Mart ayı kıştan bahara geçişin habercisidir. Havaların yavaş yavaş ısınmasıyla doğada kış uykusundan uyanmaya başlar. Ama Mart ayı pusuda bekleyen bir canavarın da uyandığı bir aydır: Heyelan. Isınan havayla birlikte zayıf zeminler genleşir ve stabilitesi (duraylığını) kaybeder  ve sıkça heyelanlar görülmeye başlar.

Ancak tüm suçu doğaya yüklemek haksızlık olur. Aynı orman yangınlarında olduğu gibi heyelanların da yüzde 80-90 sorumlusu, doğaya insan müdahalesidir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, eğim ve gevşek zemin ana parameter olmakla birlikte, asıl sorumlu bina ve yol çalışmaları nedeniyle arazi bütünlüğünü bozan ve bozulan araziyi tutmak için projelendirilmiş istinat duvarları yerine keyfe keder göstermelik temelsiz ve mukavemeti düşük istinat duvarları ile işi ucuza getirmeye çalışan insanoğludur. Aşağıdaki ilk şekil bir heyelanın nasıl meydana getirileceğini gösterirken, ikincisi nasıl engel olunacağını göstermektedir.

Şekil 1. Heyelan neden olur.

Şekil 2. Heyelana nasıl engel olunur (Keller, 2011)

Bu tür keyfe keder istinat duvarlarına maalesef ülkemizde çokça rastlanmaktadır. Nedendir bilinmez Zonguldak’ta daha da çok rastlanmaktadır. Nitekim Mart ayının başlamasıyla ilin her noktasında heyelan haberleri patlama yapmış durumda. Buna Düzce-Zonguldak yolundaki devasa heyelan tuz biber ekmiş oldu. Medayada yer alan görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla, kazıkla geçilmesi gereken açıklık maalesef ki dolguyla geçilmiş. Eğer kazıklama yapıldıysa da yeteri kadar derine gidilmemiş. Üstüne üstlük drenaj çalışması da iyi olmadığında yol sathının altına su kaçağı olmuş olmalı. Su heyelanın en büyük dostudur. Durum böyle olunca da söz konusu olay kaçınılmaz bir hale gelmiş. En büyük tesellimiz ise kimsenin bu olayda zarar gelmemiş olması. Biz sıradan vatandaşlar önemli değiliz, bizlerden nasıl olsa memlekette 83 milyon tane var. Maazallah zaman zaman o yolu kullanan devlet büyüklerimize bir zarar gelseydi milletçe ne yapardık bilmiyorum. Onlar bizim için o kadar önemli ki, yemeyiz yediririz, içmeyiz içiririz, uçmayız uçururuz. Biz yerde yatarız da onları saraylar da yatırırız.

Tabi bu olayda projelendirme kime ait, kontrol mekanizması kim, bu arkadaşları mal varlıkları aldıkları maaşlarla doğru orantılı mı bilemiyoruz. Ancak yüreğimize su serpen şey, söz konusu yolun yüklenicisin ülkemizin en büyük inşaat şirketlerinden birisi olması. İsimlerine leke düşmemesi için mutlakaki hiçbir ücret talep etmeden eskissinden daha sağlam hale getirecekledir. Hatta yolun başka noktalarında da benzer sorunlar varsa onları da hiçbir karşılık beklemeden düzelteceklerdir. Bundan emin olunuz. Ne kadar şanslıyız ki böyle bir dolu vatansever iş insanlarımız var.

E. A. Keller. Introduction to Environmental Geology. Prentice Hall, 5th edition, 2011. ISBN 9780321727510. URL http://www.pearsonhighered.com/educator/product/ Introduction-to-Environmental-Geology-5E/9780321727510.page.

Topal, T., Şev stabilitesi İnceleme ve Analiz Yöntemleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı GEOETEKNİK Eğitim Programı, Antalya, 12 Mart 2013