken birileri vardır diye düşündüğümden hiç yanına gitmedim. Benim amacım genel kalabalık görüntüsünü aldıktan sonra başka bir şey arıyordum. Madencilerin öfkesini ve kararlı gücünü temsil edecek bir fotoğraf karesine ve tipik maden yüzlerine ihtiyacım vardı.

Kalabalığın içinde dolaşırken aradığım fotoğrafı bulmuştum.

O zamanlar filmli makineyle çektiğimizden tek bir karede en iyi görüntüyü yakalamamız gerekiyordu.Şimdiki dijitaller gibi onlarca üst üste çekme şansımız yokdu.

Bir kare çektikden sonra filmi sararken zaten dört beş saniye geçiyordu.

Bekledim ve yüzlerde ve yumruklardaki o istediğim ifadeyi gördüğümde denklanşöre bastım.

İşte bu kare orada ölümsüzleşti ve Ertesi gün Cumhuriyet gazetesinin ana sayfasında manşet olarak yer aldı.

İşte o gün ne olduysa oldu.Bizler grev konuşması yapıldıktan sonra dolmuşlara binip İstanbul a haber geçmek için daktilomuzun başına gitmeyi düşünürken Zonguldak şehir merkezine doğru işçiler yürümeye başladı. Kimse ne olduğunu anlıyamadı.”Gemileri Yaktık Geri dönüş yok” sloganları işliğinde alanda bulunan yüzbinlerce madenci yürümeye başladı. Gelik neresi Şehir merkezi neresi 12 kilometre varmıdır?

Benim açımdan çok zor bir durumdu bende madencilerle beraber yürümeye başladım yürüyorum ama öne geçmem mümkün değil. Bu yürüyüşü belgeleyecek çok iyi bir fotoğrafa ihtiyacım vardı.

Karadona yaklaştığımızda Soğutma kulelerini ve kuyuları tepeden gören bir yere geldim.Nefes nefese kalmıştım. Böyle bir şeyi hayatımda ilk defa görüyordum Germinal filminden bir kareydi adeta.

Tepedeki düzlükde yaşlı bir teyze duruyordu.Puslu bir hava vardı tam kafamda istediğim bir atmosfer hakimdi. Tek bir kare çektim burada ve bu fotoğrafda ölümsüzler arasında yerini aldı.

Sonrasında diğer üretim bölgelerindeki madencilerinde şehre doğru yürüyüşe geçtiğini öğrendik. Zonguldak ayaklanmışdı artık.Ardından sendika önünde toplanıldı ve o meşhur pencere konuşmalarının fitili ateşlenmiş oldu.

Sonrasını biliyorsunuz zaten.

Ben çektiğim fotoğraflara geri döneyim.

Şükran Ketenci grevi cumhuriyet adına başından sonuna takip eden kişiydi. O haberleri yazacak ben ise fotoğrafları çekecektim.
Fotoğraflar istanbula nasıl gönderilecekti.İşte asıl sorun burada başlıyordu.Otobüse filmi versem ertesi günkü gazetede yer alması mümkün değildi.

Sağolsun Hürriyet büro şefi Cevdet bana çok büyük bir iyilik yaptı.
O zamanlar şimdiki gibi akıllı telefonlar yok, e postalar yok.
Hürriye bürosunda Tele fax,Anadolu ajansında da tele fax var. Ajanstan bize sıra gelmeyeceğinden mecburen tek şansımı Cevdet kalıyordu.İstese izin vermezdi çünkü bu bir rekabet ve haber atlatma olayıydı.

Kendi işini hallettikden ve haberini geçtikden sonra ben önce filmi karanlık odada yıkadım.Sonra göndereceğim fotoğrafı karta bastım ve onu telefaxla gazeteye yolladım.

İşte bu fotoğrafı ertesi gün gazetenin ilk sayfasında gördüğümde dünyalar benim olmuştu benden mutlusu yoktu.

Sonraki günler gazete bana bir rulo kutu içinde Kodak marka sarma film gönderdi. Ben bu filmleri 36 pozluk ölçülerde kesiyor kartujlara koyuyor fotoğraf çektikden sonrada saat 5 de kalkan güven turizme zarfı vererek istanbula yolluyordum.

Ben negatifleri gazeteye gönderiyordum evet ama o hareketli günlerde hiç düşünemiyordum benim elimde hiç greve dair kaynak kalmıyordu.

Sonraki günlerde Anadolu ajansına lefax denilen bir cihaz geldi.Karta basılan fotoğraf yerine direk negatif filmden tarıyarak karşı tarafa fotoğraf yolluyordu. Bizde gazete olarak ajansla anlaşma yaptık ve çektiğimiz fotoğrafları kimi zaman le faxla yolladım.

Grev bittikden sonra ben gazetenin arşivine gidip çekmiş olduğum fotoğrafların negatiflerini alabildim ne varki deller köprüsünde  o meşhur dozerlerin üzerinden çektiğim pek çok negatifimi maalesef bulamadım.

Grevden iki yıl sonra Kozlu da grizu patladı ve 263 kişi hayatını kaybetti. Büyük bir acıydı benim için ve ben bu acıya dayanamadım, içimdeki yangını söndüremedim ve 1993 martında Zonguldak ı geride bırakıp İzmir de yeni bir hayata başladım.Gerek Grev günlerinde Gerekse Kozlu Grizu faciasında çektiğim fotoğraflar yıllar içinde pek çok yerde sergilendi gösterildi,ödüller aldı ne yazık ki bir albüm haline gelemedi.
Diğer fotoğrafları görmek için galerimi ziyaret edebilirsiniz. 
https://www.facebook.com/media/set/?set=a.297974777280...
Fotoğraf Portfolyolarım için,
https://www.instagram.com/biroluzmezphotographer/?hl=tr
Fotoğraf üzerine benimle yapılmış geniş kapsamlı bir söyleşi
https://www.birgun.net/haber/turkiye-kadar-bir-fotografci-birol-uzmez-198657
https://www.arthenos.com/birol-uzmez-ile-fotograf-uzerine/