Covid19 ekonomik etkilerini derinden hissedeceğimiz bir süreci başlattı.

Her gün görmeye alıştığımız mahalle simitçimizden vergi rekortmeni sanayiciye kadar herkes bu durumdan etkilendi.

Resmî verilere göre pandemi öncesi Şubat ayında yüzde 12 olan işsizlik oranı Mayıs ayı itibariyle yüzde 14 e yükseldi.

Pandemi nedeniyle iş yerlerinin belli süre ile kapatılması ve daha az personelle çalışılmaya başlanması işçi ve işvereni kara kara düşündürmeye başladı.

Ekonomik çarkın devamının sağlanması istihdamın korunması ve işletmelerin kapanmaması için uygulamaya başlanan  “kısa çalışma ödeneği” bu sürecin en önemli hamlesi oldu.

Salgının ekonomik etkilerini azaltmak amacı ile İŞKUR tarafından işçilere sağlanan bu destek işletmelere “can suyu” etkisi oluşturdu.

Haftalık çalışma süresine üçte bir oranında ara veren veya faaliyetlerini idari olarak tamamen durduran iş yerlerinde son 60 gündür çalışan ve son 3 yıl içerisinde 450 gün hizmeti bulunan işçiler kısa çalışma ödeneği almaya hak kazandı.

Mevcut mevzuattın esnetilerek prim ödeme gün sayısının 600'den 450 güne, 120 günlük hizmet akdi şartının 60 güne indirilmesi daha geniş bir kitlenin uygulamaya dahil olmasını sağladı.

Kısa çalışma ödeneği ile birlikte işçilerin Sağlık kuruluşlarından yararlanmasını sağlayan Genel sağlık sigortası primlerinin ödenmesi sağlandı.

Kısa çalışma ödeneği günlük ortalama brüt kazancının yüzde 60’ı aylık maksimum 4.114,50 TL olarak belirlenmiş.

Asgari ücrete tabi yüzbinlerce çalışana 1.277,20 TL ödeme yapıldı.

Dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.374 TL. (Türk-İş Nisan ayı araştırması) olduğu dikkate alındığında salgının dar gelirli kesim üzerindeki etkileri tahmin etmek hiç de zor değil.

Aile, Çalışma ve Sosyal hizmetler Bakanlığı verilerine göre 26 Mart ta başlatılan kısa çalışma ödeneğinden Ağustos sonu itibariyle yaklaşık 270 bin işyerinde; 3 milyon 576 bin çalışan yararlanmış.

Bu süre zarfında çalışanlara 16 milyar 579 milyar lira ödeme yapılmış.

03 Eylül tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile 26 Mart 2020'de başlayan kısa çalışma ödeneği uygulaması, 31 Ekim 2020 tarihine kadar iki ay daha uzatıldı.

Kısa çalışma ödeneğine rağmen birçok çalışanın işten çıkartılmasının önüne maalesef geçilemedi.

Bu sorunun önüne geçmek ve İstihdamı korumak amacıyla 17 Nisan'da 3 ay uygulanmaya konulan işten çıkarma yasağı, 17 Kasım 2020 tarihine kadar uzatıldı.

İşveren yasağa aykırı fesih yaparsa brüt asgari ücret tutarında idari para cezası ödemek zorunda.

Bu önlem ve yardımlara rağmen işten çıkartılan insanların dramına şahit oluyoruz .

Umutsuzluk her işsizsin başta ailesini ve yakınlarını kuşatıyor.

Kısmen de olsa bazı şirketlerin işçileri tam çalıştırıp, kısa çalışma ödeneği alarak parayı cebe attığı şikayetleri bu konudaki gayri ahlaki istismarı ortaya koyuyor.

Krizi fırsata çevirmek adına işçisini kalkan yaparak devletten hak etmediği parayı almak, pandemiyi bahane gösterip işçi çıkarmak her şeyden önce vicdansızlıktır,

“Koyun can derdinde kasap et derdinde” misali bir tutum ahlaksızlık değil de nedir.

 Her alanda etkilerini hissettiğimiz salgının insanımıza daha fazla bedel ödetmemesi için başta devletimizi yönetenler olmak üzere İşverenlerin ve şirketlerin  elini taşın altına atması gerekiyor.

Kalın sağlıcakla .

“Önümüze çıkan sorunlar; elinizden gelenin en iyisini yapmanız için, bir fırsattır.”
Duke ELLİNGTON