Çok detayına girmeyeceğim.
Filyos Projesi ile birlikte bölgede çok büyük değişimler yaşanacak.
Tosyalı Holding diyor ki; “Endüstri sahasında yeşil olmayan hiçbir kuruluşa yer vermeyeceğiz” Verilseydi zaten çoktan dolmuştu!
Sanayi ne kadar yeşil olacaksa Zonguldak tüm ilçeleri ile o kadar yaşanabilir kalacak.
Bir tarafta doğru sanayileşme diğer yandan tarım arazilerinin korunması ve şehir planlamalarının en doğru şekilde yapılması önemli.
Filyos Projesi içinde yer alacak sanayileşme koridorunun Çaycuma’ya kadar gelme, orayı da geçip Devrek’e kadar uzanma ihtimali ürkütüyor.
Bu şehrin bir kanunu, yasası olmaz ise her şeyi her yere kondurma çabasının altında yaşanmaz bir şehir enkazı bırakabiliriz geride.
Anlatmaya çalıştığımız bu.
Mesela Saltukova’dan Çaycuma’ya kadar olan kesim ile tarım sahası arasına bir kırmızı hat çekilsin.
O bölgede tarım ve hayvancılık dışında bir şey yapılamasın.
Koruma böyle olur.
Konunun muhataplarını Vali Mustafa Tutulmaz başkanlığında kırmızı odada görüşmeye davet ediyoruz!

Yatırımcı düşmanlığı!
Bu şehirde yıllardan beri yaşanan bazı manzaralar var.
Bugüne kadar pek çok örneğini gördük.
Sistem el ele vermiş yatırım düşmanlığı yapıyor.
Bazen bir bürokrat.
Bazen bir memur.
Bazen bir kanun maddesiyle ilgili yorum farkı.
Bugün Zonguldak’ta yatırım ve istihdam için çaba sarf eden pek az sayıdaki isim bu yatırımlarını başka şehirlere taşımış olsalar hem büyük teşvik imkânlarından, hem arsa kolaylığından hem de lojistik kolaylıklardan yararlanabilecekti.
Ama onlar; “Memleket isterim” sevdasıyla zor olanı seçtiler.
Manevi ve kültürel bağlılığa sadık kalarak zorlu şartlarda yatırımcı olma yoluna zaman harcadılar.
Çoğu zaman pişmanlıkları dile gelse de memleketlerinden hiç vazgeçmediler.
Ama öyle olaylar yaşanıyor ki çoğumuz bu tarz engeller karşısında; “kapatıp dükkanı” gitmeyi tercih ederiz.
Dönemin Valisi Erdal Ata’nın Zonguldak’ta aşılamayan bazı sorunlar karşısında yatırım yapmak isteyenlere Kocaeli’de fırsatlarla dolu çok uygun yerler önerdiği günler geldi aklıma!

Basını dahil etmek zorundasınız!
Zonguldak’ta gerek merkezi hükümet, gerekse yerel yönetimler kent için çaba harcıyor.
Tüm eksikler ve tartışmaya neden olan uygulamalara rağmen yeni adımlar, güzel başlangıçları yok sayamayız.
Ama bir sorun var.
Ciddi bir sorun.
Kavga!
Basında kavga.
Siyasette kavga.
Bürokraside kavga.
Birbirlerine karşı sürekli kin, kıskançlık ve küçümseyici tavırlar sergileyen, sürekli birbirlerine bağırıp azarlayan tüm güzel insanlar bizim şehrin kara sevdalıları!
Kara sevda dediğiniz şey buysa “yandı gülüm keten helva”!
Neyse!
Bir başka detay var.
Şehir için bu kadar savaş veren, emek veren tüm yöneticilerimiz basın ile koordinasyon sorunu yaşıyor.
Her siyasetçi her bürokrat işine gelmeyen her durum karşısında basını hedef yapan tavırları ile şehre zarar yazıyor.
Bizlerin de tarz ve tutumu bu sonuca katkı sağlamış olsa da atılacak her doğru adım, doğru diyalog kente daha fazla dinamik katar, uzlaşı kültürünü perçinler.
Kendi medyanızı oluşturma sevdasıyla yanıp tutuşur veya sosyal medyalarınızın arkasına saklanmaya devam ederseniz basından yararlanamazsınız.
Basına saygı duyun.
Basından destek alın.
Basına ekonomik destekler sağlayın.
Korkmayın.
Gerekçe üretmeyin.
Gazetecileri – muhabirleri işinize gelmeyen her olayda aşağılamaya kalkmayın.
Emir eri görmeye kalkmayın.
Yalamalık beklemezseniz saygısızlık ta görmezsiniz!
Basın bu şehrin itici gücü.
Basın bu şehrin sahibi.
Bir dinleyin.
Anlamaya çalışın.
Basına bakış açısını değiştirirseniz siz kazanırsınız.
Şehir kazanır!

CHP gençliği!
CHP Zonguldak İl Yöneticileri üniversiteli gençlerle bir araya gelmişler.
Uzun aradan sonra şaşırdık böyle bir fotoğraf görmeye.
Ortada Gençlik Kolları Başkanı ve yönetim diye kimsecikler olmayınca iş il yönetiminin genç yöneticilerine kalmış.
Aylardır partisinin kapısından içeri girmeyen, etkinlik yapmayan, sosyalleşemeyen bir gençlik başkanı ve yönetimi olur mu?
Ondan sonra iktidar şöyle, iktidar böyle!

Recep Tayyip Erdoğan ismi verilsin!
Mithatpaşa Tünelleri ve İkinci Makas’ta yapılan kavşağa Zonguldaklı Prof. Dr. Teoman Duralı’nın isminin verileceği açıklanmıştı.
Kamuoyundan yükselen; “Hüseyin Öztek ismi verilsin” çağrılarının zaten dikkate alınmayacağı biliniyor.
Ancak Prof. Dr. Teoman Duralı isminin de verileceği en güzel yerin BEÜ’de bir fakülte olması gerektiğini düşünüyor.
Dün CHP’li bir dostumuz yazdı.
Dedi ki; 
“Neden Recep Tayyip Erdoğan ismi verilmiyor. Hüseyin Öztek hayal etmiş olabilir. Ama bu hayali yapan ve hayata geçiren Recep Tayyip Erdoğan’dır. Statükocu bakmak yanlış”
Muammer Avcı bu işe ne der acaba?

Küçük bir öneri!
Hayat çok kısa.
Ve özlem yüklü yüreklerimiz.
Hiç bir şey yapamıyorsak bugün elimize telefonları alıp uzun zamandır görüşmediğiniz on dostumuzu - büyüğümüzü arayalım!