8 Mart. Dünyadaki adıyla International Women's Day. Türkçe adıyla Uluslararası Kadınlar Günü. Bir başka çeviriyle, Dünya Kadınlar Günü. Ya da Türkiye'de daha sık duyduğum adıyla Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Birleşmiş Milletler, 1975 yılından itibaren 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlamaya başladı. Bu günün "Dünya Kadınlar Günü" olarak resmen ilan edilmesi ise 1977 yılında Birleşmiş Milletler'in, birliğe üye devletlerin 8 Mart tarihini "Kadın Hakları ve Dünya Barışı Günü" olarak kabul etmeye davetiyle gerçekleşti ve o günden bu yana her yıl 8 Mart tarihinde Dünya Kadınlar Günü kutlanıyor.

Bazı kaynaklara göre; Kadınlar Günü'nün oluşum sürecinin başlangıcı çok daha eski bir tarihe, 1857 yılına kadar dayanıyor. Bu tarihte, Amerika Birleşik Devletleri'nin New York şehrinde 40 bin tekstil işçisi daha iyi çalışma koşulları talebiyle, çalıştıkları fabrikada greve başlıyor. Grev yapan işçilere polisin şiddet uygulaması, ardından işçilerin fabrikaya kilitlenmesi ve sonrasında çıkan yangında işçiler dışarı çıkmaya çalışırken, kurulan barikat nedeniyle kaçamamaları sonucu 120 kadın işçi hayatını kaybediyor.

Hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze törenine binlerce kişi katılıyor ve tören âdeta bir gövde gösterisine dönüşüyor.

(Bazı kişi ve kuruluşlar 1857'deki olayın gerçek olduğunu savunurken, bazı araştırmacılar olayı şehir efsanesi olarak niteliyorlar.)

Aradan yıllar geçtikten sonra; Amerikan Sosyalist Partisi, aktivist Theresa Malkiel'in önerisiyle, hayatını kaybeden kadın işçileri anmak ve kadın haklarını gündeme getirmek amacıyla 28 Şubat 1909 tarihinde New York'ta "Ulusal Kadın Günü" adıyla bir organizasyon düzenliyor. Bir yıl sonra, Danimarka'nın Kopenhag kentinde düzenlenen 1910 Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı'nda her yıl kutlanacak bir "Kadınlar Günü" belirlenmesi öneriliyor fakat bir tarih ilan edilmiyor.

Amerika Birleşik Devletleri, her yıl Şubat ayının son Pazar gününü "Ulusal Kadın Günü" olarak kutlamaya devam ediyor.

1913'te Rusya'da kadınlar, Şubat ayının son Cumartesi gününü "Dünya Kadınlar Günü" olarak ilk kez kutluyor.

1914'te Almanya'da 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü olarak ilk kez kutlanıyor. Bu tarihin seçilmesine, o günün Pazar gününe denk gelmesinin sebep olduğu düşünülüyor.

8 Mart 1917'de Rusya'da kadın tekstil işçileri büyük bir eylem düzenliyor. Bu olay aynı zamanda Rus Devrimi'ni başlatan ilk kıvılcım olarak da görülüyor. 1917'de Rusya'da kadınlar seçme hakkı elde ettikten sonra, 8 Mart ulusal bayram ilan ediliyor.

Sonraki yıllarda çeşitli ülkelerde 8 Mart, Kadınlar Günü olarak benimseniyor ve 1975'ten itibaren Birleşmiş Milletler tarafından da kutlanmaya başlanıyor.

Günümüzde 8 Mart tarihi Afganistan, Angola, Azerbaycan, Belarus, Burkina Faso, Çin, Eritre, Ermenistan, Gine, Gürcistan, Kamboçya, Kazakistan, Kırgızistan, Küba, Laos, Madagaskar, Moğolistan, Moldova, Nepal, Özbekistan, Rusya, Tacikistan, Türkmenistan, Uganda, Ukrayna, Vietnam ve Zambiya'da resmi tatil. Bu resmi tatil Çin ve Madagaskar'da sadece kadınlar için geçerli. Birleşmiş Milletler üyesi ülkelerde de 8 Mart tarihi, Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanıyor.

Peki biz, Türkiye'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü nasıl algılıyor, nasıl kutluyoruz?

Öyle ya, tüm dünyanın Dünya Kadınlar Günü olarak kutladığı günü biz Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak telaffuz ediyoruz. Herkesin Dünya Kadınlar Günü dediği güne "emekçi" kelimesini de ilave etme ihtiyacı hisseden o ilk kişi her kim ise; "sadece emekçi kadınlarımızın gününü kutluyoruz, aman yanlış anlaşılmasın" diye mi düşünmüştü acaba?

Sahi, emek nedir? İnşaat şantiyelerinde çamurlara bata çıka görev yapan bir kadın mühendis ya da bir tekstil atölyesinde haftanın 6 günü, günde 12 saat çalışan bir kadın işçi emekçidir de, bütün gün evde yarım düzine çocuğun ve kıraathanede pişpirik oynayan bir kocanın çamaşırlarını bulaşıklarını yıkayan, bir yandan akşam için yemeği hazırlayan, evi çekip çeviren kadın emekçi değil midir? Başka bir bakış açısı daha sunayım: Yıllar boyunca kan ter içinde, günün 16 saati çalışmış, kendi işini kurmuş, büyütmüş, yanına aldığı onlarca personelin patronu olmuş bir iş kadını emekçi midir, değil midir? Yoksa aldığı yarım yamalak eğitim sonrasında, hiçbir bilgi ve becerisi olmadığı hâlde, salt bir yerlerde üst düzey yetkili konumunda bi' ağabeyi olduğu için kendine iş edinmiş, o kuruluşta yıllar boyunca işten kaytararak, iş arkadaşlarının kuyusunu kazmaya, ayağını kaydırmaya çalışarak mesai tamamlayan ama mesleki unvanı "işçi" olan, "senin görev tanımın nedir" diye sorsanız ağzını açıp iki cümle söyleyemeyen fakat maaş zammı için avazı çıktığı kadar bağıran bir kadın, az önce bahsettiğim patrondan daha mı emekçidir? Emeğin kriteri nedir?

Dünya Kadınlar Günü Türkiye'de nasıl kutlanıyor, ona da bir bakalım:

8 Mart'ta erkeklerin bir kısmı eşlerine oflaya puflaya çiçek alıyor ve bugüne özel "görevlerini" ifa ediyorlar. Bu görevi ifa edenlerden herhangi birini yolda çevirip "ne yapıyorsun" diye sorarsanız, "bugün 8 Mart Kadınlar Günü. Bu nedenle karıma çiçek alıyorum" benzeri bir cevap alabilirsiniz. "Peki neden" diye bir soru daha sorarsanız, alacağınız cevap "çünkü kadınlar çiçektir"den çok da öteye gitmeyecektir muhtemelen.

Bir kısım erkek ise eşini daha fazla mutlu ediyor. Kredi kartını eşine veriyor ve "bugün senin günün. Gönlünce harca hayatım" diyerek eşini alışveriş merkezine gönderiyor...

Televizyon kanallarında dönen reklamlarda ve internet üzerindeki çeşitli mecralarda tanık olduğumuz üzere, birçok firmada kadınlar gününden haftalar önce tatlı bir telaş başlamıştı zaten. Çünkü kadınlar günü bu firmalar için kampanya günü, indirim günü, alışveriş günü... Kocasından kredi kartını kapan kadınları mağazalarına çekip, kredi kartlarını boşaltma günü! Dünya Emekçi Kadınlar Günü ironik biçimde "tüketim günü" olarak kutlanıyor Türkiye'de.

Kadınlar alışveriş merkezlerine akın ediyor ve yüzde bilmemkaç indirimli kozmetik malzemelerini, konfeksiyon ürünlerini rakiplerinden önce kapmak için birbirleriyle âdeta yarış hâline giriyorlar. Saç saça, tırnak tırnağa cereyan eden ürün kapma kavgalarına tanık olmak bile olası. Bu ürünleri satan mağazalardaki "emekçi kadınlar" ise bu "özel" günün bir an önce bitmesini ve eve gidip belki biraz dinlenmeyi ya da eşlerine, çocuklarına yiyecek bir şeyler hazırlamayı hayal ediyorlar. Dünya Kadınlar Günü'nde, ortalama bir emekçi kadının hayali bu şekilde! Tabii bu alışveriş çılgınlığı sona erdikten sonra eve ulaştıklarında, ayakta durabilecek hâlleri kalırsa...

8 Mart'ı bu şekilde kutlamak, en hafif tabirle, utanç verici!

Daha düne kadar dalga geçtiğiniz, ürettiği ürünlerle karşılaştığınızda "ıyyy, Çin malı bu" diyerek burun kıvırdığınız, birkaç yıl içinde de o ürünlerinin tamamını mecburen kullanmaya başladığınız Çin Halk Cumhuriyeti, Kadınlar Günü'nü "kadınlara" resmi tatil ilan ediyor. (Samimiyeti tartışılır tabii, o ayrı bir konu.) Bizde ise kadınların bir kısmı alışveriş merkezlerinde kredi kartı limitlerini zorlarken, diğer bir kısmı hemcinslerine hizmet etmek için kendini helâk ediyor. Ülkenin başka bir yerinde bir kadın, kadınlar gününde tecavüze uğruyor, bir diğeri cinayete kurban gidiyor... Bizim kadınlarımızın hakkı tecavüze uğramak, öldürülmek ya da en iyi hâliyle 8 Mart'ta çiçekle ve alışverişle ödüllendirilmek mi? Değildir herhâlde? Ben bir şeyleri yanlış algılıyor olmalıyım!

Güzel yurdumda "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" işte böyle kutlanıyor!

İnsanların din, dil, ırk, cinsiyet gibi ayrıştırıcılar gözetilerek kategorize edilmediği, kim olduklarına değil, ne yaptıklarına, diğer insanlar ve üzerinde yaşadıkları dünya için ne gibi faydalar sağlamaya çalıştıklarına bakılarak değerlendirildiği, liyakatin esas kabul edildiği, hak edenin hakkını alabildiği, X gününü, Y haftasını kutlama kisvesi altında insanların zaaflarından faydalanılmaya çalışılmadığı, bazı "özel" günler belirlenerek göstermelik kutlamaların yapılıp ertesi gün o insanların umursanmaz hâle gelmediği, herkesin dünyada insan gibi yaşama hakkını kullanabildiği günleri görebilmek umuduyla; dünyadaki tüm canlıların 8 Mart günü ve diğer tüm günleri kutlu olsun.