DEDE KORKUT HİKÂYELERİ’NİN TAHLİLİ

 Dede Korkut Hikâyeleri’nin bilinen iki nüshası bulunmaktadır. Dresden nüshası 12 hikâyeden oluşur ve tamdır. Bu nüsha H.O Fleischer tarafından bulunmuştur. Bu nüshayı ilim âlemine tanıtan H.F Von Diez’dir. Dresden nüshası Kitab-ı Dedem Korkut Alâ Lisan-ı Taife-i Oğuzan’’ başlığını taşımaktadır.

 İkinci Dede Korkut yazması ise Vatikan nüshasıdır. Bu nüsha 6 hikâyeden oluşur ve yarımdır. Hikâyeti Oğuznâme-i Kazan Bey ve Gayri başlığını taşımaktadır. Bu nüsha 1950 yılında Ettore Rossi tarafından bilim dünyasına tanıtılmıştır.

 2019 yılında İran’ın Türkrmen Sahra bölgesindeki Günbed-i Kavus şehrinde yaşayan Mühendis Veli Muhammed Hoca tarafından Tahran’da bir sahaftan satın alınmıştır. Bu eserde 23 soylama(manzum parça) 1 mensur parça yer almaktadır. Bu parça diğer nüshalarda yer almamaktadır. 13. hikâye olarak kabul edilen bu parça ‘‘Salur Kazan’ın Yedi Başlı Ejderhayı Öldürmesi’’ adlı anlatıdır. Bu hikâye 2019 yılında Bayburt Üniversitesi’nde düzenlenen bilgi şöleninde Metin Ekici tarafından ilim âlemine kazandırılmıştır.

 Hikâyeler:

1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han Boyu

2. Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması

3. Kam Püre Oğlu Bamsı Beyrek Boyu

4. Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Boyu

5. Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı Boyu

6. Kazılık Koca Oğlu Yigenek Boyu

7. Basat’ın Tepegözü Öldürmesi

8. Begil Oğlu Emren’in Boyu

9. Uşun Koca Oğlu Segrek Boyu

10. Salur Kazan’ın Esir Olup Oğlu Uruz’un Tutsaklıktan Kurtardığı Boy

11. İç Oğuzla Dış Oğuz’un Asi Olup Beyrek’in öldüğü Boy

12. Kazan Bey İle Oğlu Uruz’un Tutsak Oluşunun Hikâyesi

13. Salur Kazan’ın Yedi Başı Ejderhayı Öldürmesi

 Hikâyelerin anlatıcısı Korkut Ata adıyla bilinen bütün Türkistan’da Kıpçak Türkleri arasında da tanınan ve hakkında mitler, menkıbeler anlatılan mitolojik bir kişiliktir. Dede Korkut’un bin yıl yaşadığı ve ömrü boyunca ölümden kaçtığı rivayet edilmektedir. Ayrıca eserin ön sözünde Dede Korkut ‘un Yelmaya adlı devesiyle dünyanın dört bucağını gezdiği bilgisine de yer verilmiştir.

 Dünyada nüshalar üzerine ilk incelemeyi Alman Türkolog Von Diez Tepegöz’ü yapmıştır. Türkiye’de ise İlk defa 1916 yılında Kilisli Rıfat Bilge tarafından yayınlamıştır. Ayrıca Orhan Şaik Gökyay ve Muharrem Ergin de Dede Korkut’u yayımlamıştır.

 Dede Korkut Hikâyeleri hem manzum hem mensur karışık yapıya sahiptir. Bu yüzden destandan halk hikâyeciliğine geçişin ilk örnekleridir. Dede Korkut Hikâyeleri Hanlar Hanı Bayındır Han’ın verdiği ziyafetle başlamaktadır ve hikâyelerin hepsi mutlu sonla bitmektedir.

 Hikâyelerin içinde Türklerin örf adetleri, gelenekleri hakkında fazlaca bilgiye ulaşmak mümkündür. Başlıca adetler: ad koyma, başlık alma, düş yorma, kız isteme, düğün/toy, dövüş etme…

 Dede Korkut Hikâyeleri türü itibariyle bir ğuznamedir. (Oğuzname Türklerin soyunu, yaşayışını anlatan eserlere verilen isimdir.) Dede Korkut Hikâyeleri’nde ismi geçen Oğuzlar Müslümandır ancak hikâyelerde din güçlü bir unsur olarak yer almamaktadır. Hikâyelerde yer alan kahramanlar İslâmiyetin yasakladığı içkiyi içer, kafir kızlarıyla evlenir, at eti yer ve kımız içerler. Hatta Duha Koca Oğlu Deli Dumrul Hikâyesi’ndeki kahraman Deli Dumrul Allah’ın Azrail’e verdiği can alma buyruğunu kabul etmez, Azrail’le savaşmak ister.

 Dede Korkut Hikâyleri’nde genel olarak tek eşle evlilik söz konusudur.( Kam Püre Oğlu Bamsı Beyrek Boyu Hikayesi hariç) Dede Korkut Hikâyeleri’nde katı bir hiyerarşi düzeni mevcuttur. En üst mevkide Hanlar Hanı Salur Kazan yer almaktadır. Bayındır Han’dan sonra ise Kazan Han gelmektedir. Ayrıca hikâyelerde yerleşik bir yaşam düzeni yoktur. Olaylar göçebe hayat çerçevesinde gelişmektedir.

 Bütün bu bilgilerin ışığında Dede Korkut Hikâyeleri’nin adeta bir ayna göreviyle Türk kültürünü yansıtan önemi yadsınamaz bir hazine olduğu gerçeğine ulaşılabilir.

Editör: TE Bilişim