Bacasız Fabrika Turizm…

Dünyada en güzel şey yemek, sonra da gezmektir herhalde. İnsanın birini yaparken bir sonrakini düşündüğü faaliyet bu ikisidir sanırım. Yeni yerler keşfetmek, her bir seyahatin ve keşfin beraberinde yenisini düşünmek; sabah kahvaltı yaparken öğlen ve akşam yemeğini düşünmek gibidir.

Sosyal medyanın gelişmesiyle turizm de kendiliğinden daha hızlı ilerlemeye ve doğal yollardan reklamını yapmaya başladı. Türkiye her zaman olduğu gibi bunu yine abartarak en çok kullanan ülkeler sıralamasında yukarılara çıkarken, bunun Türkiye’de turizme etkisi pozitif yönde oldu. Ancak Zonguldak bu durumdan pek faydalanamayan yerler arasında.

Elbette ki bunun değişebilmesi için bazı etkinlikler, organizasyonların yapılması gerekiyor. Zonguldak’ı tanıtmak için gelen insanları kapınızdan çevirmemeniz gerekiyor. Onlara daha nazik kibar ve açıklayıcı olmak gerekiyor. Aksi bir zihniyetle hiçbir zaman pozitif olarak kente katkı sağlayamazsınız. Ve şikayetleriniz samimiyetsiz olur.

Konuyla ilgili olarak Atilla Öksüz’ün köşesinde yazdığı benim de utanarak şahit olduğum “Yassah hemşerim!” yazısını buradan okuyabilirsiniz. https://www.zhaber.com.tr/bin-kisi-calisacakti-makale,175.html

Hayatımın büyük bölümünü seyahat ederek geçirdim. Dünyayı dolaşıyorum; mekanlar, oteller, manzaralar görüyorum. Ama Türkiye’yi de iyi biliyorum. Zonguldak’ta 23 yılım geçti ve neredeyse bütün köylerine kadar gittim. Ülkemiz çok güzel, Zonguldak’ımız ve çevresi ayrı güzel. Bölge çok zengin ve hâlen bâkir. Ancak biz mevcut vizyonumuzu değiştirmezsek, bize katkı sağlayacak insanlara kapılarımızı kapatırsa, kusura bakmayın; fakat sadece başkalarını izlemekle yetiniriz. Hem durumdan şikayet edip hem de elimi taşın altına koymam ben deme hakkınız yok.

Kibarlık ve nezaket her daim insana kazandırır, mutluluk verir ve geleceğe taşır. Bunun tam tersi ise sizin hayatınızda kapatamayacağınız yaralar açar.

Nerede o Eski Bayramlar…

Aslında bayramlar eskimiyor. Zaman değişiyor biz de ona ayak uyduruyoruz. Geleneklerimizi elimizden geldiğince korumaya çalışıyoruz. Yaşımız ilerledikçe geçmişi hatırlayıp sitemkâr bir ses tonuyla “nerede o eski bayramlar, o eski günler” gibi cümleler sarf ediyoruz. Aslında değişen şey dünya.

Bırakın geçen her yılı, ilerleyen her dakikada dünya değişiyor, soluduğumuz hava bile aynı kalmıyor. Bu yüzden yaşamdaki geri kalan şeylerin değişmesi gayet doğal. Ancak önemli olan bizim bu zamana ayak uydurarak, geleneklerimizi de çağımıza adapte ederek yaşamaya devam etmemiz.

Sevgiyle.