Kdz. Ereğli’de, Yüksek Mimar Şerif Sertan Ocakcı; 2014-2019 dönemi CHP Kdz. Ereğli Belediye Meclis Üyeleri adına ilçe gündeminde olan cami konusunda yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, imar planlamalarında ‘oldu bittiye getirmek’ ve ‘ben yaptım oldu’lara yer olmadığını ifade eden Ocakcı; “Denizin bir kısmını doldurmak için 50 milyon harcamayı düşünenler, halkın ihtiyaçlarını ve yaşadığı sıkıntıyı görmezden gelmeye çalışıyorlar” dedi.

Ocakcı, yaptığı açıklamada şunları kaydetti:

“Kamuoyunun bildiği üzere Kdz. Ereğli belediye meclisinin 06.10.2016 tarih ve 2016-12/154 sayılı meclis kararına göre; Kent Meydanı ve yeraltı kotunda otopark amaçlı olarak imara işlenen alana zamanında da biri çıktı geldi ve kimsenin haberi dahi olmadan ‘kent meydanı yapılması planlanan alana cami istiyorum’ dedi.

CHP önceki dönem belediye meclis üyesi olan bizler; kente dair karar verme süreçleri modern kentlerin olmazsa olmazıdır ilkesi ve şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı kriterinin yanı sıra özelliği itibari ile imar planlarının bütünlüğü, genel yapısı, kapsadığı alan nitelikleri ve alanların korunması gibi olguların ışığında Kdz. Ereğli kenti ve halkı için yapılanı yanlış bilerek bu konuyu mahkemeye taşıdık ve yüce Türk Mahkemesi bu keyfi uygulamayı çevre ve şehircilik ilkelerine aykırı bularak Kdz. Ereğli kentinin menfaatleri doğrultusunda yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

Ne yazık ki, şimdi de gördük ki tarih tekerrür ediyor.

Bizler tekrar ifade etmek istiyoruz ki imar planlamalarında ‘oldu bitti ye getirmek’ ve ‘ben yaptım oldu’lara yer yoktur. Şehircilik ilkeleri yine göz ardı edilerek, yine siyasiler ortaya çıkıp bu sefer de ‘sahil bandındaki amfi tiyatronun olduğu alana cami istiyorum’ diyorlar. Fakat bilmeleri gerekir ki kentin içerisindeki planlamalar ve yapılaşma ilkeleri öncelikle konut, çalışma, dinlenme ve kentsel-sosyal teknik alt yapı alanları da bir bütün olarak ana kararlardandır. Her biri ayrı işleve sahip bu kullanım alanları (barınma, çalışma, dinlenme, yollar, parklar, ibadet alanları, otoparklar vb.) nüfus yoğunluğu, nüfusun kullandığı sosyal alanlar, topografya, mülkiyet, kentin alanlarına ulaşılabilirlik, kentsel peyzaj ve estetik ölçütler göz önüne alınarak planlanır.

Fakat sadece bunlarla sınırlı değildir. Zemin yapısı, toprağın niteliği, yönlenme, iklim, arazinin silueti, manzara noktaları, yeraltı ve yer üstü doğal kaynaklar, çevresindeki kamu binaları ve yerleşim yerleri ile ilişkisi, arazinin kullanımı, yoğunluğu, yaya ve araç kullanımı, çevre sorunları gibi özellikleri irdelenmek zorundadır. Kent sahil bandının bütünlüğünün bozulmaması, kesintiye uğramaması ve mevcut ile planlanan fonksiyonların birbiri ile uyumu da çok büyük önem ihtiva etmektedir.

Planlama ana kararları: planın bütünlüğünü, sürekliliğini, plandaki sosyal ve teknik alt yapı dengesini bozucu imar plan değişikliliğinin yapılmaması gerekir. Planlardaki sosyal ve teknik alanların kaldırılmaması, küçültülmemesi, yerinin değiştirilmemesi zorunluluktur. Ayrıca yoğunluk artıran veya kentsel ulaşım sistemini etkileyen imar plan değişikliğinde analiz ve değerlendirme raporu hazırlatılması gereklidir.

Kısacası iki de bir ‘burası bence uygun’ diyerek kente müdahale etmemek gerekir.

Kentin nefes aldığı, trafik dışında yürüme alanında, sahil ve sosyal kullanım özelliği olan bir alanda değişikliği zorunlu kılacak bir araştırma, bilimsel analiz veya raporun olması gereklidir. Yapılacak alan değişikliğinin bilimsel, teknik ve gerçekleşmesi muhtemel gerekçelere dayanması ve kentin tarihi, ticari, kültürel, kent trafiği ve kentin yaşayanlarının sosyal hayatını olumsuz yönde etkilemeyecek bir yönde çözümlenmesi mecburiyettir.

Kentin sahibi olanların fikri alınmadan, teknik insanlardan, üniversitelerden görüş almadan, ihtiyaçlar ortaya konulmadan yapılacak olan uygulamalar kentsel sıkıntılara sebep verecektir.

3194 sayılı imar kanunun 6. 7. ve 8. Maddelerine dayanan planların kademeli birlikteliği ilkesi konusunda, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 26. Maddesi ve İmar Planının Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğinin 3. Maddesinde tanımladığı ilkelere ek olarak en önemlisi de konu ile ilgili Yüce Türk Mahkemesinin ve Danıştay 6. Dairesinin içtihat kararlarından da anlayacağımız üzere belirtilen sonuç ve kararda da “100m’lik yürüme alanı içerisinde 5 tane cami bulunmaktadır” diye hüküm bulunmaktadır.

Bizim CHP Belediye Meclis Üyeleri olarak 2016 tarihinde meclise yazılı olarak sunduğumuz Göztepe’ye ihtişamlı, modern kimlikli bir cami önergemiz AKP Belediye Meclis Üyeleri ve dönemin belediye başkanı tarafından red edilmişti. Cami yapılması ile ilgili önergeyi red edenler kent meydanına cami istediler. Kent meydanı olmadı şimdi sıra sahile geldi.

Mevcut araziler sunulduğunda, milletin alım gücü düşmüşken, yaşam şartları iyice sıkıntıya girmişken, fırından aldığı ekmeğin hesabını yaparak ev geçindirmeye çalışan ailelerin ve milletin aklı ile dalga geçer gibi ülkenin ekonomik şartlarından haberleri yok gibi, denizi doldurup cami yapacağız diyorlar. Daha masraflı, daha zor inşaat teknikleri kullanarak kolay olandan vazgeçip bu ekonomik zor şartlarda masraflı olanı seçeceğiz diyorlar.

Bilinmesini isteriz ki sadece denizin bir kısmını doldurmak için 50 milyon harcamayı düşünenler, halkın ihtiyaçlarını ve yaşadığı sıkıntıyı görmezden gelmeye çalışıyorlar. Ve bu büyük maliyetleri göz önüne alıp vatandaşın vergisini inadına harcamak akıl işi değildir.

Gelelim kentin gerçeklerine; Kentin içerisinde Üniversite ve alanı, kaymakamlık binası, emniyet müdürlüğü binası, tersaneler, öğrenci yurdu, icrada bekleyen dosya sayısı, Devrek yol ayrımındaki trafik yığılması ve meşhur 20 yıldır yapılamayan ve bir türlü bitmeyen Armutlucuma (Devrek yolu) gibi bekleyen projeleri ve yapıları tamamlamak varken; bu ekonomik krizin içerisinde çözüm yollarını unutup görmezden gelmektir. Halkımızın dini duygularını, inançlarını ve imanlarını siyasetlerinin içine sokarak siyasi rant elde etmeyi düşünmek tek kelime ile Ereğli insanının saf ve temiz duygularıyla oynamaktan başka bir şey değildir.

Bilinmesini isteriz ki Kdz. Ereğli’nin camiye sahip olmasına itirazımız yok. Fakat cami için seçilen ve halkımıza Kent Meydanı olması için planlanan alana yapılmasına itiraz ediyoruz. Çünkü Kent Meydanları kamusal alandır. İhtiyaç halinde mevcut arazilerin içerisinden daha düşük ekonomik harcama ile yapılabilir. Ama görünen manzara aynı şeyleri tekrarlayarak kent halkının nefes ve yaşam alanlarının, meydanlarının, sahilinin sahibi biziz mi? denmek isteniyor. Bizim istediğimiz olacak, kentlinin hiçbir şeye hakkı yok mu denmek isteniyor?

Yıllardır anlamadıklarından en önemlisi;  İbadethanelerimiz şov ve siyaset alanı değildir.

Bir düşünün ve değerlendirin ve halka sorun bakalım;  bu ekonomik kriz içerisinde ihtiyaçlarını söylesinler ve sizler görün bakın ki Ereğli’ye ne lazım olduğu ortaya çıkacaktır. Kdz. Ereğli halkı, kendi şehrinde nereye ne yapılacağını başkalarının yönlendirmesi ve kararı ile yaşamaz. Kenti en iyi kentin sahibi Kdz. Ereğli’de yaşayan halkımız bilir.

Biz halkımızın yaşam alanlarının kısıtlanmadığı, halkımızın bu konuda söz sahibi olduğu, mimari ve şehircilik anlamında yaşanabilir bir kent oluşturmanın önemini hatırlatır ibadethanelerimizin doğru yerde, doğru planlama ile yapılmasını desteklediğimizi ve önerdiğimizi açıkça ifade ederiz.”