Maskeyle yürümenin ne kadar zor olduğunu düşünürken kadırga rampasının bitimine doğru değişen Zonguldak'ın yüzü karşıladı beni. Her şey ne çabuk değişiyordu. Hemen çarşıya dönmeden karşımda yeni yapılan sahil projesinin görüşlere kapalı engelleri karşılıyordu beni.
68-75’li yıllar daha şık daha mı güzeldi?... Kadırga rampasının bitiminde sağ tarafımda gümrük binası vardı. Yakın zamanda yıkılan.Yol kenarında kapalı garaj ya da depo benzeri bir yeri vardı.Kocaman kilitli demir kapıların arasından içerideki "çenç" arabalara bakardık. Sol tarafımızda Zonguldak şehir kulübünün büyük binası vardı. Daha eskilerde okul olarak da hizmet vermiş. Bina bir zaman Zonguldak Belediyesi'nin ek binası olarak da kullanılmıştı. Alt katında caddeye bakan yüzünde gazi ve muharipler derneği vardı şimdilerde motorcu gençlerin derneği olmuş. Sağ taraftaki gümrük binasının yerinde çimlendirilmiş bir bahçe var artık. Devamındaki çarşı karakolu yerinde durmaya devam ediyor. Karakolun tam karşısında deniz işletmeleri acente binası vardı. Daha yeni yıkıldı proje kapsamında. O zamanlar çay bahçeleri süslerdi sahil yolunu. Yüzünüzü Gazipaşa caddesine doğru dönerseniz sağ tarafınızda çay bahçeleri solunuzda ise Zonguldak'ın en eski binaları size eşlik ederdi. Benim hatırladığım bir bakkal ve Cemal amcanın (Allah gani gani rahmet eylesin) madenciler birahanesi ve ilerlediğinizde iki tane sabahçı kıraathanesi (zamanımızda kahve ya da cafe denilen mekanlar eskilerde kıraathane idi. Kıraat Arapçada okuma demek. Kıraathane dergi ya da gazete okunan yer anlamında) ilişirdi gözünüze. Yan yana olan kahvehanelerin ilki Denizciler hemen yanındaki Fatih kıraathaneleriydi. Sabaha kadar hizmet veren mekanlar da nargile eksik olmazdı. Temizlik işçileri sabaha karşı işlerini bitirir ilk sabah çaylarını bu mekanlar da içerlerdi. Yıkılan camlı köşkün tam karşısında kalırlardı. Yolun karşısında çay bahçelerinin devamında bir çocuk bahçesi vardı. Tabanı çakıl taşlarıyla döşenmiş, salıncaklar iki adet kaydırağı ve tahterevallileri olan(Tahterevalli: Uzun kalınca bir tahta iki tarafında oturma yeri ortasından belli bir yüksekliğe bağlı oyun aracı.)Çevresi bariyerlerle çevrili ve oturma yerleri bulunan bir alandı. İsmet İnönü heykeli tamamlardı bulunduğu alanı. Neşeli çocuk sesleriyle dolup taşardı çocuk bahçesi. .Tam karşısında postane ( şimdilerde yine aynı yerinde) ve yan tarafında halkevi vardı. Halkevi Hani Zonguldak'ın nostaljik fotoğraflarında hep çıkan valilik karşısında ki eski binadaydı. Hatırladığım, içerisinde bir kütüphane ve çay da içilebilen kitaplarınızı okuyabileceğiniz masalar ve oturma yerleri bulunan bir mekandı. Hatta arka bölümünde bir tiyatro sahnesi dahi vardı. İlkokulda okuduğum yıllarda okulumuzun bir etkinliğinde o sahnede bir şiir okuyamadığımı hatırlıyorum Çok heyecanlanmıştım galiba. Şimdilerde aynı yerinde açık çarşı var. Devamında Belediye sineması vardı tabi ki. Günümüzde yılların sinemasının neden kapalı tutulduğu bilinmez. Yine tam karşısında eski valilik binası onunda cepheye bakan yüzünde iki taraflı işleyen trafikte Aksaray iş hanının hemen önünde ki yol kenarında dizili kuyruklu Chevrole İmpalaları klasik Ford’ları ve Dodge’leri ile ve en az arabaları kadar lakâpları ile ünlü şoförleri olan Merkez taksi vardı.
Yolun karşı tarafında İş bankası yine şimdiki yerindeydi devamında maden işçileri sendika binası hemen yanında Sümer otel vardı. Sümerbank ürünleri bir zaman bu binada satıştaydı o kuruluşta zamanın çarkları arasında ezildi gitti. Yine Sümer otelin tam karşısında eski Emlak Kredi Bankası yanındaki binada Nazif Aytan kitap evi hemen üst katında yılların fotoğrafçısı Foto Baysal yan tarafında da Etibank vardı. Vergi dairesinin yan tarafında Kuveyt bankasının yerinde Osmanlı Bankası bulunurdu günümüzde bu banka isimleri hafızalarda kalmış mıdır bilinmez. Bilmiyorum hatırlayan var mı? Cici bakkal vardı Etibank la aynı sırada. Tekel ürünleri satılırdı Gazipaşa’nın işlek caddesinde. Sanırım "Kibarlar" işletmeciliğini yaparlardı. Sonraları eczaneler sokağında manifaturacılık yapmaya başlamışlardı. Müşterileri ile çok nazik ve kibar konuşmaları iki kardeşin halk arasında "Kibarlar" olarak tanınmalarına neden olmuştu. Benim de o zamanlar seyrekte olsa alışveriş yaptığım bu esnaflar doğrusu lakâplarını fazlasıyla hak ediyorlardı. Taflan kıraathanesi vergi dairesinin yanında TEB. bankasının bulunduğu yerdeydi. Yanındaki ara sokakta Denizbank'ın olduğu yer de "Esnaf kefalet" adıyla bilinen langırt salonu idi.Sigara dumanından göz gözü görmezdi.
Foto Baysal'ın olduğu binanın yan tarafından girilen Zonguldak'ın ilk birahanelerinden "Bomonti" onun da yan sokağında çarşı karakolu bulunurdu. Karakol o yıllarda şimdiki yerine taşınmamıştı daha. Gazipaşa’dan devam edersek aynı sıra da "Yörük Börekçisi"ni yazmasam olmaz. İlk bir mekana oturup börek yediğim yer. Üst katı favorimizdi. İstanbul Pastanesi yine aynı yerindeydi. Ulu cami girişinin hemen yanındaki "Mavi köşe" kapısındaki uzun tüylü köpeğiyle hafızamın unutulmazlarındandır. Karşı caddede iplikçi Beyhan hanımın dükkânı yine Ulu cami altında Kuyumcu Temel hatırladıklarımdan.
Hotel 67 nin giriş kapısının bulunduğu sokağa toptancılar sokağı denilirdi. Parekendecilere bu sokaktan mal verilir ve dağıtımı yapılırdı.
Şimdiki Emral çarşısının yan tarafındaki güzel Sanatlar galerisinin yanından girilen sokakta bir "Demhane" vardı. Yani büyük fıçılardan bardaklara konularak satılan şaraphane. Otantik bir mekandı fazla uzun ömürlü olamadı bu mekan.
Emral çarşısının bulunduğu yerde de Zevk sineması bulunurdu. Yan tarafında yazları hizmet veren açık hava sineması da vardı.
Zonguldak merkez çarşısı günümüzdeki haliyle olmasa da balıkçılar yine oradaydı. Karşı tarafında Nihat Yetman kitapevi aynı sırada Yağcılar mağazası bulunurdu. Kitapevinin hemen yanındaki sokakta Yeni cami hep çini döşemeleriyle aklımdadır.Giriş cephesinin hemen önünden yukarı çıkan dik yokuşta okulum Namık Kemal ilkokulu, Merkez ortaokulu ve Amele birliği hastanesine çıkan dik rampa da bulunan ve günümüzde de öğretim görevine devam eden Zonguldak'ın en eski okullarından Mithatpaşa İlkokulu’da o zamanlarda varlığını sürdürmekteydiler.
Merkez çarşısının yan tarafındaki köprü ayağının öbür yakasında şimdiki çok katlı iş hanının bulunduğu yerde "bit pazarı" vardı. Eski ikinci el eşyaları arasında gezmek hoşuma giderdi.
Unuttuğum ya da hatırlayamadığım Gazipaşa Caddesi üzerinde bir çok yer ya da mekan vardır elbette ama benim 700 adımla adımladığım cadde de hatırladıklarımdı bu yazdıklarım.
Günümüzde yaşadığımız şehrin tarihi dokusunun yavaş yavaş yok olması herkes gibi beni de etkiliyor. Geçmişten geleceğe bir iz kalmaması acı da olsa bir gerçek ne yazık ki.


Zonguldak Nostalji