Yolda giderken başımıza düşebilecek olma ihtimali olan bir tabela, sevdiğimiz birinin hayatı terk etmesi, işyerine gittiğimizde işimizden olma korkusu, yaptığımız işte haksız yere üstünüze birinin getirilme korkusu, bir ödeme yaparken kartlarınızdaki bakiyenin bitmiş olması, kredi kartınızı ay sonu ödeyememe korkusu, sevgilinizden gelen bir telefonla ilişkinin bitme korkusu, sınıfta kalma ve düşük not, bir hastalığa yakalanmış olma korkusu. Trafikte ceza korkusu.

Korkularımız o kadar çok ki hayatta. Her gün yeni bir tanesi ekleniyor, birlikte yaşamak zorunda kalıyoruz korkularımızla.

Hayatımızda korkularımızın listesi saymakla bitmeyecek kadar çok. Geriye dönüp düşündüğüm zaman baktığımda neredeyse hepsinin alında anlamsız olduğunu, hayatımızı etkilememesi gerektiğini düşünüyorum. Hayat bizler için o kadar değerli ve önemli ki tek düşünmemiz gereken kişisel mutluluğumuz olmalı. Mutlu olabilmek için nefes almayı öğrenmeliyiz. Sadece gereksinimlerimiz için değil.

Hayattaki en değerli varlık olduğumuzu anlamamız gerekiyor. Kendimizin üzerinde bir gücün olmaması gerekiyor. Dünyada nefes almanın ve dünyanın öznesinin kendimiz olduğunu bilmeliyiz. Belki de bakış açımızı değiştirme zamanımız gelmiştir.

Unutmamalıyız ki hayattaki en değerli varlık biziz ve en değerli şeyimizde sağlığımız. Para amaç değil araç olmalı mesela. Aşk korku değil huzur olmalı.

Benim korkum seni kaybetmekle birlikte hayallerimizi yaşayamamak olur,

Hayallerimizin birlikte nasıl olduğunu bilememek, görememek,

Seni yaşayamamak,

Farklı pencerelerden aynı yöne nasıl baktığımızı hissedememek olur.

Korkum bir ömür kollarında olduğumu düşlerken,

Kayıp gittiğini görmek ve bir şey yapamamak olur,

Yapamadığım şeyler için bir ömür pişman olmak,

Yokluğun beni bildiğim derin denizlere atarken,

Varlığın bilmediğim okyanuslarda yüzmek, yol bulmak olur.

Seninle aşkı yaşamaktan korkmuyorum.

Gelecek zor günlerden de

Yokluğunda sensizlikte kaybolmak,

Yok olmaktan korkarım.